Şeylerin Kendinde Yaşamı | Labirent Sanat

Şeylerin Kendinde Yaşamı | Labirent Sanat

Labirent Sanat, Nadide Akdeniz’in Şeylerin Kendinde Yaşamı başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. 24 Haziran 2023 tarihine kadar görülebilecek olan seçkide Nadide Akdeniz’in neredeyse tamamı karakalem olan 17 adet çalışması sanatseverlerle buluşuyor. 

Gösteri, isminden de rahatlıkla anlaşılabileceği üzere oldukça geniş bir ontolojik tartışmanın kapılarını aralıyor. Fakat ben bu tartışmaya Şeylerin Kendinde Yaşamı sergisi özelinde farklı bir düzlemden yaklaşmak istiyorum.

Şeylerin Kendinde Yaşamı | Labirent Sanat
Fotoğraf: Eşik Alanlar İçin Bir Örnek , Wikimedia Commons

Her şey 2019 senesinde bir 4chan kullanıcısı sayesinde The Backrooms adıyla viral olan bir creepypasta ile başladı ve bu konsept hızlıca bir internet efsanesi haline evrildi. İlk başta boş ofis odalarını andıran bir labirent fikriyle başlayan bu akım, creepypasta hayranlarının elinde ortak kurgular ve yeni imajlarla beraber hızlıca bambaşka bir estetik tasarıma dönüştü. 

Liminal Spaces (Eşik Alanlar) olarak bilinen bu yerler; çoğu zaman boş, kimliksiz ve insanda tekinsiz bir paranormallik intibası uyandıran geçiş alanlarını tanımlıyor. Eşik Alanlar; paylaşılan yeni görseller ve kurgulanan hikayelerle creepypastaları süslemeye devam ederken, yeni bir korku janrası izlenimi ile son zamanlarda çıkan pek çok korku oyununa da konu oluyor. 

Aslına bakarsanız Eşik Alanlar’ı, Marc Auge’nin her yerde karşılaşılabilen, bulundukları yer ile kültürel, sosyal ve fiziksel bağları kopmuş mekanları tanımlarken kullandığı ‘’Yok-yerler’’ kavramının ürkütücü bir hali olarak da düşünebilirsiniz.

Eşik Alanlar’da bizi ürküten şeyin, eşyasızlığın ve kimsesizliğin yarattığı kimliksizliğin hiç bilmediğimiz bir yerde başka kimliksiz yerlerle kurduğumuz bağlantıdan sebep nostaljik bir şeyler bulmamız olduğu düşünülebilir. Kimliklerin, yakıştırmaların ve kavramsal olandan kopuşların olmayışı bizleri mekanın kendinde şeyliğine yakınlaştırırken mekanların silikleşmesi, kimliksizleşmesi ve kimsesizleşmesi de bizleri şeylerin kendinde şeyliğine yakınlaştırabilir mi?

Şeylerin Kendinde Yaşamı | Labirent Sanat
Fotoğraf: Şeylerin Kendinde Yaşamı, Nadide Akdeniz, Labirent Sanat

Nadide Akdeniz, Şeylerin Kendinde Yaşamı sergisinde eşyaları bir şekilde onları var eden insanlardan, mekanlardan ve aksiyonlardan biçimsel olarak yalıtıyor. Fakat bunu yaparken insanların, mekanların ve aksiyonların eşyalar üzerindeki hatırasına dokunmuyor. Böylece şeylerin kendinde yaşamları, yeniden örgütlenmiş hatıralar ile yepyeni bir hafıza tasarımını ortaya koyuyor. 

Sözgelimi bir planör gürültüsünü işittirebilecek kadar gövdesinin bir kısmıyla ve bir iş makinesi tabii olana dokunabilecek kadar bir uzvuyla giriyor çerçeveye. Nitekim bir zamanlar ‘’yabansılığı’’ ihtiva ettiğini bildiğimiz her manzara da ayrıksı ve hatta biraz da rahatsız edici bir şekilde el değmişliğini/ehlileştirilmişliğini gözler önüne seriyor. 

Sergilenen her yer, bir şekilde seyircisine ‘’Bir zamanlar buradaydı.’’ veya ‘’Bir zamanlar burada değildi.’’ diyerek o yer için zamanın mutlaka bir yerinde vuku bulmuş lakin zamanın bir başka kesitinde de mutlaka vuku bulmamış bir insanı, bir mekanı ve bir aksiyonu işaret ediyor. Böylece şeylerin kendinde yaşamları oradalıklarıyla kendiliklerini ve zamansallıklarıyla da ‘’bizleri’’ üzerinde taşıyor.

Kapak Fotoğrafı: İsimsiz, Nadide Akdeniz