Güncelleme Tarihi: 11 Ocak 2023
27 Şubat günü, 2011’den beri küresel ısınmanın ilk ve en bilindik ikonlarından kutup ayılarına atfedildi. Bu gün sayesinde kutup ayılarının yaşadığı güçlükler, ekolojik krizi ve vahşi yaşamın tükenişini bir kez daha gündeme getirmeye olanak tanıyor. Bunun için de bu masum hayvanların içinde bulunduğu tehlikeyi gözler önüne seren sayılara şöyle bir bakmak yeterli. Mesela geriye kalan kutup ayısı sayısı yalnızca 22.000 kadar. Bu açıdan bakınca kutup ayılarıyla yan yana gelen bu ve benzeri istatistikler, 27 Şubat Kutup Ayıları Günü ve taşıdığı anlama bir boyut daha katıyor.
Kutup Ayıları Birçok Zorlukla Karşı Karşıya
Fotoğraf: Pixabay
Kutup ayılarının tabiri caizse çilesi, ilk olarak petrol ve doğalgaz arama çalışmaları ile başladı. Araştırmalara göre dünyanın doğal gaz ve petrol rezervlerinin %13’ü kutup bölgelerinde bulunuyor. Buradan yola çıkarak Kanada ve Amerika başta olmak üzere birçok devlet, Kuzey Kutbu’ndaki Arktik çemberdeki doğal kaynaklara göz dikti. Sonrası ise malum; bölgeyi emin adımlarla tahrip ettiler. Bu süreç, 1970’lerden 2014 yılına kadar yoğun bir şekilde devam etti ancak sonrasında önemli bir azalma sağlandı. Fakat bu süreçte okyanusa saçılan petrol ya da Arktik bölgenin hassas dengesine kazılarla verilen zarar, kutup ayıları için sorun teşkil etmeye başlamıştı. Sonuçta ayıların yaşam alanları alt üst edilmişti bir kere…
Bu alt üst oluşun sonucunda kutup ayıları ya daralan yaşam alanlarında köşeler kapmaya ya da göç etmeye zorlandı. Göçleri esnasında insan yaşamanın daha sık olduğu bölgelere geldiklerinde onları elinde silahlarla karşılayan şey korkuydu. İnsanlar, dünyanın en güçlü yırtıcılarından biri olduğu için ayıları kendilerine yaklaştırmak istemedi.
Yaşam alanlarından sürülen hayvanlar, bir de öz savunma kisvesi altında bir tür soykırıma uğradı. Araştırmalara göre yalnızca bu göçler değil, postları için öldürülen kutup ayıları da hesaba katılınca geçtiğimiz 50 yılda yaklaşık 50.000 ayı vuruldu. Bu sayı, mevcut kutup ayısı sayısının iki katından daha fazla.
Kutup ayıları bir yandan da iklim değişikliği yüzünden eriyen buzullarla mücadele etmek zorunda kaldı. Tıpkı gaz ve petrol aramaları gibi iklim krizi de ayıların yaşam alanlarının önemli ölçüde azalmasına yol açtı. Arktik’in dünyanın diğer kesimlerine oranla 2 kat daha hızlı ısınıyor olması da bu duruma pek yardımcı olmadı. Üstelik eriyen buzlar, bölgede kutup ayılarının ana besini olan fokların sayısını da azalttı. Böylelikle bu canlılar, hem yaşam alanlarını hem de besinlerini kaybetti.
Karamsarlığa Kapılmadan: Elimizden Ne Gelir?
Fotoğraf: Brian McMahon
Şimdiye kadar paylaştığımız istatistikler pek iç açıcı değil, bu bir gerçek. Fakat bu durum, kutup ayıları için harekete geçmek adına hiçbir engel teşkil etmiyor. Çevreci sivil toplum kuruluşları, kutup ayılarına yardım edebileceğimiz bazı imkanlar sunuyor. Mesela WWF, 2030’a kadar kalan kutup ayılarının %30’unu kaybetmemek adına herkese kutup ayısı sahiplenme fırsatı sağlıyor. Tabii bu sahiplenme, ayının kendi doğal yaşam alanında ihtiyaçlarını karşılamak ya da buzulların erimesini önlemek için harcanan bir miktar para anlamına geliyor.
Bunun yanı sıra 27 Şubat Kutup Ayıları Günü daha popüler bir hale gelsin diye sosyal medya hesaplarını kullanmak gibi bir alternatif de mevcut. Eğer bu şekilde farkındalık sağlayıp çorbada bir tuzunuz olsun istiyorsanız Polar Bear International kurumu, birçok farkındalık etkinliği düzenliyor. Bu etkinliklere katılarak ya da onların yayılmasını sağlayarak Arktik’teki ayılar için harekete geçebiliriz.
Kutup ayılarının çektiği zorluklar, küresel bir vurdumduymazlığın ürünü. Ancak tam tersi biçimde küresel bir farkındalık, tüm sorunların çözülmesini sağlayabilir. Bu açıdan bakınca insanlık, yakıp yıkabildiği gibi yeşertip yaşatabilir de…
Kapak Fotoğrafı: Hans Jurgen Mager