Yeni Çağ Ozan’ı Tiyatro Oyunu İncelemesi

Yeni Çağ Ozan’ı Tiyatro Oyunu İncelemesi

 

“Öyle kolay mı her şeyi geride bırakıp gitmek?”

Tiyatro oyunu üzerine yazılan bir yazı, sadece oyun hakkında bilgi verip seyirciyi oyuna yönlendirmek için değil, bir mekan ve bir zamanda benzersiz olarak sahnelenen oyunu arşivlemek için de yazılır. Okuduğunuz bu yazıdaki öncelikli motivasyonum; izlediğim tiyatro oyununun hafızanın tozlu raflarında silinip gitmesine mani olmak ve onu yazılı olarak kayıt altına almaktır.

Beyoğlu eski Beyoğlu değil, peki ya Karaköy? O da çok değişti. Öyle kolay değil kaybolan köklü bir Beyoğlu kültürünü eski bir sokağın sırtına yüklemek. Elbet zaman ister. Sokaklar boyu yürümek, her bir apartmanı yeniden öykülendirmek nasıl büyük bir emektir. Yine de o ruh sokağa çıktı, köklerini yaymaya çoktan başladı. Aşağı mahalleye kaçan sanat, Karaköy’de kendini var etmeye devam ediyor. Lüleci Hendem Caddesi’nde, Danshane’de “Yeni Çağ Ozan’ı olarak bizlere gülümsüyor.

Yeni Çağ Ozan’ı Tiyatro Oyunu İncelemesi

Bir yığın kağıt, şiirler, notlar… Profesörün karışık zihnini canlandıran bir sahne  karşılıyor burada bizi. Öyküleri burada, sanrıları burada, vasiyeti, araştırmaları, varlığıyla var ettiği her şey burada, bu sahnede… Ama kendisi yok! Bedeni yok… Yeni Çağın Ozan’ı Profesör yok! 

Kim bilir nerede? Sahi kim bilir? Asistanları bilir mi? Onunla birlikte hafta içi her gün mesaiye kalan asistanları? Yoksa patisiyle kağıt parçalayan, seyircileri tırmıklayan, bir ‘gırrlı’ bakışıyla yürekleri ısıtan Matilda mı bilir? Bence Matilda her şeyi baştan sona biliyor ama kedice konuştuğu için bizlere anlatamıyor.

Yeni Çağ Ozan’ı Tiyatro Oyunu İncelemesi

Her şeyin başka bir yere doğru hareket ettiği, yerinden edilmişliğin, altımızdan kayan zeminin bir kurbanı olabilir mi Profesör? İnsan bir anda ortadan kaybolabilir mi? Yıllarca didinip tüm varlığıyla var ettiği her şeyini bir odada bırakıp ardına dahi bakmadan çekip gidebilir mi? 

Gider! Çünkü öyle bir çağdayız. Başarılarıyla ün salmış profesör de bu çağın bir ozanı. Gayet de gidebilir. Gitme arzusu taşa toprağa, ağaca, rüzgara sinmiş Profesörü nasıl es geçebilir ki? 

Peki ama nereye gitti? Geri dönecek mi? Ah ne çok soru var. Bu sorular ne kadar tanıdık, ne kadar bize dair. Girdaba evrilen gidişlerin çağında koca bir bilinmezliğin doğurduğu sorular… Anlamlı anlamsız sorular…

Yeni Çağ Ozan’ı Tiyatro Oyunu İncelemesi

Evrim Mercan, Abbas Tekin ve değerli Matilda, profesörün odasında çağımızın bilinmez girdabına davet ediyor bizi. Eh buralara kadar gelmişiz biz de peşlerinden gidiyoruz. Yeni Çağ Ozan’ı ve ardında bıraktıklarında bazen gidenleri bazen kalanları buluyoruz. Bu üç kıymetli oyuncu, profesörün bulanık zihninin sesi olmuş adeta, duygudan duyguya, arzudan arzuya koşturuyor seyirciyi. Bilinmezliğin tekinsizliğinde biraz da ıstırap çekiyor.

Çağımızın kıymetli ozanı Serkan Bozkurt’un yazıp yönettiği; bu yeni absürt oyunu başta da söylediğim gibi kayıt altına almak için yazdım. Elbette tek arzum bu değil. Bu oyunu sizlerin de görebilmenizi çok isterim.

Geçen kış her perşembe sahnelenen Yeni Çağ’ın Ozan’ını dilerim önümüzdeki sezonda sizler de görür, profesörü yakından tanıma şansını yakalarsınız.