Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023
Yabancı mı Yerli mi, Sizin Tercihiniz Hangisi?
Yabancı bir dizi Türk televizyonlarında adaptasyon olarak arz-ı endam eylediğinde, olumlu ve olumsuz yorum bombardımanı da başlar. “Yabancı versiyonu zaten çok iyi, neden yerlisini izleyelim?” diyenler bir tarafta, “Kendi dilimizde, yerli oyuncularla hikayenin uyarlanmış halini izlemek de keyifli diyenler” diğer tarafta… Kimi uyarlamalar bu işin hakkını gerçekten veriyor ve çekirdek bir izleyici kitlesine de sahip oluyor. Kültürel ve sosyal değerlerin farklılığı ise kimi uyarlamaların bir hayli değiştirilmesine ve bambaşka bir diziye dönüşmesine neden oluyor. Son dönemde “Menajerimi Ara” ile devam eden bu uyarlama dizi rüzgarına bir göz attık.
Menajerimi Ara / Dix Pour Cent
France 2 kanalında yayınlandıktan sonra Netflix sayesinde daha geniş bir kitlenin haberdar olduğu Dix Pour Cent (Call My Agent), bir menajerlik ofisinde çalışanların iş ve özel yaşamları ekseninde gelişen olayları konu alıyor. Her bölümde Isabella Adjani veya Cecile de France gibi ünlü Fransız oyuncuların da katılımıyla renklenen dizi hızlı akışı, başarılı kurgusu ve üst düzey oyunculukları ile bir solukta izleniyor.
Gelelim yerli versiyonumuz olan “Menajerimi Ara”ya… Hızlı tempodan bahsetmek maalesef imkansız çünkü dizinin süresi olması gerekenden çok uzun. Dramatik sahnelere Dix Pour Cent’in aksine çok daha fazla yer veriliyor. Olay örgüsü birebir aynı. Oyuncuların da ellerinden geleni yaptıkları aşikar. Fakat keskin farklılıklar da var. Örneğin; baş karakterlerden olan Camille Cotin’in hayat verdiği Andrea’nın gay oluşu yerli dizimizde kendisine yer bulamayan mevzulardan biri. Yine de her bölümde tanınan bir ya da birkaç oyuncunun katılımıyla renklenen, prodüksiyon anlamında özen gösterilen bir iş var karşımızda.
Hekimoğlu / House M.D.
Hastane dizileri arasında ayrı bir yere sahip olan, 2004 yılında Amerika’da izleyici ile buluşan ve 8 sezonun ardından 2012’de final yapan House M.D. dizisini izlemeyen olsa bile duymayan kalmamıştır. Doktor Gregory House karakterini canlandıran Hugh Laurie için kariyerinin en önemli rolü dersek de yanlış olmaz. Asabi, aksi ama bir o kadar da işini iyi yapan dahi doktor House, her bölümde çözülmesi imkansız gibi görünen tıbbi vakalara farklı bir bakış açısı getirerek doğru tanıyı koyar ve çoğu zaman hastanın hayatını kurtaran kişi olur.
Dizinin yıllar süren başarısı, Türk yapımcılarının da gözünden kaçmadı. Gregory House; Ateş Hekimoğlu oldu. Tabii Türk izleyicisi için aksiliğini koruyor olsa da alkole olan düşkünlüğü gibi konular hasıraltı edildi. Elinde bastonu ile hastaların derdine derman olan Ateş Hekimoğlu karakteri, Timuçin Esen’in başarılı oyunculuğu ile hayat buldu. Belki House M.D. hayranlarının gönlünde taht kuramadı ama Türk izleyicisi tarafından beğenildiği bir gerçek.
Mucize Doktor / The Good Doctor
Bir diğer hastane dizimiz de “Mucize Doktor”. Zaten “Doktor, hemşire, acil, hastane ve hasta” kelimeleri dizi yapımcıları için yıllardır potansiyeli yüksek bir içerik olarak algılanıyor. George Clooney ile efsaneleşen E.R., Grey’s Anatomy (yerli versiyonu için bkz. Doktorlar) derken, insanların gerçek hayatta içinde olmaktan pek de hoşlanmadıkları hastaneleri, dizi formatında izlemekten bir hayli keyif aldıkları gözlendi. Tıpkı bir cinayeti çözer gibi ipuçlarını takip ederek hastaların sorunları için kafa yoran doktorlar, belli ki izleyicide büyük bir merak uyandırıyor. Aslında gerçek hayatta, bu derece komplike vakalarla karşılaşan ve bu vakaları çözen doktor sayısı bir elin parmağını geçmiyor olsa da, dizilerin fantezi dünyasında her şey olası görünüyor.
ABC kanalının drama türünde hastane dizisi “The Good Doctor”dan uyarlanan (o da aynı adlı Güney Kore dizisinden uyarlanmıştı) Mucize Doktor, otizmli bir doktorun hikayesini anlatıyor. Dizinin fark yaratan kısmı tam da burası. Fotoğrafik hafızası ileri boyutlarda olan fakat otizmi nedeniyle insan ilişkilerinde o kadar da başarılı olamayan Ali Vefa (Taner Ölmez), ameliyat sırasında bile aklına gelen bilgiler ışığında hastasının hayatını kurtarabiliyor. Diziyi henüz izlemediyseniz duygusal sahnelere fazlasıyla yer verildiğini belirtmekte fayda var!