Daha dün, yani 18 Haziran 2025’te Türkiye’nin Limit Aşım Günü’nün yıllar içinde nasıl sürekli öne geldiğini yazdık. Hatta 2020’de kaleme aldığımız Gezegenimiz Tükeniyor başlıklı bir yazıda, içimizdeki umudun nasıl günden güne eridiğini, doğaya olan borcumuzu ve faizini kimin ödeyeceğinin bile belli olmadığını dile getirmiştik. Üzerinden henüz 24 saat geçmeden zeytinlik yasası konusu gündeme geldi. Karşımıza sadece bir ülkenin değil, dünyanın da hem doğa hem de insan için en şifalı meyvesi olan zeytinin, daha doğrusu zeytinliklerin geleceğini tehdit eden bir zeytinlik yasası tasarısı çıktı.
TBMM’ye sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, maden şirketlerine zeytinlik sahalarında faaliyet gösterme hakkı tanıyor. Üstelik, “taşınması mümkün değil” gibi bir ifade ile zeytin ağaçlarının başka bir bölgeye taşınması ya da eşdeğer bir alana yeniden dikilmesi yeterli sayılıyor.
Doğanın hafızasını, toprağın ritmini, binlerce yıllık bir ekosistemi birkaç kelimeyle yerinden etmek, yeniden kurmak ne demek?
Zeytinlik yasası tasarısı sadece bununla sınırlı değil:
- Kamu yararı gerekçesiyle zeytinlikler madene açılabilecek,
- ÇED süreçleri hızlandırılabilecek veya atlanabilecek,
- Acele kamulaştırma yetkisiyle 2030’a kadar zeytinlikler projelere devredilebilecek.
Daha önce Danıştay tarafından iptal edilen bir düzenlemenin yeniden gündeme gelmiş olması, aynı mücadelelerin tekrar tekrar verilmek zorunda bırakıldığını gösteriyor.
Zeytin sadece bir meyve değil. Bir hafıza. Bir kültür. Bir direniş biçimi.
Bu torba yasa, sadece ağaçları değil; Anadolu’nun köklerini, geçmişini ve geleceğini söküp almaya hazırlanıyor.
Bugün susarsak, yarın neye uyanacağımızı bilmiyoruz.
Ama şunu çok iyi biliyoruz: Zeytinsiz bir gelecek, yaşanabilir bir gelecek değildir.
Zeytinlik Yasası Vurgulu Torba Yasa
Zeytinlikleri ilgilendiren yasa teklifi 11 defa değiştirilerek gündeme geldi. Son teklif, Maden Kanunu’na “Geçici Madde 45” olarak ekleniyor (Madde 11).
Kapsam ve Düzenleme Maddesi
Ana hükümde önemli detaylar:
- Tapuda zeytinlik veya fiilen zeytinlik olan maden alanlarında faaliyet gösteren ruhsatlı şirketler, başka bir alana taşınma imkânı olmuyorsa zeytinlik ağaçlarını başka il/ilçeye taşıyabilir, maden sahasında faaliyet gösterebilir ve geçici tesislerle çalışabilir.
- Ağaç taşınamıyorsa, zeytinlik başka bir eşdeğer alana yeniden tesis edilmeli, bu da bakanlık iznine tabi.
Kamu Yararı”, ÇED ve Acele Kamulaştırma
Düzenleme, “kamu yararı” gerekçesiyle zeytinliklerin madene açılabilmesine olanak tanıyor.
ÇED süreci hızlandırılarak (ÇED süreci iptal edilebilir veya “süper izin” ile süreç beklemeden başlanabilir) acele kamulaştırma yetkisiyle, zeytinlik sahalarının maden/enerji projeleri için kullanılmasının önü açılıyor (EPDK’ya proje süreci bitimine kadar, 31.12.2030 tarihine kadar yetki tanınması planlanıyor).
Hedef Alanlar ve Sahne
Düzenlemenin karar bölgeleri şunları içeriyor: Zeytinlikler, ormanlar, tarım alanları, korunan bölgeler. Örneğin Muğla, Balıkesir, Aydın, Hatay vb. iller gibi zeytin üretim merkezleri doğrudan risk altında.
Tepkiler ve Gerginlikler
Çiftçi‑Sen, TEMA Vakfı, WWF-Türkiye gibi sivil toplum kuruluşları yasa teklifine karşı çıkıyor.
- Çiftçi‑Sen: “Kamu yararı” gerekçesiyle zeytinliklerin yok edilmesine karşı, “Zeytin ağaçları kesilmeyecek, başka bir yere taşınacak” denilerek, yağma masumlaştırılmaya çalışılıyor.
- TEMA Vakfı: Süper izni kritik görüyor; 29 ilde tarım ve zeytinliklerin %67’sinin risk altında olduğunu vurguluyor.
- WWF-Türkiye: maddenin binlerce yıllık zeytinlik ekosistemini hedef aldığını belirtiyor.
TBMM komisyonlarında gerginlik yaşandı; çevrecilerin Meclise alınmaması nedeniyle bazı arbede ve müdahaleler olduğuna dair haberler var.
Zeytinlik Torba Yasası Riskleri
Torba yasa teklifiyle zeytinlikler:
- “Kamu yararı” gerekçesiyle maden/enerji projelerine açılabilir,
- ÇED süreci atlanabilir veya hızlandırılabilir,
- Ağaçlar taşınabilir ya da başka bir alana yeniden dikilmek zorunda kalınabilir,
- Acele kamulaştırmaya kadar kademe genişletiliyor.
Bu maddeler, hem ekolojik hem de kültürel açıdan korunan zeytinliklere karşı ciddi bir tehdidi temsil ediyor. Çiftçi eylemleri, sivil toplum kuruluşlarının çağrıları ve TBMM içindeki tartışmalar, teklifin hızlı şekillenme sürecine karşı toplumsal tepkinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Zeytinlikler İçin Halk Ne Yapabilir?
Öncelikle bilgilenmek ve bilgilendirmek en büyük gücümüz. Bu yasa tasarısının ne anlama geldiğini çevremize anlatmalı, sosyal medya başta olmak üzere her mecrada sesimizi duyurmalıyız.
Sivil toplum kuruluşlarının çağrılarına kulak vererek imza kampanyalarına katılabilir, milletvekillerine mektup ve dilekçeler göndererek kamuoyunun tepkisini görünür kılabiliriz.
Unutmayalım: Zeytin ağacı kök saldığı yerde bin yıllar yaşar ama biz köksüz kalırsak geleceğe tutunamayız. Şimdi susarsak, sadece ağaçları değil; hakkımız olan yaşamı da kaybederiz. Ama birlikte konuşursak, birlikte koruruz.
