2025 Limit Aşım Günü Geldi ve Doğanın Kredisini Tükettik

PlumeMag’in ilk yılında, 2020 yazında “Gezegenimiz Tükeniyor” başlıklı bir yazı yayımlamıştık. Dünya Limit Aşım Günü o yıl 22 Ağustos’a denk gelmişti. Pandeminin getirdiği yavaşlama doğaya kısa süreli bir nefes alanı açmış, bu da limit aşım tarihini birkaç hafta ileriye taşıyabilmişti.

O yazıyı hazırlarken içimde tuhaf bir umut vardı. Sanki insanlık, doğanın sınırlarını fark etmiş ve ona biraz daha saygılı davranmaya başlayacakmış gibi hissediyordum. Aradan geçen beş yıl içinde ne mi oldu?

Bugün, 2025’te, Türkiye’de Limit Aşım Günü 18 Haziran’a çekildi. Yani doğanın bu yıl bize sunduğu kaynakları henüz yılın yarısı bile dolmadan tükettik. Bundan sonraki her gün, borçla yaşanacak. Bu borcun kime kesileceği, faizinin ne zaman ve kim tarafından ödeneceği hâlâ belirsiz.

Bir Yılın Kaynağını 165 Günde Tükettik

limit aşım günü

Global Footprint Network verilerine göre, 1970’lerde yılın sonlarına doğru gerçekleşen Dünya Limit Aşım Günü, her on yılda yaklaşık iki hafta daha erkene çekiliyor. Sadece 50 yıl içinde, bir gezegenin kaynakları yetmez oldu. Bugün, dünyada yaşayan herkes ortalama 1.7 Dünya” ölçeğinde kaynak tüketiyor. Yani doğanın kendini yenileme kapasitesinin neredeyse iki katı kadar hızla tüketiyoruz.

Bazı ülkelerde durum daha da çarpıcı. ABD gibi yüksek tüketimli ülkeler için bugün, yılın daha ilk çeyreğinde geliyor. Türkiye’de ise 2024 yılı itibariyle bu tarih 22 Haziran olarak hesaplandı. Bu da ülke olarak yenilenebilir kapasitenin ötesinde yaşamaya başladığımız anlamına geliyor.

Kredi Kullanıyoruz Ama Faizi Belli Değil

Doğanın sunduğu kaynakları, bir kredi gibi kullandık ve zamanla bu kredinin faizini ödemeyi unuttuk. Şimdi doğa geri çağırıyor: su, toprak, biyoçeşitlilik… Limit aşım günü gerçeği yüzlere çarpıyor; hepsi “faizle birlikte” geri alınmayı bekliyor.

Ama bu faizi kim ödeyecek?

  • İklim değişikliği nedeniyle dünya genelinde iklim kaynaklı felaketlerin sıklığı 1980’e kıyasla dört kat arttı. (IPCC, 2023)
  • WWF’nin 2022 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, 1970’ten bu yana yaban hayat popülasyonlarının %69’u yok oldu.
  • UNEP’e göre dünyadaki tüm tarım arazilerinin %34’ü halihazırda bozulmuş durumda.
  • Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), sadece gıda israfı nedeniyle atmosfere her yıl 3.3 milyar ton karbon eşdeğeri gaz salındığını bildiriyor.

Kredi çekiyoruz ama bedelini kim ödeyecek belli değil.
Çoğu zaman, en az katkısı olanlar ve olumsuzluklardan en çok etkilenenler — çocuklar, yerli halklar, tarım işçileri, hayvanlar, toprak…

2020’deki Nefesin Anlamı

2020 yılında pandemi nedeniyle Dünya Limit Aşım Günü 22 Ağustos’a gerilemişti. Durdurulan ulaşım, üretim ve tüketim zincirleriyle birlikte doğa bir parça olsun nefes almıştı. Bu bize şunu gösterdi:

Küresel sistem durduğunda, doğa kendini iyileştirmeye başlıyor.

Ancak pandemi sonrası ekonomi “telafi hızında” dönmeye başlayınca bu iyileşme kısa sürdü. Ders almamız gereken bir yıldı ama öğrenmek yerine daha çok tükettik. Daha çok açıldık. Daha çok geri sardık.

Bugün Ne Yapabiliriz?

Dünya kaynaklarını tükettik ama bazı kararlar hâlâ bizim elimizde.

Bugün hâlâ kendi hayatımda fark yaratabileceğim alanlar olduğunu biliyorum.

Giyim alışverişlerimi yarıya indirdim. Et tüketimini sınırladım. Marketten önce dolabımı kontrol etmeyi alışkanlık haline getirdim. Sadece ihtiyacım olduğunda satın alıyorum. Yavaşladım. Hâlâ yeterince değil ama yolun başındayım.

Bireysel değişim kolektif bir dalga başlatabilir ve bu dalga, yalnızca doğaya değil; kendi içimize de temas eder. Çünkü doğayı iyileştirmek, aslında kendimize gösterdiğimiz özenle başlar.

Türkiye Limit Aşım Günü ve Ötesi…

Yılın geri kalanı, gezegenin olmayan kaynaklarından geçinmeye çalışacağımız bir borç dönemi. Belki de bu borcu ödemek, fark etmekle başlayabilir.

Bugün, büyük cümleler değil; küçük ama samimi sorular soralım:

  • Gerçekten buna ihtiyacım var mı?
  • Bu tüketim bir iz bırakıyor mu?
  • Yarın hâlâ burada olsun istiyor muyum?

Cevap “evet”se, bir yerden başlamak mümkün.
Hâlâ.