Sık Sorulmayan Sorular | Vegan

Sık Sorulmayan Sorular | Vegan

Güncelleme Tarihi: 12 Nisan 2023

Bugün, toplumun farklı sosyal gruplarını görünür kılmak için kurguladığımız bir dizi yazının ilk röportajı ile karşınızdayız. Öyle umuyorum ki bu uğraş, kendi kıymetini kavrayarak hem bireyler olarak duyarlılığımızın hem de toplum olarak anlayışımızın yükselmesinde ufak da olsa bir adım olacaktır. Lafı daha fazla uzatmadan sizleri HIV/AIDS, LGBTİ+ ve hayvan özgürlüğü aktivisti olan Jiyan Andiç ile yaptığımız röportaj ile baş başa bırakıyorum.

‘’Ötekiler ile kurulan tüm ilişkileri hep yeniden düşünmek ve düzenlemek gerekiyor.’’

Vegan olmayı nasıl nitelendirirsiniz? Veganlık sadece bir tüketim pratiği mi, yoksa total bir yaşam biçimi midir?

İnsan dışı hayvanlar, hissedebilen canlılar olmaları nedeniyle, en az insanlar kadar yaşama ve kötü muameleye maruz bırakılmama hakkına sahiptir. Hayvanlar yalnızca et sektöründe beden parçaları satışa sunularak değil ayrıca modadan eğlenceye, ilaçtan kozmetiğe kadar pek çok sektörde de insan çıkarları doğrultusunda kullanılıyor. 

Veganlık; insan dışı hayvanların, sırf kendi olduğu için içkin değerlere sahip bireyler olarak değerlendirilmesi ve bu anlayıştan hareketle insan dışı hayvanlarla kurulan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gerektiğinin savunulmasıdır. Veganlar, insan menfaati için hayvan bedenlerine ve çıktılarına ürün muamelesi yapılmasını reddeder ve bunları kullanmazlar. Dolayısıyla veganlık, bir tüketim pratiğinden ziyade etik-politik bir tutumdur.

Vegan olmak ile LGBTİ+ olmak arasında doğrudan yahut dolaylı bir bağlantı kurulabilir mi?

Kimberlé Williams Crenshaw’ın siyah kadınların maruz bırakıldıkları çoklu ayrımcılık biçimlerini araştırmak amacıyla geliştirdiği “kesişimsellik” yaklaşımı; bugün ırkçılık, cinsiyetçilik, heteroseksizm, yaşçılık, sağlamcılık gibi ayrımcılık biçimlerini bir arada düşünmeye olanak sağlayacak şekilde genişletiliyor.

Tahakküm mekanizmalarının birbirlerinden beslendiği yadsınamaz bir gerçek. İnsan türünün üstünlüğü varsayımından hareketle, belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması şeklinde tanımlanan türcülük de kesişimsel bir perspektifle ele alınmalı.

Dolayısıyla doğrudan LGBTİ+’lar ve veganlar arasında bir bağ kurulamasa da toplumsal adalet talebi bulunan ve bu doğrultuda ayrımcılıkla mücadeleyi düstur edinen grupların, herkesin özgürleşmesi amacıyla ortak paydada buluşması gerektiğinden söz edilebilir.

Sık Sorulmayan Sorular | Vegan
Fotoğraf: Pixabay

Sizce vegan olmak; navegan olmayı tercih etmeyi de makul kılan bir biçimde yalnızca bir tercih mi, yoksa çağdaş insan için bir zorunluluk mudur?

Tavuklar, inekler ve insanların bakımını üstlendiği hayvanların maruz bırakıldıkları davranışlara değinmek, hâlihazırdaki durumun anlaşılması açısından faydalı olacak.

Tavuklar yumurta üretmeleri amacıyla dar batarya kafeslerinde tutuluyor ve kapalı tutuldukları kafeslerde ışıkları sürekli açılıp kapatılan ve gün algısını yitiren tavukların bu yolla daha fazla yumurta üretmesi amaçlanıyor. Üretim tesislerinde doğan civcivler, kanatlarını dahi açamadan yaşamlarını yitiriyor. İnekler için de benzer bir durum mevcut.

Hiçbir memeli hayvan, doğum gerçekleştirmediği sürece süt üretmez. Endüstriyel hayvan çiftliklerindeki inekler, tecavüz askılarında insan eliyle “suni tohumlama” adı verilen, insanın kolunu ineğin genitaline sokup sperm yerleştirmesi yoluyla tecavüze maruz bırakılıyorlar.

Doğum sonrası dişi yavrular insan tüketimi için süt üretmeleri amacıyla “süt ineği” olarak yetiştiriliyor. Süt çiftliğinde tutsak edilen ineklerin ortalama ömrü üç yıla düşüyor ve insanlar için yeterince kâr sağlamadığı düşünülen inekler sürecin sonunda mezbahaya gönderiliyor. 

Endüstri dışındaki hayvanlar için de benzer bir durum hakim. İnsanların bakımını üstlendiği hayvanlar, birlikte yaşadıkları insanların malı olarak değerlendiriliyor. Hayvanların hakları da yasal olarak hayvanın “sahibi”nin sahip olduğu haklar etrafında şekilleniyor. 

Başka bir deyişle hayvanlar, yalnızca insanların malı olarak değere sahip görülüyor. Listeyi uzatmak mümkün fakat durumun vahametinin bu üç örnekte dahi açık olduğunu düşünüyorum. Son kertede, insan eyleminin sonucu belirli bir grubun yaşamını yitirmesine yol açıyorsa böyle bir durumda tercihten söz etmek mümkün değil.

Veganlık, ortak bir yaşam sürdürdüğümüz hayvanlara karşı, asgari sorumluluğumuzdur.

Yenidoğan bebek ve çocukların vegan yöntemler ile beslenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tercihin, bebeğin ebeveynlerine bırakılması gerekir. Basında konuya ilişkin haberlerin, sıklıkla “Bebeği ölen vegan anneye müebbet” ve “Bebeğini öldüren vegan anne” gibi sansasyonel başlıklarla yer alıyor. Açıkça veganlık karşıtı ve cinsiyetçi olan söz konusu haberlerin içeriğinde, bitkisel beslenmenin insanlar açısından sağlıksız olduğu vurgulanıyor.

Beslenme alanında yapılan çalışmalar, belirli bir süre yalnızca anne sütüyle beslendikten sonra yeterli ve dengeli beslendiği sürece, diğer insanlar gibi bebeklerin de bitki bazlı beslenmesinin önünde bir engel olmadığını gösteriyor.

Veganlık tabii olan yöntemse buna ikna olmamız değil de tarihsel süreç içerisinde kendiliğinden ulaşmamız gerekmez miydi?

“Tabii olan” ifadesi ile kastedilen doğallık ise pek çok mesele gibi veganlık da doğal veya doğal olmayan gibi iki karşıt uçta tartışılamaz. Veganlığın doğal olmadığı anlayışının altında, insanlığın evrimsel süreçte en iyi/gelişmiş formuna ulaştığı inancı yatar. Bu argümanı toplumsal cinsiyet eşitsizliği, salgın hastalıklar, yoksulluk, savaşlar ve iklim krizi gibi küresel sorunlar ortadayken tartışmak yersiz. Diğer yandan, veganlığı etik-politik bir tutum, hayvan özgürlüğünü de bir toplumsal hareket şeklinde ele aldığımız takdirde mesele daha açık hâle gelecektir. 

Sistem karşıtı hareketler içinde değerlendirilebilecek; iklim hareketi, nükleer karşıtı hareket, feminist hareket, LGBTİ+ hareketi, etnik azınlık hareketleri, ırkçılık karşıtı hareket ve barış hareketi gibi hayvan özgürlüğü hareketinin aktörleri de hem siyasal hem de kültürel alanda değişim talebinde bulunuyorlar. Söz konusu alanlarda yürütülen mücadelelerin kazanımları da ortada…

Politik pozisyonlarımızın sağlam temeller üzerine bina edilmesi açısından veganlık önemli bir noktada dursa da sadece politik açıdan tutarlılık sağlamak için değil aynı zamanda bütün yaşamlar değerli olduğu için veganlık elzem. Ayrıca veganlığın kapitalizm karşıtı politik bir tutum olduğu iddiasında bulunanlara hayvan sömürüsünün kapitalizmle başlamadığı gibi kapitalizmin ilga edilmesiyle de yok olmayacağını hatırlatmak gerekir. Kapitalizm, olsa olsa hayvan bedenini ve hayvan çıktılarını daha erişilebilir hâle getirmiştir.

Sık Sorulmayan Sorular | Vegan
Fotoğraf: Pixabay

Hayvansal ürünleri taklit eden vegan besinler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu ürünler hayvansal ürünlerin arzulanabilirliğini olumlamıyor mu?

Burada açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir nokta veganların hayvan bedeni veya çıktılarının tadını sevdikleri veya sevmediklerinden dolayı değil, bunların tüketimini etik bulmadıkları için bitkisel beslendikleridir. 

Veganların büyük bir kısmının daha önce navegan oldukları göz önünde bulundurulduğunda, önceki beslenme alışkanlıkları nedeniyle kimi veganlar ikame ürünler tercih edebiliyor. Böyle bir seçenek, hem alışkın olunan damak tadı terk edilmek istenmediği hem de başka bir hayvanın yaşam hakkına müdahale içermediği için tercih ediliyor.

Ayrıca bu ürünlerin yalnızca veganlar tarafından tüketildiği yanılgısına da kapılmamak gerekir. Dolayısıyla bu konuda yapılan çalışmaların desteklenmesi ve artırılması önemlidir. 

Böylece uzun vadede yalnızca su tüketimi açısından dahi düşünüldüğünde, bir hamburger köftesi için 1.750 litre su gerektiği hesaba katılırsa, iklim krizinin etkilerinin azalması adına büyük değişimler yaşanabilir.

Sizce vegan beslenmek pahalı mı? Alışveriş yaparken nelere dikkat edilebilir?

Sebzeler, meyveler ve bakliyatlar yüksek bütçeler gerektirmiyor. Bununla birlikte, beslenme düzeninizden hayvanlar ve hayvan çıktılarını çıkardığınız takdirde, muadillerine göre az da olsa pahalı olduğu söylenebilecek bitkisel et ve süt gibi ürünleri bütçenizde herhangi bir değişiklik yapmadan rahatlıkla satın alabilirsiniz. Ayrıca fiyatların arz talep doğrultusunda belirlendiğini vurgulamak gerekiyor. 

İkame ürünler özelinde, bitki bazlı ikame ürünlerin kullanımının artmasıyla fiyatların daha da düşeceği söylenebilir. Bunun en açık örneği, görece uygun fiyatlı zincir marketlerin yakın geçmişte kendi markalarıyla, bitkisel süt üretmesidir. Üstelik bitki bazlı olmaları sayesinde bu tür ürünler evde de kolaylıkla hazırlanabilir. 

İnternette özellikle kozmetik, bakım ve temizlik için vegan ürünlerin yer aldığı listeler bulunuyor. Bazı markaların vegan logosu bulunmayan ürünleri ezkaza vegan olabiliyor.

Firmaların bir kısmı uzun ve masraflı logo alma süreçleri nedeniyle içerik bakımından vegan olsa ve hayvan deneyi gerçekleştirmese de logo almayı tercih etmiyor. İnternetten kolaylıkla erişilebilecek listelerde vegan logosu bulunmasa da çoğunlukla e-posta üzerinden iletişime geçilen ve vegan olduğu teyit edilen firmalar yer alıyor. Bu listelere göz atılabilir.

Hayvanlara zulmedilmesine, kürk kullanımına ve bazı hayvansal ürünlerin tüketilmesine karşı olmak da tek başına takdire şayan mıdır? Yoksa topyekûn vegan bir anlayış benimsenmediği sürece bunların hiçbir önemi yok mudur?

Hayvanlara zulmedilmesine karşı gelmenin ön koşulu vegan olmaktan geçiyor. Diğer türlü bazı hayvanların yaşamının diğerlerinden daha değerli olduğu görüşünün savunulması, açık şekilde türcülük olur. Daha önce de ifade ettiğim gibi veganlık, insan dışı hayvanlara karşı asgari sorumluluğumuz… 

İnsan menfaati için hayvanların kullanılması kabul edilebilecek bir durum değil. İnsanlara uygulanan adaletsizliğe, ayrımcılığa ve zulme karşı gelmek nasıl bir gereklilikse ve bu konularda sorumluluk almak takdir gerektirmiyorsa, benzer durum hayvanlar söz konusu olduğunda da geçerli. 

Başka bir deyişle nasıl bir grup başka bir gruba kendi değerlerini empoze etmediği veya bir insan diğer insanlara şiddet uygulamadığı için takdir edilmeye değer görülmüyorsa, aynı durum hayvanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayan insanlar için de geçerli. Ötekiler ile kurulan tüm ilişkileri hep yeniden düşünmek ve düzenlemek gerekiyor.