Vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlayabileceğimiz obeziteyi Dünya Sağlık Örgütü, en riskli on hastalık arasında gösteriyor. Bu hastalık, çoğunlukla şehirleşme, değişen çalışma koşulları ve hareketsiz yaşam tarzı sonucunda ortaya çıkıyor. Vücuttaki yağ oranını artıran ve obeziteye sebep olan diğer faktörlerin başında ise hazır gıda tüketimi, karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve şeker kullanımı geliyor. Sağlıklı olarak sunulan ancak içeriğinde yüksek oranda şeker bulunan gıdaların sayısı günden güne artıyor. Peki, şekerin zararları neler ve şekeri neden bırakmalıyız? Gelin birlikte inceleyelim…
Sofralarımızdaki Şekerli Tehlikeler
ABD’de hazır yemek, ilk defa 1953 yılında “televizyon yemeği” adıyla ortaya çıktı. Swanson markası daha sonra bu karton kutuya tatlıyı ekledi. 1960’lara gelindiğinde restoranlar, televizyon yemeklerini menülerine dahil etmeye başladı ve hazır gıda, pankekli televizyon tatlılarıyla beraber günümüze kadar geldi.
Hazır gıdayı ısıtılarak tüketilebilecek, pişirilerek ya da pişirilmeden paketlenmiş gıda olarak satışa sunulan ürün olarak tanımlayabiliriz. Hazır gıdaların tedarik sürecinde ve raflarda dayanıklılığını korumak amacıyla içinde birçok katkı maddesi ve kimyasal karışımlar bulunur. Hazır gıda, paketli gıda ve ambalajlı gıda, bazı kurumların açıklamalarına göre farklılık gösterse de genel olarak aynı anlama gelir. Şu detaya da yer vermek gerekir; her hazır ya da paketli gıda zararlı olarak sınıflanmaz. Ancak gıdanın içindekiler, tüketicilere ürünün ne kadar sağlıklı olduğu hakkında bilgi verir.
Bununla birlikte önceden hazırlanmış, içeriğinde katkı maddesi olan ve tüketime hazır hale getirilen gıdaların karbonhidrat ve şeker oranlarına dikkatlice bakmak gerekir . “Good Calories, Bad Calories” kitabının yazarı Gary Taubes, 2011 yılında New York Times’ta yayınladığı “Is Sugar Toxic?” isimli araştırmasında şekeri, bir toksik madde ya da zehir olarak nitelendirir. Peki, bu toksik maddenin vücuda ne gibi zararları olabilir?
Paketli Gıdaların Şeker İçeriği ve Sağlığımız Üzerindeki Etkileri
Paketli gıdaların çoğu, özellikle de şekerli olanlar, yalnızca kilo alımına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda birçok sağlık sorununa da davetiye çıkarır. Hazır gıdalar, raf ömrünü uzatmak ve daha cazip hale getirmek amacıyla genellikle yüksek oranda şeker ve diğer katkı maddeleri içerir. Gündelik hayatın temposu, özellikle hızlı ve kolayca ulaşılabilir gıdaların tüketilmesine neden olurken, bu tür ürünlerin yaygınlaşması ve tüketiminin artması sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.
Uzmanlar, şekerin yalnızca kilo artışıyla ilgili olmadığını, aynı zamanda diyabet, kalp hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi ciddi sağlık sorunlarına da yol açtığını belirtmektedir. Her ne kadar vücut için belirli bir miktar şeker gerekli olsa da, işlenmiş gıdalardaki yüksek şeker oranı, bu dengeyi bozar. Özellikle çocuklar ve gençler için cazip hale getirilen bu gıdalar, erken yaşlarda ciddi sağlık sorunlarının temelini atabilir.
Şekerin Ruhsal Sağlık Üzerindeki Etkileri
Şeker tüketiminin sadece fiziksel sağlık üzerindeki etkileri değil, aynı zamanda ruhsal sağlık üzerindeki etkileri de dikkat çekmektedir. Yapılan araştırmalar, aşırı şeker tüketiminin depresyon, anksiyete ve ruhsal dalgalanmalara neden olabileceğini göstermektedir. Şeker, kan şekerinde ani yükselişlere ve düşüşlere neden olduğunda, bu durum sinir sistemini de olumsuz etkileyebilir.
Kan şekerindeki dalgalanmalar, kişinin enerji seviyelerini ve duygusal durumunu etkiler. Özellikle şeker tükettikten sonra hissedilen ani enerji patlaması ve ardından gelen yorgunluk, bu tür ruhsal dalgalanmaların temelini oluşturur. Ayrıca şekerin beyindeki serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarını etkilediği ve bu nedenle kısa vadede geçici bir mutluluk sağlarken uzun vadede bağımlılık yapıcı etkilerinin olduğu bilinmektedir.
Şekerin Vücuda Zararları
Cildi Yaşlandırır
Pankreas, kanda şeker gördüğü gibi insülin hormonunu üretir ve salgılanan insülinin tek çabası kanı bu şekerden arındırmaktır. Bu yüzden insülin, şekeri kandan temizlemek için kanda dolaşan şekeri hücrenin içine sokmaya çalışır. Fakat bazı durumlarda insülin hormonu da problemi çözemez ve şeker kendi başının çaresine bakar. Kandaki şeker içeri girebileceği hücre arar ve vücuttaki bazı proteinlerin peşine düşer. Ve en sevdiği, vücutta kolay bulunan protein olan -gençliğin iksiri- kollajene saldırır. (1)
Bağışıklığı Düşürür
Pandemi sonrası sirke ve takviyelerle canlı tutmaya çalıştığımız immün sistemimizi şeker en kolay düşüren maddelerden biridir. Bağışıklık sisteminin asıl görevi, bedenimizde oluşan ve dışarıdan gelebilecek bakteri ve virüsleri yok etmektir. Dışarıdan gelen tehditler mantar, toksin ve virüs olarak adlandırılırken içeride oluşan tehlikeler ise yaşlanmış hücreler, parazitler ve tümör hücreleridir. En başta deri ve mukoza bulunur. T lenfositlerine kadar bağışıklık sistemi geniş bir düzeni içerir ve günün her saati çalışır. Hücrede başlayan savunma işlemi de eğer vücutta fazla oranda şeker varsa düzgün çalışamaz; çünkü şeker de C vitamini de hücreye girmek için çabalar. Sonucunda yerini şekere kaptıran vitaminler hücreye giriş yapmakta zorlanır. (2)
Vücuttaki Oksijeni Azaltır
Dr.Otto Warburg, vücuttaki kanserli hücrelerin oksijen eksikliğinden ötürü arttığını söyler. Warburg’a göre kanserli hücreler, oksijen ile nefes alamazlar; onların yaşayabilmesi için kandaki oksijenin yetersiz yani kanın asidik olması gerekir. Kanın pH değerinin sıfır ile yedi arasında olması asidik olduğu anlamına gelir. İdeal kanın pH değeri ise yediden büyük olmalıdır. Vücudu asidik yapan besinlerin başında da işlenmiş şekerler ve yapısıyla oynanmış gıdalar gelir. Asidik ortam ve oksijensiz dokular da birçok hastalığa davetiye çıkarır.
Obezite ya da şeker kullanımındaki orantısızlık, doktor desteği ile çözülmesi gereken bir problemdir. Bu konuda bir zorluk yaşıyorsanız, iyi ve sağlıklı bir bedene sahip olmak için kesinlikle aile hekiminize veya doktorunuza başvurunuz.
Kaynaklar:
- A. Çoruhlu. (2012). Alkali Diyet. ISBN: 9786054054770. Yayınevi: Okuyanus
- A. Çoruhlu. (2021). Her Yönüyle Bağışıklık. ISBN: 9786050983449. Yayınevi: Doğan Kitap
Kapak Fotoğrafı: Sharon Mccutcheon