Habercilik ve Skeptisizm

Habercilik ve Skeptisizm

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte bilgi kaynağı sınırsız denebilecek seviyelere ulaştı. Bugün herhangi bir olay hakkında tonla farklı görüşe ulaşabiliyoruz. Peki artık dilimize pelesenk olan “Bir şeyin internette olması onun doğru olduğu anlamına gelmez.” sözü habercilik için ne kadar geçerli? Şüphecilik anlamına gelen skeptisizm nedir? Gelin modern habercilik sınırları içinde bu büyük sorulara cevap arayalım.

Doğru Habercilik

doğru habercilik ve skeptisizm

Görsel: Mike Mackenzie

“Habercilik asla susmaz; bu onun en büyük erdemi ve en büyük hatasıdır.” 

-Henry Anatole Grunwald

Haberciliğe dair söylenmiş en güzel sözlerden biri bu olabilir. Habercilik doğası gereği sürekli bir bilgi akışını kitlelere ulaştırmaya çalışır. Bu sebeple de dikkatleri üstüne çeker. İnsanlığın gördüğü en sıkıntılı zamanlardan olan İkinci Dünya Savaşı’nda bile habercilik susturulamamıştır. Bugün biliyoruz ki Nazi işgali altındaki Polonya’da, gizli tüneller altında radyolardan özgürlük çağrıları yapılmış, Paris işgal altındayken el altından işgale karşı ayaklanmayı örgütleyen dergiler dağıtılmıştır. Yine İkinci Dünya Savaşı’nın bizlere gösterdiği diğer bir gerçek ise haberciliğin propaganda aracı olarak ne denli güçlü olabileceğidir. Öyle ki Berlin, Ruslar ve İngilizler tarafından bombalanırken Nazi propaganda radyolarından yapılan yalan haberler sebebiyle Alman halkı, şehrin dışında bir fabrikada patlama olduğunu sanmıştır. 

Tüm meslek gruplarında olduğu gibi haberciliğin de evrensel etik ilkeleri bulunur. Her şeyden önce doğru bilgiyi kitlelere ulaştırma amacı taşır. Bir bakıma bilim de habercilik içerir. Büyük bir bilim insanı, çığır açıcı bir buluş gerçekleştirdiğinde tüm bulgularıyla birlikte insanlığa bunu açıklar. İyi bir haberci, bilimsel makale yayınlıyor gibi haberin içeriği hakkında ana kaynaklarını gösterebilmelidir. 

Her şey iyi hoş ama gerçekten bu yapılıyor mu? Günümüzde internet haberciliğinin gelişmesiyle birlikte beyinlerimiz tam bir bilgi çöplüğüne döndü. Çevremizde o kadar çok bilgi var ki hangisinin doğru olduğunu anlayamıyoruz. Bu bilgi kirliliği içerisinde tembel olan insanlık, bilginin kaynağını bireysel olarak doğrulamadan ona inanmaya başladı. 2000’li yıllarda başlayan internet haberciliği furyası, sosyal medya sayesinde her insanın bir “haberci” kimliği kazanmasıyla sonuçlandı. Bu sebeple yakın zamanda artan yalan habercilikle mücadele etmek için bağımsız teyit platformları kuruldu. Sosyal medya şirketleri ise yanlı ve yanlış haberciliğe ortam sağlamamak için kolları sıvadı. Örneğin Facebook, geliştirdiği algoritmalar sayesinde sürekli paylaşılan yanlış bir haberi “yalan haber” olarak etiketlemeye başladı. Twitter ise yanlı haberciliğin platformlarında fazlasıyla yaygın olduğunu fark ederek haber kuruluşlarının fon kaynaklarını hesaplarında belirtti. Ayrıca yanlı propaganda haberleri yapan bazı hesaplara kısıtlama getirdi. 

Bir Okuyucu Olarak Skeptisizm

skeptisizm

Görsel: Mohamed Hassan

Sürekli kullandığımız platformların yanlı ve yanlış haberler ile mücadelesini takdir etmekle beraber bireysel olarak kendi önlemlerimizi de almamız gerekir. Tarih boyunca bilmenin en önemli destekçisi olan skeptik düşünce, bu yolda bize ışık tutabilir. Peki skeptisizm nedir?

Skeptisizm aslında hiçbir zaman doğru bilginin elde edilemeyeceğini savunan felsefi bir görüş. Fakat biz felsefi anlamıyla ilgilenmeyeceğiz. Skeptisizmin özünde her bilgiye kuşkuyla yaklaşmak yatar. Skeptik düşünceye sahip bir birey, bilgiyi kendi yöntemleriyle doğrulamadan ona inanmaz. 

Gerçekten bir bilginin kaynağına ulaşmak zor mudur? Artık hepimizin sıkça ziyaret ettiği teyit sitelerinin makalelerindeki yöntemlere bakarsak o kadar da zor değil. İnternet haberciliğinde teyidin en önemli silahı, doğru bir internet kullanıcısı olmakta yatıyor. En basitinden sosyal medyada sıkça rastladığımız tamamen farklı bir bölgede çekilmiş bir fotoğrafın, amacı ve anlamı dışında başka bir olaya atfedilmesi buna örnek olabilir. Google görsel arama motoruyla bu görseli rahatlıkla arayabilir ve kaynağına ulaşabiliriz. Teyit sitelerinin birçoğu, daha ilk aşama olarak bu yöntemi kullandığında sonuca ulaşıyor. Bu demek oluyor ki yalan haber yapan kimseler, yalanlarının altını o kadar da iyi doldurmuyor. 

Bilginin çokluğu da azlığı kadar zararlı. Ne yazık ki burada iş bizlere düşüyor. Skeptisizmi bir yaşam felsefesi olarak kabul etmeli, hayatımızın her anında bilgiye şüpheyle yaklaşmalıyız. Özellikle de haberler konusunda. Bu sebeple siz değerli okurlarımızı biz de dahil olmak üzere tüm haber kaynaklarına şüpheci yaklaşmaya davet ediyoruz. Daha önce de yaptığımız habercilik bilim benzetmesine dönersek, aynı bilimde olduğu gibi birden fazla doğrulayıcı olması, haberciliği daha ileri götürmekten başka hiçbir etkiye sebep olmaz.