3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü

Güncelleme Tarihi: 2 Ekim 2021

Medya; kimilerine göre sadece haber alma aracı olsa da yasama, yürütme ve yargıya dördüncü kuvvet olarak eklenebilecek ciddi bir güç. Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz olduğuna göre medyanın da özgür ve bağımsız olması son derece önemli. Zira medya, insanların sosyal ve politik olayları yorumlama şekline doğrudan etki ediyor. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesini ele aldık.

Basın Özgürlüğü Nedir?

basın özgürlüğü

Basın özgürlüğü, haberleri ve düşünceleri serbestçe çoğaltıp yayma özgürlüğüdür. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre herkesin bilgi ve düşünceleri araştırma, elde etme ve yayma hakkı vardır. Demokratik ülkelerde kamunun devleti denetleyebilmesi adına basın çok önemli bir araçtır. Bu yüzden basının özgür ve bağımsız olması, kurum ve kuruluşlardan baskı hissetmemesi hayati önem taşır. Basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasiden söz etmek güçtür. Zira basın, halkın daimi avukatı olmalıdır.

Devlet Kısıtlamaları ve Sansür

basın özgürlüğüne sansür

Fotoğraf: Racool_studio

İfade özgürlüğüne kelepçe vuran sansür, tüm dünyada hükümetlerin yaygın biçimde kullandığı bir yöntem. Sansüre sıkça başvuran iktidarlar genellikle yasa dışı faaliyetlerini kamudan gizlemeyi amaçlıyor. Ayriyeten sansür, hükümetlerin kendi benimsediği yaşam tarzını topluma dikte etmek için de kullanabildiği bir araç. Dolayısıyla sansür sadece ifade hürriyetine değil, diğer özgürlüklere de tesir ediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler adlı örgütün düzenli olarak yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye şu anda 180 ülke içinde 153. sırada. Listenin tepesinde Norveç, Finlandiya, İsveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkeleri yer alıyor. Pakistan, Myanmar, Uganda, Tanzanya gibi ülkeler maalesef Türkiye’nin üzerinde bulunuyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın açıkladığı veriye göre Türkiye’de şu an 43 basın mensubu, gazetecilik faaliyetleri sebebiyle hapiste. Geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelgeye göre polislerin görev başındayken görüntülenmesi yasaklanarak basın özgürlüğüne bir darbe daha vuruldu.

İş, Reklam ve Otosansür

otosansür

Fotoğraf: nakaridore

Basın özgürlüğünden bahsederken otosansürü konuşmamak olmaz. Somut bir baskı olmadığı halde, çeşitli potansiyel baskılardan çekinerek kendi kendine sansür uygulamaya otosansür deniyor. Susma Platformu’nun 2018’de yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’de insanların %78,7’si günlük hayatta otosansür uyguluyor. %79’luk bir kesim otosansür yapmadan Türkiye’de yaşamanın mümkün olmadığını, %61 otosansür yapmazsa işini kaybedeceğini ve %57 otosansür yapmazsa dışlanacağını düşünüyor. Otosansürün bireyler arasında bile bu kadar yaygınlaştığı ülkemizde, basının otosansür uygulaması kaçınılmaz hale geliyor.

Otosansürün başlıca sebeplerinden biri elbette ekonomik kaygılar. Basın organları, başlarına gelebilecek olayların mali sonuçlarından korkup kendilerine sansür uyguluyor. Tepki çekebilecek içerikleri yayınlamamayı tercih ediyorlar. Çünkü bu tarz içerikler yayınlayan mecraların reklam gelirleri düşüyor. Reklam verenler, ürünlerini mümkün olduğunca geniş kitlelere yayabilecekleri kanalları tercih ediyor. Sansürsüz içerikler yayınlayan platformlar ise geniş kitlelere hitap edemedikleri için gelir kaybı yaşıyor ve sansüre mecbur kalıyor.

Öte yandan, ülkemizde ana akım medyanın büyük oranda bir zümrenin tekelinde olması da otosansürü arttıran bir etken. Çok sesliliği de ortadan kaldıran bu anti-demokratik durum, basın hürriyeti konusunda ilerlemekten ziyade geriye gitmemize sebep oluyor. Gelişmekte olan bir ülke olarak medyamızın kamusal olayları özgürce haberleştirmekten imtina ediyor olması kabul edilemez bir durum. Bizimle aynı klasmandaki ülkelerin bu konuda bizden çok daha önde olduğunu da göz önünde bulundurursak basın özgürlüğünün ülkemizin en büyük sorunlarından biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle tüm gazeteciler için özgürlük talep ediyor ve her anlamda daha özgür bir Türkiye diliyoruz.