Elazığ Bağ Bozumu Bir Başkadır

Elazığ’da Bağ Bozumu Bir Başkadır

Güncelleme Tarihi: 19 Ekim 2021

Hayatlarında topluma faydalı işler yapmış ve hayatları bir başarı öyküsü olarak nitelendirilen kişilerin biyografilerini okumayı çok severim. Herkes, bu kitaplarda, kendi hayatında uygulayabileceği çok değerli nasihatlar bulabilir. Ben de Vehbi Koç’un biyografisinden bir nasihatı hiç aklımdan çıkarmıyorum. Dünyayı tanıyın ama önce kendi ülkenizin her bir köşesini gezin, görün, bilin diyordu. Ne kadar da doğru söylemiş…

Mesela Hatay ve Gaziantep, aklımdan hiç çıkmayan ve beni en çok etkileyen iki şehirdir.  Ancak bu şehirler, bu yazımızın konusu değil. Bu yazıda, geçen hafta Diageo’nun davetiyle Öküzgözü ve Boğazkere üzümlerinin bağ bozumu için gittiğim bir günlük Elazığ seyahatimden bahsetmek istiyorum.

Elazığ, daha önce gitmeyi hiç düşünmediğim hatta bundan yaklaşık bir ay önce bir İzmir seyahati dönüşünde, uçakların kalkış saatlerini gösteren panoda görüp “Ben de hiç Elazığ’a gitmedim. Gitmek enteresan olabilir.’’ diye aklımdan geçen bir yerdi. Bu düşünceden iki saat sonra Elazığ seyahati için davet aldım.

Bunu anlattığım arkadaşlarım bana keşke başka bir şey dileseymişsin dediler. İyi ki başka bir şey dilememişim. Çok özel bir deneyim oldu bu seyahat benim için. Neden mi? 

Bir güne sığan bu gezide, 10 bin yıllık şarapçılık geçmişi bulunan topraklardaki Doğu Anadolu’nun en özel üzümleri Öküzgözü ve Boğazkere’nin hasadının gerçekleştiği bağların ortasında, Elazığ’ın yöresel yemeklerini tattık. Ardından da güneşi de Hazar Gölü’nde tekne turu yaparak batırdık ve akşam Elazığ bölgesinin çok özel yemeklerini, bu yemeğe özel tasarlanan çok zevkli tabaklarda yedik. Akşam yemeğinin en büyük sürprizi ise Tepsialtı ismini verdikleri çok özel bir et yemeğiydi.

Kısacası bu gezide kentin şaşırtıcı gastronomi kültürünün farklı yönlerine tanıklık etme şansımız oldu. Gezi boyunca IWSA Müdürü Ayça Budak ve Şarap Üretimi Müdürü Murat Demir’in verdiği aydınlatıcı ve keyifli bilgiler sayesinde deneyimimiz, gasto-kültürel bir boyut kazandı.

Bu gezi sayesinde Türkiye’nin çok önemli kültürel geçmişe sahip, sürprizlerle dolu bir şehrini daha tanımış oldum. Büyük şehirler dışında ülkemizin ekonomisi ve kültürel zenginliği bakımından büyük önem taşıyan şehirlerini tanımanın tüm vatandaşlar için çok değerli bir katkı olacağı kanısındayım.

Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, bu gezide edindiğim ve önemli gördüğüm bilgileri sizlerle paylaşmak isterim. Buyrunuz…

Türkiye ve Dünyada Gastronominin Önemli Bir Bileşeni Olma Misyonu

Elazığ Bağ Bozumu
Elazığ Bağ Bozumu

Mey|Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, Doğu Anadolu’nun bağcılık geçmişinin 6000 yıl öncesine uzandığını belirterek “Biz ülke olarak şarabın doğduğu topraklara sahibiz. Bundan da önemlisi kendimize ait yüzlerce üzüm çeşidimiz mevcut. Yatırımımızla tarımı destekliyor, bölge halkına işgücü imkânı sağlıyoruz” dedi. 

Elazığ Bağ Bozumu Bir Başkadır
Elazığ Bağ Bozumu Etkinliği

Pandemi döneminde çiftçinin üzümü bağda kalmasın diye 2-3 katı üzüm alımı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kömür’ün şu ifadesi dikkatimi çekti.

“Kendimizi içki üretip satan bir şirketten çok, Türkiye ve dünyada gastronominin önemli bir bileşeni olarak görüyoruz. Gastronomi ekosistemiyle dayanışma içinde olup bu ekosistem ilerledikçe ve yükseldikçe kendimizin de beraber yükseleceğine inanıyoruz.

Uluslararası servis, kalite ve deneyim sunan, kadınların da önemli rol aldıkları cinsiyet dengesinin gözetildiği bir ekosistem kurmak istiyoruz. Gastronomide en büyük yatırımlarımızdan biri turizm ve gastronomi profesyonellerini yetiştirmek için kurduğumuz MEB onaylı kurumumuz IWSA. Burada şarap-distile içkiler ve bu içkilerin kültürü hakkında eğitimler veriyoruz.” 

Bağ Bozumu Bir Başkadır
Elazığ Bağ Bozumu Etkinliği

Atatürk’ün Teşvikinden İlham Alan 80 Yıllık Şaraphane 

Atatürk’ün teşvikiyle 1930’larda başlayan şaraplık bölge ve üzüm araştırmaları sonrasında kurulan şaraphanelerden günümüzde hala üretim yapan yegâne şaraphane; Elâzığ Kayra Şaraphanesi. Bir imalathaneyken 1944 yılında büyük bir tesise dönüştürülen şaraphanede, ilk başlarda yılda 1,16 milyon litre şarap üretiliyordu. Tesis, Mey|Diageo bünyesinde Kayra Şaraphanesine dönüştürülmesiyle birlikte bugün yılda 6 milyon litrelik bir şarap üretim kapasitesine ulaştı. Özel şarapların olgunlaştırılması için 685 fıçılık mahzeni bulunan tesiste Kayra, sadece kırmızı şarap üretimi gerçekleştiriyor. Buzbağ Klasik ise bu şaraphanede 1944’ten beri üretiliyor. Tesis, şarapta Doğu Anadolu Bölgesi’nin atmosferini yansıtan en önemli üzümler olan Boğazkere ve Öküzgözü üzümlerinden şarap üretmeye odaklanmış tek şaraphane konumunda. 

Bağ Bozumu Bir Başkadır
Elazığ Bağ Bozumu

Kayra Elâzığ Şarap üretim tesisi, Öküzgözü ve Boğazkere’nin binlerce kilometre taşınarak potansiyelini kaybetmelerinin önüne geçiyor ve bu iki değerin yerinde üretim ve şişeleme yoluyla tüm karakterlerini şaraba yansıtmasını sağlıyor. Bölge bağcıları ve halkıyla da büyük bir iş birliği içinde olan bu tesis, Anadolu’nun bu iki değerli üzümünün, yerinde ve işini bilen eller yardımıyla işlenmesine olanak sağlıyor. Boğazkere ve Öküzgözü üzümlerini yerinde işleyebilmek, bu üzümlerle ilgili farklı Ar-Ge çalışmalarının gerçekleştirilmesine ve bu iki üzümün güçlü karakterini ortaya koyacak farklı şaraplar yapılmasına yardımcı oluyor.

Elazığ’da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler

Elazığ’da Bağ Bozumu Bir Başkadır
Elazığ Hazar Gölü

Hazar Gölü

Hazarbaba Dağı ve Mastar Dağı arasında yer alan Hazar Gölü, yaklaşık 22 km uzunluğa sahip bir tektonik göl. Deniz seviyesinden 1250 metre yükseklikteki Hazar Gölü’nün derinliği 200 – 250 m arasında değişiyor. 

Girişi ücretsiz olan Hazar Gölü Plajı, Mavi Bayrak sahibi plajlardan. Gölde tekne turlarının yanı sıra su sporları da yapılıyor. Hazar Gölü sularının altında bir batık şehir mevcut. Bir kısmı su üstünde görülebilen bu şehre Kilise Adası ismi verilmiş. Batık şehir, Evliya Çelebi’nin ve Polonyalı Simeon’un seyahatnamelerinde de geçiyor. Doğal sit alanı statüsünde olan gölde sazan, karabalık ve aynalısazan avlanıyor. 

Harput Kalesi

Harput Kalesi, Urartu devrinin izlerini taşıyor ve İç ve Dış Kale isimli iki bölümden meydana geliyor. Kalede, kaya içine oyulmuş merdivenler, tünel ve hücrelerle su yolu bulunduğu tespit edilmiş. 

Süt Kalesi de denilen Harput Kalesi ile ilgili ilginç bir hikâye bu kaleye neden süt denildiğini açıklıyor. Hikâyeye göre kalenin temelleri atıldıktan sonra duvarlarının inşa edildiği dönemde su sıkıntısı yaşanmaktaymış. Aynı yıl hayvanların sütleri ise oldukça bolmuş. Bu durumu fark eden hükümdar, kalenin duvarlarının inşasında kullanılan harcın sütle karılmasını emretmiş. Harç sütle karılmış ve kale bu şekilde tamamlanmış. 

Meryem Ana Kilisesi

Harput Kalesi’nin sol tarafında yer alan bir Süryani kilisesi olan ve Kızıl Kilise veya Yakubi Kilisesi olarak da bilinen Meryem Ana Kilisesi, 6. yüzyılda Süryaniler tarafından inşa edilmiş. Bu kilisenin Harput Kalesi’nin doğu tarafında bir zamanlar büyük bir mahalle olan Süryani Mahallesi’nin üst kısmında yer aldığı söyleniyor. Arka duvarlarını kalenin kaya kütleleri teşkil ettiğinden yapıldığı dönemde kale ile bağlantısının olduğu düşünülüyor. 

Eşsiz Elazığ Mutfağı

Anadolu’nun en verimli topraklarına sahip şehirlerinden biri olan Elazığ, sadece üzüm değil lezzetli tatlar konusunda da özel bir yer. Türkiye’nin en zengin mutfaklarından birisi olarak kabul edilen Elazığ mutfağı; 154 çeşit yemek, tatlı ve içecekten oluşuyor. 

Fasulye çorbası, lobik çorbası, anam aşı, kelecoş, taraklık, kındık köfte, küncülü köfte, muhaşerli köfte, işkene, sapan dolması, kibe dolması, çay palası, pirpirim boranı, tavşan üfelemesi, kırmanlı pilav, simit pilav, nohut ekmeği, fodula, zarafat, patila, heside, dolanger, hürriyet kadayıfı, orcik, dut pekmezi, pilit ve gah yöreye ait yemek ve tatlılara örnek olarak verilebilir.