Sonbahara yeni adım atmış olsak da sıcak havalar biraz daha bizlerle… Eylül ayının serin esintisi daha kapımızı çalmamışken yaz alışkanlıklarımıza devam edebiliriz. Deniz hâlâ sıcak… Gün henüz erken kararmaya başlamadı. Eh, bu havalarda en lezzetli yollardan biri de nefis dondurmaların keyfine ulaşmak. Tüm dünya için de ortak lezzet hâline gelmiş olmalı ki “dondurma” dendiğinde her kültür kendi geçmişine ait olduğunu iddia ediyor. Peki, bu leziz tat kime ait? Bu yazımızda yanınıza bir külah dondurma almanızı öneriyoruz. Zira dondurmanın tarihi hakkında ufak bir yolculuk yaparken canınız epey çekecek.
Perslerin Kabartma Dondurmaları
Antik medeniyetlerin keşfetmediği ne kalmış dediğinizi duyar gibiyiz. Persler, dağların yüksek yamaçlarına yolculuk yaparken çukur kazarak kar topluyor ve topladıkları kara; süt, kaymak, şerbet, bal ve çeşitli baharatlar ekleyerek tekrar kara gömüyorlardı. Burada haftalarca beklettikleri ürün bir çeşit dondurma oluyordu. Elde ettikleri bu dondurmayı şehre ulaştırarak Yahçal ismi verilen soğuk hava depolarında tutuyorlardı. Günümüz dondurmasına en yakın ürünü keşfeden Persler, bunu oldukça iyi uyguladılar.
Asurlular ve Mısırlılara ait kabartmalarda dondurmaya benzeyen şekillere de rastlanılmıştır.
Çin’den Tüm Dünyaya
Güneşin ufaktan ısırmaları gökyüzünde belirmeye başladığı anda elimizi uzattığımız dondurmanın, doğumunu Çinliler kendilerine ait olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra Roma da aynı rivayete katılıyor.
Bu hikâyeler bir yana eminiz ki her kültürün dondurması milleti için tadından yenmeyecek kadar nefistir. Ancak Çinlilerin keşfinde iş dikkat çekici.
Dondurmanın icadı için her kültür kendine ait olduğunu iddia eder demiştik evet, ancak ufak bir tarama yaptığımızda bir iki rivayette bulguların daha keskinleştiği ve oyların çoklaştığını görüyoruz. Bu rivayetlere göre bu icat, Büyük İskender ve İmparator Neron’a kadar uzanıyor. İki tarihi ismin de kölelerini buzlu dağlara kar toplamaları için gönderdiği rivayetler arasında. Bu buzlar daha sonra meyve ve şaraplarla birleştirilerek sunuluyor.
Milattan önce Çinliler, pirinci süt ile karıştırıp karda dondurarak dondurmayı elde ediyor. Bu icat, 13.yüzyılda Çin gezisinde olan Marco Polo sayesinde Avrupa’ya ve hemen ardından İtalya’ya taşınıyor. Ceplerine doldurduğu dondurma tarifleri ile gezisinden dönen Polo, evrensel bir adım atmış ve Venedik, Fransa, Almanya ve İngiltere’yi yeni bir lezzet ile tanıştırmıştır.
Avrupa’dan sonra ABD’nin sınırlarına uğrayan dondurma, takvim 1851 yılını gösterdiğinde Jacob Fussel’in ilk dondurma fabrikasını kurmasıyla üretimde hız kazanıyor.
Osmanlı’nın Damak Tadı
1900’lü yılların başlarında ilk defa İstanbul ve Kahramanmaraş’ta dondurma üretimine başlayan Osmanlı, sütlü tatlılar ve mandıra işletmeciliği gibi nam saldığı alanlardaki yeteneğini dondurmaya da aktarıyor. Bu alanlar dondurma üreticiliği konusunda onlara tecrübe ve hız kazandırmış oluyor. Üretilen dondurma esnaf ile buluşturularak halkın önüne sunuluyor.
Lezzetleri ise çeşitli. Süt dondurması, kar suyu dondurması, kayısılı dondurması, çilekli ve vişnelisi, hele bir de saleplisi… Cumhuriyet’in ilk yıllarına ilerlerken Arnavutköy çileği ile yapılan Bakırköy’ün meşhur çilekli dondurmasından da söz edilmeli.
Ama asıl göz bebeği, hep söz edileni Saray’ın Fıstıklısı… Osmanlı’nın Saray menülerinde de özellikle yer alan fıstıklı dondurma özel davetler ve düğünlerde tatlı olarak ikram edilirdi. Cemile Sultan ve Münire Sultan’ın düğünlerinde ikram edilen fıstıklı dondurma için kesenin ağzı özellikle açılmış, fıstıklıya önem verilmiştir.
1914 yılında da Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın bir davette yabancı devlet elçilerine çeşitli dondurma ikramlarında bulunduğu bilinir.
Dondurmam Maraş
Yönümüz artık Maraş’a uzanıyor. Uzanmak demişken sunumları bir yana tadı damakta kalan, yerken uzadıkça uzayan Maraş dondurması kıvamı, geçmişi ve dünyaca tanınmışlığı ile bir efsane. Gözünüzde canlanan on kere uzanıp dokuzunda da alamadığınız Maraş dondurmasının ustasına dair, bu şovlar için gerçek bir eğitimden geçiyor mu acaba diye düşündüğünüzden eminiz.
Bu lezzetin kökeninde ise salebin yattığı söylenir. 1920’lerin sonlarında Halep’ten gelen Hacı Mehmet, Maraş halkını salepli dondurma ile tanıştırır. Ancak dondurmanın aslını oluşturan ise kıvamıdır. Birkaç yıl sonra Kel Ali (Kıyak) olarak bilinen dondurmacı, kıvamı oluşturan “dövme usulü ile” herkesi buluşturur. Dövme demir kaşıkla dondurmaya şekil vererek Kahramanmaraş’a özgü dövme dondurma günümüz hâline ta o zamanlardan göz kırpar.
Dünyanın dört köşesinden farklı lezzetleri ile mekânlarının baştacı olan dondurmanın efsanevi yolculuğuna şapka çıkarıyor, her kültürün nefis dondurmalarını yerinde tatmak için kendimize bir hedef koyuyoruz. Siz de bu yolculuğu bi’ düşünmez misiniz?
Kapak Fotoğrafı: Pxhere