Güncelleme Tarihi: 3 Ekim 2022
Kökeni Latince “Tornus” kelimesine dayanan turizm kelimesi, “dönme hareketi” anlamına geliyor. Peki içinde bulunduğunuz ve aynı zamanda meydana getirdiğiniz bu dönüş hareketine layıkıyla “turizm” adı verilebilmesi için seyahatinizin hangi koşullar altında gerçekleşmesi gerekir? Her yolculuk turizm sayılır mı? Herkesin değişikliğe oldukça aç olduğu bu dönemde klasikleşmiş turizm seçenekleri yanında başka hangi seçenekler mevcut? Turizme giriş 101 için tüm bu soruların cevaplarına kısaca göz atalım…
Turizm Nedir?
Turizm, belli dönemlerde belli bir bölge içindeki “gelir kazanmadan geçici süre konaklayan” insan sirkülasyonunun dairesel olarak devamının sağlanması anlamına geliyor.
İş amaçlı veya uzun süreli eğitim için yapılan konaklamalar “turizm” sayılmıyor. Bir ziyaretin turizm sayılabilmesi için kişinin mutlaka normalde yaşadığı yere geri dönmesi ve gittiği yerden maddi bir kazanç sağlamaması gerekiyor.
Turizm Çeşitleri Nelerdir?
Ülkemizde seçenekler bu konuda sınırsız denecek kadar fazla. En popüler olanları sağlık ve termal turizmi, kış turizmi ve yaz seyahatleri. Fakat bunların yanında yayla turizmi, mağara turizmi, av turizmi, golf, yat, İpek Yolu ve inanç turizmi gibi seçenekler bulunuyor.
Sağlık ve termal turizmi, kaplıca cenneti olan ülkemizde oldukça yaygın. İnsanlar, bu termomineralli suların bazı rahatsızlıklara iyi geldiğini ve bu hastalıklara şifa olabileceğini düşünüyorlar. Bazıları bu suları yüzmek ve rahatlamak için kullanırken bazıları mineralli suları içerek terapi bulmayı tercih ediyorlar. Eğer bu turizm şekli dikkatinizi çektiyse ve termomineralli suları denemek istiyorsanız Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerini tercih etmeniz doğru olacaktır.
Yaz-kış yüksek dağlarımızda eksik olmayan kar sayesinde, ülkemiz kış sporları turizmine oldukça uygun. Kış sporları arasında oldukça popüler olan “kayak” sporunu icra etmeniz için sıklıkla gidilen destinasyonlar; Bursa-Uludağ, Erzurum-Palandöken, Kayseri-Erciyes ve Bolu-Köroğlu. Siz de bu destinasyonları kış turizminiz için tercih edebilirsiniz. Fakat bu noktalar dışında hangi noktaların kış turizmine uygun olduğunu merak ediyorsanız bunun için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili sayfasına göz atabilirsiniz.
Tüm bunların yanında önünüzdeki gezi planları için değişiklik yapmak isterseniz İpek Yolu turizmini tercih edebilirsiniz. Üstelik bakanlık tarafından başlatılan İpek Yolu turizmi projesi sayesinde bu güzergah üzerindeki 11 kervansaray korunmuş ve yeniden onarılmış durumda. Bu onarımlar ve çevrenin korunması sonucunda “Tarihi İpek Yolu”nun canlandırılması planlanıyor.
Peki turizm her zaman kısa süreli konaklanan yer için faydalı mıdır?
Bu sorunun cevabı olarak son yıllarda karşımıza sıklıkla çıkan bir kavram var: “Aşırı Turizm”
Aşırı Turizm Nedir?
Turizm sektörünün düzenli olarak “büyümeye” odaklanması nedeniyle bazı bölgelerde normalin dışında sorunlar ortaya çıkmakta. Bu kontrolsüz büyüme nedeniyle bazı destinasyonlarda yığılma görüldüğünden bu yığılma ilk etapta o yörede yaşayan halkın günlük yaşantısına zarar verebiliyor. “Yığılma” durumu hem büyük kentlerin hem de kırsalın sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Büyük kentlerde belli noktalara ilginin fazlasıyla artması o yerdeki günlük çalışma hayatını aksatabiliyor ve yerli halkın hayat kalitesinde geçici olarak da olsa düşüşe sebep olabiliyor. Kırsaldaki problemse o yerdeki imkanların normalde orada yaşayan halka ve nüfusa göre şekillenmesi ve ancak onlara yetebilir durumda olması. Bu “korunaksız” bölgeye aniden akın edildiğinde ortaya çözülmesi zaman alacak problemlerin çıktığı görülüyor. Nevşehir ve İstanbul son yıllarda aşırı turizmin sembolü haline dönüşen şehirler arasında.
Tüm bu “yığılmanın” önüne geçmek için “büyümeye” odaklanma noktasında şehirlerin ve bazı bölgelerin imkanlarına uygun yıllık planların yapılması ve “sürdürülebilir turizm” noktasında artık sektöre başka gözlerle bakmaya başlamak gerektiğini herkese göstermek gerekiyor. Tam da bu sebeplerden Dünya Turizm Günü’nde aşırı turizm ve etkilerine dikkat çekmek şart oluyor.
27 Eylül Dünya Turizm Günü
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından 1979 yılında ilan edilen ve kutlanmaya başlanan bu gün, bizde 2002 yılından beri kutlanmakta. 21. yüzyılda seyahat etmenin artık lüks olmaktan çıktığını belirten yetkililer; bu durumdan memnun olduklarını, dünyada yaşanan ve yaşanabilecek olumsuz gelişmelere rağmen turizm sektörünün bitmeyeceğini, bu nedenle de turizmle ilgili kararlar alırken bu kararların mutlaka sorumluluk bilinci ve sürdürülebilir turizmi düşünerek alınması gerektiğinden bahsediyorlar.
Son aylarda yaşanan kontrol edilemez ve geleceğimizi son derece hızla değiştireceği kesin olan pandemi süreci sonucunda umarım tüm bu yaşananlardan ders çıkarabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe yelken açabiliriz.