Bitkisel bazlı beslenmenin hem sağlığa faydalarının olduğunu hem de düşük çevresel ayak izine sahip olduğunu biliyor musunuz? Son dönemlerde üzerine çalışmalar yapılmasıyla birlikte bu konuyu daha fazla konuşur olduk. Sevindirici bir haber: Bitkisel bazlı beslenmeyi tercih eden, bunu yaşam biçimi haline getiren kişi ve kurum sayısı da artmaya başlıyor!
2022 yılında The Good Food Institute Europe’un 13 Avrupa ülkesinde yaptığı araştırma ve Bitki Bazlı Gıdalar Derneği ile The Good Food Institute’nün (GFI) ABD’de yaptığı araştırmalara göre bitki bazlı gıdaların satışındaki artışlar oldukça dikkat çekiyor. Ayrıca bitki bazlı beslenme, sürdürülebilir beslenmenin en önemli parçalarından bir tanesi…
Peki, nedir bu bitkisel bazlı beslenme? Hazırsanız bu konuyu yakından inceleyelim…
Bitkisel Bazlı Beslenme Nasıl Olur?
Bitkisel bazlı beslenmede et, süt ürünleri ve yumurta benzeri hayvansal ürünler sınırlandırılıyor veya ortadan kaldırılıyor. Bu ürünlerin yerine de meyveler, sebzeler, tahıllar, baklagiller, kabuklu yemişler ve tohumlar gibi bitkisel bazlı ürünler koyuluyor.
- Ana amacın sağlıklı beslenmek olmasından dolayı bitkisel bazlı beslenmede işlenmiş gıdalar da sınırlandırılıyor.
- Bitki bazlı beslenme; vitaminler, mineraller, lifler açısından oldukça zengin. Bunun yanında doymuş yağ oranı düşük ve antioksidan oranı yüksek olduğundan dolayı bitkisel bazlı beslenmenin sağlıklı bir beslenme şekli olduğu kabul ediliyor.
- Bitkisel süt, vegan peynir, vegan tereyağı son dönemlerde fazlasıyla tercih edilen ürünlerden birkaçı…
- Bitkisel beslenmede sebzeler dışında chia, keten tohumu, ceviz, badem gibi ürünler de tüketilebiliyor.
Bitkisel Bazlı Beslenmenin Sağlığa Yararı Nedir?
Bitki bazlı beslenme hayvansal kaynaklı gıdaların kullanımının sınırlandırılmasından dolayı hem fiziksel hem de çevresel sağlık açısından oldukça faydalı bir beslenme. Dilerseniz bu yararları birkaç maddede özetleyelim…
- Vücudu optimize eden makro besinler açısından; daha az doymuş ve trans yağlar ,daha fazla doymamış yağ asitleri içeriyor.
- Bitki bazlı diyetlerin diyet lifi, potasyumu ve C vitaminini bulundurma oranı da oldukça fazla.
- Kolesterol düşürücü etkisi kanıtlanmış olan fitosterol (PS) içeriğine sahip.
- Bitki temelli bir diyet, glisemik kontrol, kan lipid seviyesi kontrolü, diyabet, hipertansiyon ve kalp rahatsızlığı gibi hastalıkların riskini de azaltıyor.
- Ve son olarak bitkisel bazlı beslenme kilo kontrolü için de iyi seçenekler arasında yer alıyor.
Bitkisel Beslenme Et ve Süt Ürünlerinin Yerini Alabilir mi?
Bitki bazlı beslenme, sağlık ve çevresel faydaları nedeniyle giderek daha fazla popülerlik kazanıyor. Ancak, bu beslenme biçimine geçiş yaparken birçok kişi, bitkisel proteinlerin kırmızı et ve süt ürünlerinin yerini alıp alamayacağını merak ediyor. Bitkisel proteinler, çeşitli baklagiller, tahıllar, tohumlar ve yeşil yapraklı sebzeler gibi bitkisel kaynaklardan elde edilebilir. Bu gıdalar, yeterli miktarda protein ve diğer gerekli besin öğelerini sağlayarak vücudun ihtiyaçlarını karşılayabilir.
Kinoa, mercimek, nohut, chia tohumu ve soya ürünleri gibi bitkisel protein kaynakları, yüksek protein içeriği ve esansiyel amino asitler bakımından zengindir. Bu yiyecekler, dengeli ve çeşitli bir diyetin parçası olarak tüketildiğinde, kırmızı et ve süt ürünlerinden alınan proteinin yerine geçebilir. Ayrıca, bitkisel protein kaynakları, doymuş yağ oranı düşük ve lif oranı yüksek olduğu için kalp sağlığına da olumlu katkılarda bulunabilir.
Ancak, bitkisel proteinlerin tam anlamıyla kırmızı et ve süt ürünlerinin yerini alabilmesi için beslenme planının dikkatli bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Vitamin B12, demir ve kalsiyum gibi bazı besin öğeleri bitkisel gıdalarda daha az bulunur veya biyoyararlanımı daha düşüktür. Bu nedenle, bitki bazlı beslenme uygulayan bireylerin, bu besin maddelerini takviye yoluyla veya zenginleştirilmiş gıdalarla almayı düşünmeleri önemlidir.
Sonuç olarak, bitkisel proteinler doğru planlandığında kırmızı et ve süt ürünlerinin yerini alabilir. Ancak, bu geçişi yaparken besin çeşitliliğine ve yeterli besin alımına özen göstermek, dengeli ve sağlıklı bir beslenme için kritik öneme sahiptir.
Sürdürülebilir Bitkisel Bazlı Beslenme Mümkün mü?
Sürdürülebilir beslenme, bireylerin sağlığını ve refahını destekliyor. Bitki bazlı beslenmenin de iklim, sağlık ve hayvan hakları konusunda olumlu bir profilinin olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan son çalışmalara baktığımızda da bunu net bir şekilde görebiliyoruz.
FAO’nun son tahminleri, sadece et ve süt ürünleri üretimi ile ilişkili sera gazı emisyonlarının (GHGE) küresel toplamın %14,5’ini oluşturduğu yönünde. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak yapılan çalışmalarda gıdaların sürdürülebilirlikleri değerlendirilmiş ve bitki bazlı diyetler daha iklim destekli olarak kabul edilmiş. Uzmanlar tarafından son dönemlerde önerilen diyet çeşitlerinde; çevresel kaygılardan dolayı hayvansal kaynaklardan alınan proteinin azaltılması, bunun yerine bitkisel kaynaklardan alınan proteinin arttırılması öneriliyor. Peki, bunu nasıl yapabiliriz?
Mesela hayvansal tereyağı yerine bitkisel tereyağı; inek sütünden yapılmış yoğurt yerine badem sütünden yapılmış yoğurt; inek sütü kullanılarak yapılan krem peynir yerine kaju peyniri; soya ve bakliyat gibi yüksek proteinli bitkisel gıdaları kullanabiliriz. Böylelikle daha az sera gazı üretimi, CO2 emisyonu ve doğal kaynak kullanımını sağlamış oluruz.
Şaşıracağınız bir bilgi verelim mi ? Bakliyatlar en sürdürülebilir bitki proteinlerinden sayılmakla beraber en düşük karbon ayak izlerinden birine sahip. Bitkisel bazlı beslenme ile birlikte hangi gıdalara diyetimizde yer verebiliriz gelin, birkaç maddede örneklendirelim…
- Fasulyeli köfte
- Soya peyniri olarak bilinen tofu
- Fasulye, kabak, mısır üçlüsü
- Bitkisel tereyağı
- Ayçekirdeği yoğurdu
- Kabuklu yemişler
İşte biz de bitkisel bazlı beslenmeyi seçerek sürdürülebilir bir dünya için değerli bir katkı sağlayabiliriz!
Kapak Fotoğrafı: Unsplash | Ella Olsson