Çağdaş sanatı gastronomiyle buluşturan “Artful Dining” konseptini özel menüler, değerli sanatçılar ve özenli ön çalışmalar neticesinde hayata geçiren EMA Kolektif’in hikayesine dair, kurucular Zeynep Emeç ve Sinem Keskinel ile yaptığımız röportajı keyifle okumanız dileğiyle…
EMA Kolektif nedir, nasıl kuruldunuz, yola çıkış sebebiniz neydi?
Sinem: EMA Kolektif’i biz “conceptual project studio” olarak tanımlıyoruz. Bunun açılımını da dürüstçe yapmamız gerekirse hayal ettiğimiz ve gelişiminden final raporlamasına kadar tüm aşamalarını takip ettiğimiz projeleri hayata geçirdiğimiz oyun alanımız.
Zeynep: İkimizin de geçmiş pratiklerine dayanarak çağdaş sanat ve sanatın ilham vericiliği etrafında şekillendirdiğimiz ve pek bir müdahaleye izin vermeksizin a’dan z’ye hayal ettiğimiz şekilde hayata geçirdiğimiz yaratıcı bir stüdyo EMA Kolektif. Hayata geçirilen projelerin de Sinem’in de dediği gibi fikir aşamasından final raporlamasına kadar tüm aşamalarını kendimiz şekillendiriyor ve takip ediyoruz.
İkinizin de geçmiş pratikleri sanat ve medya temelli. Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Zeynep: Ben, uzun yıllar boyunca basın sektöründe çalıştım. Gazeteciliğe Sabah gazetesinde Dış Haberler departmanında başladım ve burada edindiğim deneyimler, bana hem yerel hem de uluslararası anlamda önemli bir bakış açısı kazandırdı. Ardından Habertürk gazetesine geçtim, burada da haber yapmanın, araştırmanın heyecanını uzun yıllar yaşadım. Yıllarca basın dünyasında çalıştıktan sonra otobiyografi kitap çalışmasından sonra Sinem’le kendimi sanat dünyasında buldum.
Sinem: Ben üniversite mezuniyetimi takiben çalışma hayatıma garajistanbul’da Sanat Yönetimi Asistanı olarak başladım. Aslında Almanca İşletme okudum ama her zaman sanatla iç içe bir çalışma hayatım olacağını biliyordum. Liseden mezun olduktan sonra 1 sene Belçika’da bir sanat akademisine devam etmiştim. Akabinde İstanbul’a dönüp İşletme Fakültesi’ne başlamak çok zor gelmişti. Bu nedenle de asıl eğitimimle ilgili hiçbir teşebbüste bulunmadan direkt sanat kurumlarına yöneldim.
Garajistanbul’da geçirdiğim 3 ay sonunda Sahne ve Gösteri Sanatları’ndan, Beral Madra’nın asistan ekibine katılmak üzere Görsel Sanatlar’a hızlı bir geçiş yaptım ve 15 sene içinde galeri direktörlükleri, İstanbul Bienali ve Radikal, ARTUNLIMITED, İstanbul Art News gibi yayınlarda çağdaş sanat röportajları gibi faaliyetlerle sanat sektöründe aktif çalıştım. Senarist olarak dizi sektörünü denediğim 2 senelik bir arayış döneminden sonra en iyi bildiğim güvenli alana, yani çağdaş sanat sektörüne Zeynep’le birlikte 2021’de faaliyetlerine başladığımız EMA Kolektif ile geri döndüm.
Artful Dining konsepti nasıl ortaya çıktı, hikaye nasıl evrildi?
Sinem: Artfuldining ülkemizde ancak daha çok üreterek var oluşumuzu devam ettirebileceğimizi fark ettiğimiz bir dönemde ortaya çıktı. 2 senedir aktif olarak devam eden bir proje. Bir sanat projesi yapmayı zaten istiyorduk ve üzerinde çalışıyorduk. Yaşadığımız mutsuzluğu en iyi bildiğimiz şekilde daha çok üreterek atlatmak istediğimiz bir dönemde doğdu fikir.
Zeynep: Artfuldining bir kutlama alanı aslında. En samimi, keyifli ve unutulmaz sohbetlerin yemek masalarında gerçekleştiğine inancımız tam… Bu nedenle bize her koşulda üretmeye devam ederek bizlere ilham veren Türk Çağdaş Sanatçıları’na teşekkür etmek istediğimiz bir gece hayal ettik. Hikaye de çok evrilmedi aslında, 2 sene önce ne hayal ettiysek, nasıl hayal ettiysek o şekilde başladık ve devam ediyoruz. Davetlilerimizi de yarattığımız oyun/deneyim alanında aktif bir katılımcı olabilecekleri şekilde ağırlıyoruz.
Sanat ve gastronominin buluştuğu yemeklerde hedeflediğiniz neydi ve aldığınız geri dönüşler nasıl?
Zeynep: Üretimin ve yaratıcılığın olduğu her yerde sanatın da var olduğuna inanıyoruz. Buradaki çıkış noktamız, sanatı çok farklı bir deneyimle kutlamaktı…. Gastronomi ve sanat gibi ilhamın ve üretimin sınırsız olduğu iki dünyayı bir araya getirmek aslında ‘Artfuldining’in nasıl ortaya çıktığı çok net bir şekilde anlatıyor.
Sanatı ve gastronomiyi buluşturmak, hızlıca tüketilen tatlarla kalıcı sanatın kesişiminde sanatın yeni bir yüzünü keşfetme fırsatı sunuyor. Bu süreçte, projenin her bir detayını özenle düşünmek ve bu özgün deneyimi hayata geçirmek, bizim için ayrı bir tutku ayrıca, ülkemizde sanatı bu denli farklı ve yenilikçi bir biçimde kutlayabilmek, hem motivasyon kaynağımız hem de en büyük mutluluğumuz. Böyle bir projeyle katılımcılarımıza hem sanatı hem de gastronomiyi yeniden yorumlama fırsatı sunuyor olmak, bizim için tarif edilemez bir değer taşıyor.
Sinem: Aldığımız geri dönüşler hayli olumlu. artfuldining bize sanatla bir araya gelip yapmak istediğimiz büyük projelerin kapılarını açtı, hala da açmaya devam ediyor. Tek ve net bir motivasyonumuz var ve her seferinde bütün içtenliğimizle bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz: Onur konuğu sanatçımızın ona teşekkür edilen ve sanatının kutlandığı bu davetlerden mutlu ayrılması.
Az değil, tam 13. yemeği gerçekleştirdiniz. Sürece geri dönüp bakınca sizin için nasıldı?
Zeynep: Sürecin zorlu yanları da var tabii… Başlangıcından bitişine 4-5 saatlik bir gecenin hazırlığı aylar sürebiliyor ama her final anı, gece sonlarında aldığımız geri bildirimler ve ona konuğu sanatçılarımızın mutluluğu en büyük başarı… Başarmak da daha çok motivasyonu beraberinde getiriyor.
Sinem: Sürece geri dönüp baktığımızda öğretici 2 yıl görüyoruz. Karar ve işleyişin tamamen bizde olması çok rahatlatıcı bir etken. Hayal ettiğimiz detayları bizden bağımsız bir prodüksiyon ekibine devredip “olduğu kadar”la sınırlı kalmasına seyirci kalmak zorunda değiliz ve bu da hem yaratıcılığı hem de motivasyonu tetikliyor. Olmayacağı oldurmaya çalışmak ve nihayetinde oldurmak da bizi çok mutlu ediyor.
Șef ve sanatçı seçimlerini, eşleştirmeleri nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Zeynep: Şefimiz ve onur konuğu sanatçımız davetten 3-4 hafta kadar önce sanatçının atölyesinde bir araya geliyorlar. Sanatçı, şefe üretimlerini anlatıyor. Eserini yaratırken hangi düşüncelerde ve duygulardan ilham aldığı paylaştığında bu hikaye mutfakta şefimiz tarafından karşılık buluyor.
Sinem: Burada önemli olan aslında şefin sanatçıyla geçirdiği zamanla eserlerini, sanatçıyı ve sanatını tanıması ve ona verdiği ilham. O ilham sayesinde o geceye özel hazırlanan ve sadece bir kez tadılabilecek bir menü ortaya çıkıyor ve aslında o tabaklar birer sanat eserine dönüşüyor.
EMA Kolektif’in Artful Dining dışında projeleri de var mı?
Zeynep: “Curated Dialogues” isimli bir projemiz daha var. “Curated Dialogues” sanatçı ve koleksiyoner eşleşmesi ile gerçekleşen yine özel bir davet ancak “artfuldining”den farklı olarak bu gecelerde sanatçı ve koleksiyonerin ilk tanışmalarından, süregelen dostluklarının en keyifli anlarına kadar birçok detay paylaşılıyor. Artık sanat takipçileri koleksiyoner ve sanatçı eşleşmelerine, hangi koleksiyonda hangi eserlerin olduğuna dair bilgilere çok hakim. Biz koleksiyonların karakterlerinden hareketle arka plandaki detaylara ve koleksiyoner ile sanatçı arasındaki duygusal bağa odaklanıyoruz.
Gelecek planlarınız neler?
Sinem: Asıl hedefimiz ve EMA Kolektif’in kuruluş amacı diyebileceğimiz büyük bir çağdaş sanat festivali var ancak gelişimi dahi hayli zaman alıyor. Festival dememizin sebebi ise şehre ve büyük bir alana yayılmasından kaynaklı. Arka planda hayal projemizi yavaş ama emin adımlarla geliştiriyoruz.
Zeynep: Yaratıcılığın olduğu her alanın ve özellikle ülkemizde üretimin kutlanması gerektiğine inanıyoruz. Yaratıcı endüstrilerde özellikle kadınların üretimlerini kutlamak üzere hayata geçireceğimiz bir proje serimiz var.