Dünya tarihindeki en acımasız diktatörler ve en barışçıl liderler kimler gelin birlikte yakından tanıyalım… Fakat başlamadan önce birkaç detaya değinmekte fayda var. Öncelikle iyi ve kötü gibi kavramların göreceli olduğunu unutmamak gerekiyor. Hele ki bu kavramları tarihi şahsiyetler ve bilhassa siyasetçiler için kullanacaksak…
Özellikle bir grup insan için adeta kutsal bir varlık olarak benimsenen bir kişi, bir başka grup için bir nefret sembolü olarak konumlanabiliyor. Bu sebeple listeyi yaparken “çoğunluk kanaatine” sığınıp herhangi bir sıralamadan kaçınmaya çalıştık.
Gelin yazıyı daha pozitif hislerle noktalamak için serüvenimize tarihin en acımasız diktatörlerine bir bakış atarak başlayalım…
Dünya Tarihinde En Acımasız Diktatörler
Adolf Hitler
Yola odadaki fili kaldırarak başlayalım…
Aşırı saldırgan dış politikası ile İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasındaki birincil sebeplerden biri olarak kabul edilen Hitler, ırkçı politikaları ile “aşağı ırk” gördüğü en az 5.5 milyon insanın ölümüne sebep oldu ve diktatörler arasında önemli bir yeri var.
Hitler’in “nihai çözümün” bir parçası olarak gördüğü politikaları, toplama kampları, gaz odaları ve ötenazi programları yüzünden sayısız siyasi muhalif, Yahudi, Çingene, Engelli ve Eşcinsel birey akıl almaz acılar çekerek hayatlarını kaybettiler.
Joseph Stalin
Konu diktatörler ise Stalin’i anmadan olmaz. 1930’larda Stalin, “Büyük Temizlik” adı altında siyasi rakiplerini, askerleri ve sivilleri cezalandırarak milyonlarca insanın ölmesine yada mahkum edilmesine sebep oldu. Pek çok insanı “Gulag” adı verilen çalışma kamplarına yolladı.
Mao Zedong
Çin Komünist Partisi’nin eski lideri Mao, iktidarını korumak ve ideolojisini yaymak için ne kadar acımasız yöntem varsa başvurmaktan geri durmadı. Siyasi rakipleri ve dönemin entelektüellerini tasfiye eden Mao, “Büyük İleri Atılım” adıyla ekonomiyi hızla modernleştirmeye çalışırken yarattığı çalışma ve yaşam koşullarıyla milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu.
Pol Pot
1976 ile 1979 yılları arasında Kamboçya Başbakanı olarak görev yapan Pol Pot iki milyona yakın insanın ölümünden sorumlu tutuluyor.
Eğitim sisteminin kapitalizmi öğrettiğini ileri sürerek pek çok okulu kapatıp öğretmenleri kurşuna dizdirdi. Sadece öğretmenler değil, eğitimli kesimin büyük bir kısmından pek memnun değildi. Doktorları, sanatçıları ve komünizm aleyhtarı tüm aydınları hedef aldı. Bu insanlar ya öldürülüyor ya da ölene dek çalışmaları için tarlalara sürülüyordu.
Augusto Pinochet
Pinochet, 1973 yılında Şili’nin demokratik olarak seçilmiş başkanına darbe yaparak iktidarı ele geçirdi. Siyasi muhaliflere işkence edip öldürmesi için DINA adında gizli bir polis teşkilatı kurdu. Ülkeden kaçanlar da kurtulamadı. Öyle ki Condor Operasyonu marifetiyle kıtadaki diğer diktatörler ile işbirliği yaparak muhalifleri takip etti ve öldürdü.
Kim Jong-il
Kim Jong-il 1994’den 2011’e kadar Kuzey Kore’ye liderlik etti. Babası Kim il-Sung’dan aldığı iktidarı oğlu Kim Jong-un’a devretti.
Kuzey Kore’de temel insan hakları ve ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. Jong-il döneminde yüzbinlerce insan çalışma kamplarına gönderildi. Ülkenin kıt kaynakları da bugün olduğu gibi nükleer silahlanma uğruna harcandı.
Francisco Franco
İspanya İç Savaşı’ndan sonra iktidara gelen Franco, rejim karşıtlarına uyguladığı şiddet ve baskı politikaları ile akıllara kazındı. Özellikle Katalan ve Bask kültürünün geleneklerini yasakladı. İktidarını pekiştirmek için Katolik Kilisesi ile işbirliği yapıp dini bir silah olarak kullanmaktan çekinmedi.
Saddam Hüseyin
Diktatörler arasında ünlü bir isim de Saddam. 1979’dan 2003’e kadar Irak’ın cumhurbaşkanı olarak görev yaptı. 1986 ile 1989 yılları arasında Kürtlere karşı sert bir soykırım kampanyası yürüttü. 1988 yılında Halepçe Katliamı olarak tarihe geçen olayda Kürtlere karşı kimyasal silah kullandı. 1990’da Kuveyt’i işgal ederek Körfez Savaşı’nı başlattı.
II. Leopold
Leopold, 1865’ten 1909’a kadar Belçika Kralı idi. Kongo’yu kişisel mülkü haline getirip insanları kauçuk toplamaya zorladı. Toplama kotasını dolduramayanların ellerini kestirdi ve milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Elde ettiği bütün zenginliği kişisel serveti olarak kullandı.
Benjamin Netanyahu
Netanyahu, 2022’den bu yana İsrail Başbakanı olarak görev yapıyor. Batı Şeria’daki genişleme politikaları ile yüzbinlerce sivil Filistinliyi canice öldürdü. Ülkesinde basın ve yargı bağımsızlığını kısıtlayan Netanyahu, bir yandan yolsuzlukla suçlanırken bir yandan da dünya tarihinin gördüğü en büyük soykırımlardan birini gerçekleştirmeye devam ediyor.
Dünya Tarihinde En Barışçıl Liderler
Nelson Mandela
Mandela Güney Afrika’da ırkçılığa karşı mücadele etmiş ve bu sebeple yıllarca mahkum edilmiş bir aktivisttir. Hapisten çıktıktan sonra ülkesinin ilk siyahi devlet başkanı olarak görev yaptı. Kendinden önceki ırkçı rejimden rövanş almadı ve affetme politikasını izledi. 1993 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Mahatma Gandhi
Gandhi, Hindistan’ın İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesine şiddetsiz direniş felsefesi (Satyagraha) ile liderlik etmiş bir siyasetçidir. Ülkedeki Hindu-Müslüman birliğini savunmuştur.
Martin Luther King Jr
“I Have a Dream” konuşması ile tarihe geçen Martin Luther King Jr., ABD’deki Sivil Haklar Hareketi’ne liderlik yaptı. Irk ayrımcılığına karşı yaptığı barışçıl protesto ve yürüyüşleri ile hafızalara kazındı.
Jimmy Carter
Bu listeye bir ABD başkanı koymanın ironik açıdan kıymetli olacağını düşündük…
Jimmy Carter, ABD’nin 39. Başkanı olarak görev yapmıştır. Başkanlığı döneminde attığı barışçıl dış politika adımları ve insan haklarına verdiği önem ile biliniyor.
1978’te Camp David Antlaşması ile Ortadoğu’da barışa destek sunmak için Mısır ve İsrail arasında arabuluculuk yaptı. 1977’de Panama Kanalı’nın Panama’ya devredilmesini sağladı. Latin Amerika ülkeleri ile ilişkileri güçlendirmeye çalıştı. Görevinden sonra da kurduğu Carter Merkezi ile dünya çapında insan hakları ve barış çalışmalarını yürütmeye devam etti.
Willy Brandt
Willy Brandt, 1969-1974 yılları arasında görev yapmış eski Almanya Şansölyesi’dir. 1970 yılında Varşova Gettosu Anıtı önünde diz çökerek İkinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Yahudilerin anısını yad etti ve böylece Almanya’nın tarihi ile yüzleşmesinde önemli rol oynadı. Bunu yanı sıra Doğu Avrupa ülkeleri ile ilişkileri normalleştirerek Soğuk Savaş’ın biriken stresini azaltmaya çalıştı.
Jose Mujica
Yakın zamanda hayatını kaybeden Uruguay Eski Devlet Başkanı Mujica, mütevazı yaşam tarzı ile biliniyor. Sadece ülkesi değil tüm dünyada sosyal adaleti savunduğu eylemleri ile dikkat çekti.
Daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Lula da Silva
Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, yoksullukla mücadele konusunda verdiği hizmetlerle adından söz ettiriyor. Fome Zero (Sıfır Açlık) gibi politikaları sayesinde milyonlarca insanı yoksulluğun yıkıcı etkilerinden korumayı başardı. Aynı zamanda Amazon Ormanları’nın korunması ve sürdürülebilir kalkınma modellerinin uygulanması gibi konularda önemli adımlar attı.
John Hume
Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi’nin kurucularından olan Hume, Kuzey İrlanda’daki çatışmaların son bulmasında önemli bir rol oynadı. Güç paylaşımına dayalı bir iktidar modelinin uygulanabilmesine önayak oldu.
Mustafa Kemal Atatürk
“Mutlaka şu ve bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir.”
