2000’ler Stili Vitrinlere ve Sokaklara Geri Dönüyor!

Güncelleme Tarihi: 5 Şubat 2021

Geçtiğimiz haftalarda 2000’lerin moda sahnesini sallayan dört trendden bahsetmiştik. Özellikle 2000’lerin ilk beş yılında statü sembolü haline gelen kadife Juicy Couture eşofman takımlarından Von Dutch kasketlere, baş döndüren “whale tail” akımından olabildiğince düşük bel pantolonlara 2000’ler stili gerçekten de bir başkaydı. Çoğumuz için o dönemlerin vazgeçilmez parçalarını tekrar giymek düşünülemez olsa da 2000’ler modası yavaş yavaş günümüze dahil olmaya başladı bile… 

Özellikle sokaklarda rastladığımız, ancak partilerde ve sosyal medyada da popülaritesini koruyan 2000’ler stili, trend zirvesi yolunda ünlülerin gardıroplarında yerini almaya başladı. Hatta 2018 yılında 32’inci yaşını kutlayan Drake’in 2000’ler temalı doğum günü partisine, ünlüler adeta o zamanların bir moda dergisinden fırlamış gibi katılmıştı.

Gelin bu yazımızda Kendall Jenner ve Bella Hadid başta olmak üzere daha birçok ünlü ismin takip ettiği 2000’ler tarzına sadece birkaç ögeyle nasıl sahip olabileceğimizi inceleyelim…

İşte Geri Gelen 2000’ler Modasını Yakalamak İçin Örnekler

Küçük Çantalar

Fendi “Baguette” ve Dior “Saddle” tarafından popülerleştirilen küçük çantalar geri geldi!

2000’lerin başından bu yana çanta boyumuz çokça değişti. Mini boylardan pazar boyuna uzanan el çantalarını günlük hayatımızda, sokaklarda görmek mümkündü. Ancak son yıllarda pek işlevsel olmasa da küçük çantaların el ve omuzlarda tekrar yerlerini aldıklarına tanık olduk. Gerçekten de içine pek bir şeyi sığdıramadığımız, bir aksesuar olarak taşıdığımız çantalar, defilelerde ve ünlülerin kolunda trendlerin zirvesine tekrar yükseliverdi. 

Bu akımın en çok akıllarda kalan örneği, Lizzo’nun 2019’da American Music Awards’a kombinlediği küçük Valentino çantası. O kadar küçüktü ki görmek için bir büyütece ihtiyacınız olabilir!

Logomania

Geri gelen 2000’ler stili deyince, geçen yılların en yaygın baskı motiflerinden biri haline gelen logomania’dan (logo çılgınlığı) bahsetmezsek olmaz. 

Logolar lüks markalar tarafından ürünlerini tanımlamak için uzun bir süredir kullanılmış olsa da “logomania” dediğimiz fenomen “hiphop’un altın çağı” olan 1980’lere dayanmaktadır. 1980’lerde, Afrikalı-Amerikalı bir tasarımcı olan Dapper Dan, Louis Vuitton gibi köklü lüks markaların basılı logolarını içeren “taklit ürünler” tasarlamaya başlamıştı. Bu ürünlerin ortak özelliği markayı temsil eden logonun insanın gözünün içine sokulacak şekilde ön planda olmasıydı. Dapper Dan’in benimsemiş olduğu bu yolla, lüks marka ürünler halkla buluşabilmiş ve özellikle ABD’deki Siyahi toplumlar tarafından rahat ulaşılabilir hale gelmişti.

Bu strateji, büyük moda evleri tarafından hızlıca benimsendi ve logo, ürünün küçük bir temsili sembolü olmaktan çıkarak, büyüdü, çoğaldı hatta ürünlerdeki desenlerin yerini alarak rol çaldı. Louis Vuitton, Dior ve Tommy Hilfiger bu akıma katılan lüks markalardan sadece birkaçıydı. Ancak “logomania” akımına verebileceğimiz en iyi örnek, Fendi’nin çift F logosunun yeniden canlandırılmasıydı. Aslında ilk olarak Karl Lagerfeld tarafından, 1965’te Fendi’nin imajını modernize etmek için Zucca olarak da bilinen çift F’nin tasarlanmasıyla başlayan Fendi’nin “logomania” serüveni, 1980’lerde Lagerfeld tarafından yeniden dizayn edilerek çantalara, ceketlere ve aksesuarlara basıldı.

90’ların sonunda ve 2000’lerin başında, ünlü kültürünün takip edilmesinin yaygınlaşmasıyla, “logomania” bir pazarlama stratejisinden bir statü sembolü halini aldı. Halkın, ünlülerin sokak stilini taklit etme akımı 2000’lerde katlanarak büyürken, “logomania” trendi de zirveye oturdu. Ancak 2000’lerin sonunda lüks kavramı, ekonomik göstergelerden etkilenerek kendini gizlemeye başladı. Markalar logolarını ön plana çıkarmak yerine kendine özgü stili, kesimi ve tarzlarıyla podyumlarda tanıtıldı, vitrinlerde yerini aldı. “Logomania” bir anda banal oluverdi. 

Son yıllarda defilelere ve ünlülerin kombinlerine geri dönüş yapan “logomania” trendine şüphesiz siz de sokaklarda rastlamış, Gucci tişörtlerden Supreme sweatshirtlere bu akımı siz de üzerinizde denemiş olabilirsiniz.

Hayvan Baskıları

2000’ler stilinin bir başka vazgeçilmezi ise hayvan baskısıydı. 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren moda sahnesine girip çıkan leopar, yılan, zebra ve inek baskılı kıyafetler, ayakkabılar, çanta ve aksesuarlar, 2000’lerde başka bir boyuta geldi. Büyük beden kürk paltoların altında çoğu zaman farklı baskılarla kombine edilen kıyafetler son senelerde geri dönüş yapmaya başladı. Ancak 2000’lerde daha nötr olan renklerin yerini 2020’lerde daha neon ve cesur renkler alacak gibi duruyor.

Eğer bu trendi yakalamak ve uygulamak istiyorsanız, sosyal medyada da çokça göreceğiniz kırmızılar, pembeler, morlar ve mavilere yönelebilirsiniz. Neon gibi çarpıcı renkleri herkesin tercih etmeyeceği, kendini içinde rahat hissetmeyeceği de bir gerçek… O halde siz de kıyafet ve aksesuar seçiminde pastel tonlu hayvan baskılarına yönelebilirsiniz. Böylece hem trendi yakalamış hem de göze batmamış olursunuz. Hayvan baskılı bir ürünü sadece çantada, kemerde veya ayakkabıda kullanarak kendinizi 2020’ler yorumuyla 2000’lere götürebilirsiniz!

Kısa Topuklu, Parmak Arası Sandaletler

90’ların sonu ve 2000’lerin başında, Paris Hilton ve Nicole Richie gibi jet set prensesleri, parmak arası topuklu sandalet trendini zirveye taşımıştı. Şimdi ise bu trend geri dönüyor gibi gözüküyor. 

Esasen, 2000’li yılların kıyafet modası son birkaç sezondur geri dönmeye başlamışken parmak arası topuklu ayakkabıların vitrin raflarında yerlerini almasına hiç şaşırmadık. 2019’da Rihanna, Kim Kardashian ve Emily Ratajkowski gibi ünlüler bu tarz ayakkabılarla fotoğraflanmıştı. Son zamanlarda, tasarımcılar bu akıma platform, kedi topuk ve düz stille kendi yorumlarını ekleyerek imza atar oldular. 

Günlük hayatın içinde, sokakta, işte veya akşam yemeğinde, birçok ortama uyum sağlayacak rengârenk ve değişik tarzda üretilen ipli, boncuklu sandaletler, bu yaz her yaş grubundan birçok kadının ayağını süsleyecek.