Vincent Van Gogh, yaşadığı dönemde kimsenin ilgisini görmeyen, bugünlerde ise eserleri açık artırmalarda milyonlarca dolara satılan, sanat dünyasının en tartışmalı isimlerinden biri… Peki, Van Gogh eserlerinde ne anlatmak istiyordu? Dahi ressamın iç dünyasında yolculuğa çıkmaya hazır olun! Sizin için Van Gogh’un hayatı, eserleri ve bilinmeyenleriyle birlikte dolu dolu bir yazı hazırladık.
Vincent Van Gogh Kimdir?
Sanat tarihinin belki de en ünlü isimlerinden olan Vincent Van Gogh, 1853-1890 yılları arasında yaşayan Hollandalı ressamdır. 19. yüzyılın en önemli sanat akımlarından olan post-empresyonist akımının önde gelen temsilcilerinden biri sayılır. 37 yıllık kısa yaşamına 690’ı yağlı tablo olmak üzere toplamda 2100’den fazla resim ve çizim çalışması sığdırmıştır.
Manzara, natürmort, portre ve otoportre çalışmalarıyla tanınır. Eserlerinde cüretkar renkleri kullanmaktan çekinmeyen Van Gogh, duygu yüklü fırça darbelerine sahip çalışmalarıyla başlı başına bir tekniğin doğmasına ön ayak olmuştur.
Vincent Van Gogh hayatı boyunca yokluk ve psikolojik sorunlarla mücadele etmiştir. 1890 yılında ise bugün bile nedeni kesin olarak bilinmeyen bir şekilde vefat etmiştir. Günümüzde eserlerinin çoğu açık artırmalarda milyonlarca dolara alıcı bulurken 85’ten fazla çalışmasının kayıp olduğu düşünülmektedir.
Vincent Van Gogh Hayatı

Sanat dünyasında ¨dahi ve çılgın¨ sıfatlarını en iyi şekilde taşıyan isimlerden biri olan Vincent Van Gogh, 1853 yılında Hollanda’nın Groot-Zundert şehrinde dünyaya geldi. Hollanda Reform Kilisesi’nde rahip olan babası Theodorus Van Gogh ve annesi Anna Cornelia Carbentus’un ilk çocukları olan Vincent, küçüklüğünde Zevenbergden’deki bir yatılı okula gönderildi.
Yakınları tarafından oldukça saygılı ve sakin bir çocuk olarak tanınan Vincent’ın ailesinde sanatkâr kanı bulunuyordu. İsmini de aldığı büyük amcası Vincent, heykeltıraştı. Öte yandan yine aynı isme sahip olan büyükbabası Vincent’ın altı oğlundan üçü hayatlarını sanat simsarı olarak sürdürüyordu.
Ressamlığa İlk Adım…
Küçük yaşta sanatla oldukça içli dışlı bir ailede büyüyen Vincent, annesi tarafından ressamlığa teşvik edildi. Kısa sürede yeteneğini ortaya koyan genç Vincent, Zevenberg’de geçirdiği mutsuz yatılı okul deneyimi sonrasında Tilburg’daki başka bir okula gitti. Burada doğayı izlenimci bakış açısıyla eserlerine yansıtmasıyla tanınan ressam Constantin C. Huysmans’tan eğitim aldı. Ancak karamsarlık ve mutsuzluğa küçük yaşlarda kapılan Vincent, daha 13 yaşındayken eğitim hayatına veda etti.
Yaşadığı başarısızlıklara rağmen sanattan uzaklaşamayan Van Gogh, amcasının aracılık etmesiyle uluslararası sanat simsarlığı firması olarak tanınan Goupil & Cie’ye stajyer olarak girdi. Amirleri tarafından oldukça başarılı olarak değerlendirilen Vincent Van Gogh, stajını tamamlaması sonrasında Londra’daki şubede çalışmaya başladı.
Döneminde dünyanın en ünlü müzelerinden olan British Museum ve National Gallery gibi müzeleri Londra’dayken ziyaret etme fırsatını yakalayan Vincent Van Gogh’un sanata bakışı, önemli ölçüde değişti. Mektuplarında Londra’daki yıllarını hayatının en mutlu yılları olarak tanımladı. Daha sonrasında Paris’e tayin edilmesiyle birlikte 1876 yılında sanat simsarlığı kariyeri son buldu.
Sanat alanındaki kariyeri sonrasında bir dönem büyükbabası gibi teoloji okumayı düşünse de bundan vazgeçti. Yıllar boyunca kardeşi Theo’ya gönderdiği mektuplarda sürekli olarak eskiz çizimlere yer veren Vincent Van Gogh, yine kardeşinin teşvikleriyle birlikte ressam olmaya karar verdi. Bu dönemde uzaktan kuzeni olan Anton Mauve’den resim dersleri aldı.
Paris’e Yolculuk…
Ressamlığın temellerini öğrenen Vincent, çok sevdiği doğanın eşsiz renklerini en iyi şekilde yakalamak için sık sık taşraya ziyaretlere çıktı. Göçebe yaşam tarzı nedeniyle ailesi tarafından sıklıkla eleştirilen başarılı ressam, buna dayanamayarak köyde kendine bir atölye kiraladı. Ünlü Patates Yiyenler isimli tablosuna da burada başladı. Babasının vefat etmesi sonrasında ise bir daha dönmemek üzere Hollanda’dan ayrıldı ve Paris’e yerleşti. Paris’in sanat dünyasıyla oldukça içli dışlı hale gelen Vincent’ın resimlerine bölgenin sanat anlayışı önemli ölçüde yansıdı.
Meşhur Kulak Kesme Eylemi
Paris’in hareketli şehir hayatında geçirdiği iki yılın ardından sıkılan Van Gogh, yine kendini kırsala attı. Fransa’nın küçük kırsal kenti olan Arles’e yerleşen ressamın en üretken dönemi böylece başlamış oldu. Yine eserlerinde tasavvur ettiği Sarı Ev’de kendini tamamen sanatına adayan Vincent, burada dört odalı bir sanat evi kurma hayaliyle çalışmaya başladı. Ancak tüm çabalarına rağmen yanına yalnızca Paul Gauguin isimli ressam taşındı.
İkili, sanat ve yaşam üzerine yaptıkları hararetli tartışmalarla öne çıkan oldukça üretken bir dönem geçirdi. Fakat ikili arasında giderek artan gerilim, Vincent’ın çocukluğundan beri peşini bırakmayan mutsuzluk ve karamsarlık ile birleşinde sonunda büyük bir tartışma patlak verdi. Arkadaşının evden ayrılacağını söylemesine dayanamayan Vincent, onu bir ustura ile tehdit etti. Daha sonrasında ise artık karakteri ile özdeşleşen kendi kulağını kesme eylemini gerçekleştirdi. Yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler, en üretken çağında Saint-Paul-de-Mausole psikiyatri hastanesine kaldırılmasına yol açtı.
Bir Yılda 150 Eser
Hastanede geçirdiği bir yıllık süre içerisinde sanattan uzaklaşmayan Vincent, aralarında Badem Çiçekleri ve Yıldızlı Gece tablolarının da bulunduğu toplamda 150 esere imza attı.
1890 yılında gerçekleştirilen bir müzayedede sergilenen altı eserinden üçü oldukça başarılı bulundu. Eserler arasında olan Kırmızı Bağ alıcı buldu. Böylece Vincent hayatı boyunca ilk kez sanatı sayesinde para kazanmış oldu.
1890 yılının mayıs ayında yatmakta olduğu hastaneden ayrılan Vincent, kendi gibi sanatçıların yer aldığı Auvers-sur-Oise’a gitti. İstediği huzur ve mutluluğu yine doğanın eşsiz güzelliğinde bulan Van Gogh, neredeyse her gün resim yapar hale geldi. Ancak çok sevdiği kardeşi Theo’nun kendi işini kurma emeli ve finansal risk ihtimaliyle birlikte yeniden psikolojik sorunlar yaşamaya başladı.
İntihar mı Cinayet Mi?
Stresli dönemi kaldıramayan Van Gogh, 27 Temmuz 1890’da yılında bir buğday tarlasına giderek tabanca ile intihar etti. Günümüzde bir cinayete kurban edildiği iddia edilse de bunun hakkında hala tartışmalar sürmekte.
Vincent Van Gogh’un Sanat Anlayışı
Döneminin yaygın sanat felsefelerinden post-empresyonizmi benimseyen Vincent Van Gogh, eserlerinde içsel keşfe ve doğayı yansıtmaya önem vermiştir. Canlı renkleri kullanmaktan çekinmemiş ve ışığı en doğal haliyle yakalamaya çalışmıştır. Vincent Van Gogh resimleri ve tekniğiyle sanat dünyasının özgün isimlerinden biri olarak tanınmaktadır. Başarılı ressamın sanat anlayışı, dört başlık altında toplanabilir:
- Renk Kullanımı: Vincent Van Gogh’un dönemdaşlarından en ayrılan özelliği renk kullanımı olarak bilinir. Canlı ve doygun renklerle çalışmaktan çekinmeyen Van Gogh, eserlerine renkleri kullanarak duygusal ifadeyi yansıtmıştır. Özellikle turuncu, sarı ve mavi tonlarını oldukça başarılı kullandığı düşünülür.
- Duygusal İfade: Oldukça karmaşık bir iç dünyaya sahip olan Van Gogh, eserlerinde duygulara yoğun bir şekilde yer vermiştir. Kendi içsel çatışmalarını tablolarına taşımış ve izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarmayı amaçlamıştır.
- Doğa ve Çevre: Van Gogh’un sanat anlayışı özellikle doğa ve çevre ile şekillenmiştir. Tablolarına sıklıkla manzara resimlerini konu etmiştir. Özellikle ışığın doğallığını yakalamak için sıklıkla kırsalda uzun saatler süren çizimlere imza atmıştır.
- Doku ve Dokunma: Sert ve belirgin dokunuşlarıyla, fırça darbeleriyle oldukça kendine özgü bir teknik yakalayan Vincent Van Gogh, tablolarını iki boyuttan üç boyuta taşıran dokunulabilir eserler üretmiştir.
En Ünlü Vincent Van Gogh Eserleri
Vincent Van Gogh, oldukça üretken bir ressam olmasına karşın sanat kariyeri ile neredeyse hiç para kazanamamıştır. Hatta ısınmak amacıyla bazı dönemlerde eserlerinin bazılarını yaktığı dahi iddia edilir. Günümüzde ise Vincent Van Gogh’un bazı ünlü çalışmalarına paha biçilememektedir.
İşte en ünlü Vincent Van Gogh eserleri…
“Yıldızlı Gece” (Starry Night)
En ünlü Vincent Van Gogh sanat eseri olarak bilinen Yıldızlı Gece, 1889 yılında Saint-Paul-de-Mausole’de yapıldı. Ünlü ressam, psikiyatri hastanesinde yattığı dönemde imza attığı tablosunda yıldızlarla dolu bir gökyüzüne akıllara kazınan tarzıyla rüya gibi bir şehir manzarasını yansıttı. Eser, günümüzde New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergileniyor.
“Ayçiçekleri” (Sunflowers)
Yoğun tartışmalar yaşadığı arkadaşı ve meslektaşı Paul Gauguin’in gelmesini beklerken yaptığı Ayçiçekleri tablosu, Arles’de yapılan en ünlü eserlerinden biri olarak kabul edilmekte. Ayçiçeklerini farklı açı ve perspektiflerle yansıtan bu eser, Van Gogh’un renk kullanımın en iyi örneklerinden biri olarak görülmekte. Eser günümüzde Londra Ulusal Galerisi’nde sergileniyor.
“Arles’daki Yatak Odası” (The Bedroom)
Sanat yaşamının en üretken dönemini geçirdiği Arles’daki hayatını tasvir eden ¨Arles’daki Yatak Odası¨, ünlü ressamın iç dünyasını en çıplak şekilde yansıtan eserlerden biri olarak görülüyor. 1889 yılında yapılan eser, Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi’nde sergileniyor.
Vincent Van Gogh Hakkında Bilinmeyenler

- 37 yıllık yaşamının yalnızca son 10 yılında ressamlık yapan Vincent Van Gogh, kariyeri boyunda 2000’den fazla tablo ve eskize imza atmıştır. Yalnızca 1889 yılında 150’den fazla tablo resmettiği düşünülmektedir.
- Arkadaşıyla yaşadığı tartışma sonrasında kendi kulağının bir kısmını kesmiştir. Otoportreleriyle ünlü olan Vincent Van Gogh, bu halini de tabloya aktarmıştır.
- Vincent Van Gogh hayatı boyunca oldukça kısa süreli ve kısıtlı seviyede ressamlık eğitimi almıştır. Bu yönüyle doğuştan bir yeteneğe sahip olduğu söylenebilir.
- Sanatçının eserleri özellikle ölümü sonrasında ünlü hale gelmiştir. Ünlü İki Ayçiçeği tablosu yalnızca 600 frank karşılığında 1891 yılında kendine alıcı bulmuştur. Ayçiçekleri tablosu ise 1987 yılında 40 milyon dolara satılmıştır. Günümüzde bu tablonun 100 milyon dolardan daha değerli olduğu düşünülüyor.
- Vincent Van Gogh, satışa çıktığı bilinen tek tablosu Kırmızı Üzüm Bağı’ndan 400 frank kazanmıştır. Günümüzde ise sanatçının satılığa çıkan en pahalı 10 tablosu toplamda 567 milyon dolara alıcı bulmuştur. Bazı eserleri için ise paha biçilememektedir
Not: Eser ismi yazmayan görseller yapay zeka kullanılarak üretilmiştir.