“Bu ormanda çocukluğum var, anılarım var, ben burada doğdum, büyüdüm!”
“Bu kuşlar, arılar, hayvanlar nereye gidecek, vadimizi vermeyiz!”
“Derelerimizde bir kaşık su kaldı, eskiden çağlayan derenin sesi gümbürderdi, bir kaşık suyu da kurutacaklar!”
“Çay bahçelerimiz yok olacak, çay toplamaya giderken başımıza taşlar düşecek!”
“Bu ormanda çocuklarımızın, torunlarımızın, kuşların, hayvanların nefes alma hakkı var, yazık değil mi!”
“Vadide dinamit sesleri, makine sesleri değil kuş sesleri yankılansın!”
Yukarıdaki sözler, İkizdere’nin kadınlarına, adamlarına, gençlerine, yaşlılarına ait… Vadilerinde Cengiz Holding tarafından yapımına başlanan taş ocağı inşaatını durdurmak için günlerdir direniyorlar.
İkizdere Nerede?
İkizdere, Rize’de bir vadidir. Doğusunda Kaçkar Dağları Milli Parkı, kuzeyinde Handüzü Tabiat Parkı ve yakınında Türkiye’nin 9 sıcak noktasından biri olan Fırtına Vadisi yer alır. Kaçkar Dağları, ülkemizin ve dünyanın en önemli doğa alanlarından biridir. Bölge; dünyanın en yaşlı, en derin, en sağlıklı ormanlarına ev sahipliği yapar. Uluslararası düzeyde doğa koruma kuruluşları tarafından tanınan, WWF tarafından da ülkemizdeki korunması gereken 9 sıcak noktadan biri olarak belirlenmiş bir bölgedir. İşte İkizdere, tam da bu konumda yer alıyor.
İkizdere Neden Önemli?
Fotoğraf: İkizdere Yöre Halkı
İkizdere, sahip olduğu ekolojik değerlerle Karadeniz’in doğasının hayat sigortalarından biri.
- Vadi, ülkemizin önemli bitki ve kuş alanlarından biri olan Doğu Karadeniz dağlarında yer alıyor, yüzlerce endemik türe ev sahipliği yapıyor.
- Bölge, tehdit altındaki pek çok memeli türün yuvası. Boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi ve karaca, İkizdere’nin canlılarından sadece birkaçı.
- İkizdere, biyoçeşitlilik açısından çok zengin bir yer. Bu çeşitliliği besleyen ana kaynakları ise vadinin yaşlı ormanları ve tertemiz suyu.
- Yöre halkı nesillerdir çay üreterek, arıcılık yaparak, doğayla uyum içinde bir yaşam tarzı benimsemiş, ekoturizme yol açmış, burada yaşarken bir yandan da vadiyi korumayı kendine sorumluluk edinmiş. Bu haliyle İkizdere vadisi; insanıyla, ormanıyla, sularıyla ve canlılarıyla örnek bir bölge. Dünyanın her yerinde yerel-sürdürülebilir topluluklar oluşturulmaya çalışılıyor, ülkemizde ise nesillerdir vadide yaşayan, vadinin bir damla suyuna, bir avuç toprağına kendi evlatları gibi bakan İkizderelilerin sürdürülebilir yaşam tarzının ortasına, bir taş ocağı dikmeye çalışılıyor. Yerel toplulukları korumak, en önemli görevlerimizden.
Taş Ocağı Yapıldığında Ne Olacak?
Fotoğraf: İkizdere Yöre Halkı
Taş ocağı projesinde belirtilen verilere göre, yapılan taş ocağı yaklaşık 100 futbol sahası büyüklüğünde olacak ve 75 yıl faaliyette kalacak. Bu, bölgede binlerce ağacın kesilmesi anlamına geliyor. Yöre halkının da belirttiği üzere ağaçlar kesilince kuşlar da gidecek, sincaplar da… Bölge çorak kalacak. Peki, uzun ve kısa vadede taş ocağının etkileri neler?
- Bölgenin ormanlarla ve doğal bitki örtüsüyle dolu eğimli arazilerinden, kaya ve taşları çıkararak doğal yapıyı tahrip etmenin sayısız sakıncası var. Bunlardan biri, sel riski. Bölgedeki kayalık alanların üstü çok sığ toprak tabakasıyla ve buna adapte olmuş bitkilerle kaplı. Yoğun yağış altında bu vejetasyon ile birlikte ölü örtü, humus ve toprak suyu depolar, böylece sel baskınlarını önler. Bu örtünün yok edilerek tüm yağışın yüzeysel akışla kaybedilmesi, sel ve taşkınları artıracaktır.
- Bölgedeki canlıların güvenle hareket etmelerini ekolojik koridorda büyük bir bölünme olacak, bölgenin zengin biyoçeşitliliği zayıflayacak.
- Bölgede 75 yıl faaliyet gösterecek taş ocağı, ormanın ve derelerin yapısını geri dönülmez şekilde bozacak.
- Yerel halkın da değindiği üzere, doğa tahribatları nedeniyle yıllar içinde zaten azalan dere suları, iyice azalacak, dereler kurumaya yüz tutacak ya da kirlenecek.
Değer mi?! Öyle bir dönemdeyiz ki taşa betona değil ama bir damla suya, bir avuç bereketli toprağa, bir nefes temiz havaya, her bir ağaca muhtacız! Taş mı yiyeceğiz? Daha fazla mı bina yapacağız? Toz-duman mı soluyacağız! Susuzluktan kıvranırken, yağan yağmuru da sellere mi vereceğiz? Yerelini yaşarken koruyan bir halkın feryatlarını duymazdan mı geleceğiz?
Haberlere göre, halkı bilgilendirmek üzere 30 Mart’ta toplantı yapılmış, İkizdereliler orada itiraz edebilirmiş, itiraz edilseymiş… Halkın ise böyle bir toplantıdan haberi yok. Günlerdir, kendilerine uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan, günlerdir vadilerini korumak için nöbet bekleyen, şarkılarla türkülerle, omuz omuza bekleyişini sürdüren bu insanların, tüm canlıların, arıların, kuşların, otların, ağaçların bir tek isteği var:
“Nefesimizi, ekmeğimizi korumaya geldik, vadimizde taş ocağı istemiyoruz, vadimizi vermeyiz!”
İkizderelilere detsek olmak için change.org/ikizdere adresinden imza verebilir ya da CİMER üzerinden şikayet dilekçesi oluşturabilirsiniz.
Dileyenler aşağıdaki iletişim bilgilerinden ilgili yerel yönetimlere de ulaşabilirler:
• Rize Valiliği: 0 (464) 213 06 11
• İkizdere Kaymakamlığı: 0 (464) 416 11 55 – 0 (464) 416 10 82