Sürdürülebilirlik kavramı her geçen gün daha da popülerleşirken farklı sektörler bakımından karşıladığı tanım da değişiyor. Bugünü geleceğe taşıyabilmek adına farkındalık yaratmaya çalışan markalardaki artış hepimiz için bir umut. Ancak maalesef bu yaklaşım, bazen sadece “pazarlama’’ aracı olarak kalıyor. Peki, bir marka ne zaman gerçekten “sürdürülebilir’’ olarak nitelendirilebilir?
Nasıl Sürdürülebilir Olunur?
Dünyamızın geleceğinin bağlı olduğu sürdürülebilirlik konusunda toplumsal bilinci arttırmak artık hiç olmadığı kadar önemli. İçerisinde çevresel, sosyal ve ekonomik açılardan iyileştirmelere ve düzenlemelere ihtiyaç olan bu geniş kavrama uyum için en büyük rol tabii ki devlet otoritelerine düşüyor. İşletmelere ve yatırımcılara belirli yükümlülükler yüklenerek süreci başlatan veya devam ettiren devletler, bunu çoğunlukla sürdürülebilirlik raporları ile yapıyor.
Küresel boyutta olup olmaması fark etmeksizin işletmelerin topluma karşı “sorumlu” olduğunu kabul ettiğimizde getirilen bu yükümlülük herkes için kabul görüyor. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için “Sürdürülebilirlik Kalkınma Direktörlüğü/Direktörü’’ gibi yeni meslek tanımları ortaya atılıyor.
Devletlerin yönlendirmelerinin yanında tüketici davranışlarını yönetmek, sürdürülebilir markaların gelişimi için en önemli adımlardan bir tanesi.
Sürdürülebilirlik Kriterleri
Bir markanın gerçekten sürdürülebilir olup olmadığını anlamak her zaman çok kolay olmayabilir. Güncel olarak birçok markaya yaptığı raporlamalarda yanıltıcı bilgilere yer verdiği için soruşturma açılıyor. Böyle bir durumda biz, tüketim tercihlerimizi nasıl doğru markadan yana kullanabiliriz?
Öncelikle sürdürülebilirlik üretilen üründe kullanılan materyallere, süreç içerisinde kullanılan enerji kaynaklarına, satış yollarına, lojistik hizmetlerine ve tüm bu aşamalarda çalışan işçilerin haklarına gösterilmesi gereken saygıyı kapsayan bir kavramdır.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır.
- Şeffaflık
Gerek yapılan raporlamalarla gerek tamamen gönüllü olarak açıklanan rakamlarla markalar karbon ayak izlerini ve üretimlerinin doğaya etkisini kendi hatalarını kabullenmeleri gerekse dahi şeffaf olarak açıklamalıdır.
- Geri Dönüşüm
Markanın stratejilerine bakarken ürettiklerini geri dönüştürüyor mu ya da geri dönüştürülebilir materyalleri tercih ediyor mu bakılmalıdır.
- Açık Etiketleme
Ürün özelinde onun içerik bilgilerini, üretim şeklini belirten bir etiket bulunması ve bu bilginin de şeffaf olarak işlenmesi önemlidir.
- Paketleme
Ürünlerin özellikle satış ve dağıtım aşamasında paketlenmesi/ambalajlanması amacıyla kullanılan materyaller önemli yer tutuyor. Bu tercihlerin plastik içermemesi ya da biyolojik olarak parçalanabilen ham madde tercihi yapılması sürdürülebilirlik için gerekli.
- İzlenebilirlik
Sürdürülebilirliğin bir süreç olduğundan bahsetmiştik. Bu sebeple tüm tedarik zincirine hakimiyet için QR kodlar ile ürünün tüm süreçlerinin gözlemlenmesi sağlanabilir.
- Ham Madde Tercihleri
Özellikle tekstil sektörü için kritik bir öneme olan bu kriter, aslında moda sürdürülebilirliğin de kilit noktası. Miselyum, organik keten, bambu gibi alternatif tercihlere yönelinmeli.
- Yeni İş Modelleri
Her geçen gün hızla değişen dünyada yeni iş modellerine ve tüketim tercihlerine adaptasyon çok da zor olmayacaktır. Yine tekstil sektörü özelinde hızlı modaya karşı bir duruş olarak yeniden satış ve kiralama gibi iş modelleri gündeme geliyor.
- Akreditasyon
Son olarak ülkesel bazda değişim göstermek ile markalar sürdürülebilir olduklarını bu yol ile destekleyebilirler.
Markaların sürdürülebilirlik çalışmalarını belgeleyebilecekleri bazı sertifikalar ve programlar şu şekilde sıralanıyor:
- Cruelty-Free International: Ürünlerin hayvanlar üzerinde test edilip edilmediğini tespit eden program
- OEKO-TEX: Tekstil sektöründeki kullanılan zararlı kimyasal tespiti
- GOTS: Organik üretim sertifkası
- Living Wage: Adil ücret dağılımını amaçlayan dernek
- ECOCERT: Doğal ve organik kozmetikler için düzenleyici kurum
Referanslar