Atom Bombalarının Trajik Tarihi ve Çevreye Etkileri

Atom Bombalarının Trajik Tarihi ve Çevreye Etkileri

1938 yılında Berlin’de bir devlet laboratuvarında Otto Hahn, Lise Meitner ve Fritz Strassman nükleer fisyonu keşfetti. Radyoaktif bir atomun daha hafif atomlara parçalanmasından açığa çıkan enerjinin devasa boyutlarına şahit oldular. Sonra da bu enerjiyi kullanabilecekleri alternatifler düşünmeye başladılar ve maalesef ki nükleer bombalar yani atom bombaları onlardan biriydi. Dönemin savaşla yoğrulan atmosferine uygun bir şekilde Amerika, Almanların bu keşiflerinden bir silah yaratacağından emindi. O yüzden kendileri de bu atomik enerjiden bir askeri avantaj sağlamak için hızla harekete geçtiler ve ortaya Manhattan Projesi çıktı. 

1942 yılında dönemin Amerika başkanı Roosevelt’in talimatıyla hayata geçen Manhattan Projesi’nde birçok bilim insanı görev aldı. Fakat projenin mesuliyeti, bu bilim ekibini yöneten J. Oppenheimer’a kaldı. 1945’te başarıya ulaşan ilk denemeden sonra Oppenheimer, tarihe geçecek o sözleri söyledi:

“Bizzat ölüm oldum, dünyaların yok edicisi. Bombayı keşfettiğimizde bazılarımız güldü, bazılarımız ağladı ve birçoğumuz yalnızca sessizliğe gömüldü.” J. Oppenheimer

Sonra da hızla “Küçük oğlan” ve “Şişman adam” isimli bombalar üretildi. Devamı malum, Hiroshima ve Nagasaki… Anında ölen 120.000 insan ve nesiller boyu hem çevrenin hem de insanların peşini bırakmayan bir tahribat dalgası.

Atom Bombalarının Çevresel Etkileri

Atom Bombalarının Trajik Tarihi ve Çevreye Etkileri
Atom bombaları ve çevreye etkileri

Fotoğraf: Jeff Vrba

Atom bombalarının çevreye etkisini kavramak için önce açığa çıkardıkları enerjinin boyutlarını anlamak gerekiyor. Araştırmalara göre bombalar, 20.000 dinamitlik bir enerji yarattı. Üstelik bu yalnızca iki bombanın ürünü. Halbuki dünya, yalnızca bu iki bombaya maruz kalmadı. İkinci Dünya Savaşı’nın peşinden gelen Soğuk Savaş dönemindeki 40 yılda birçok nükleer bomba testi yapıldı. Bu testler sonucunda 530 megatonluk enerjinin %75’i yerküreye, %25’i ise atmosfere salındı. Doğal olarak da bu enerji, ekolojik döngüyü sektirmekle birlikte yerkürede kalıcı hasarlara da yol açtı. 

Stanford Üniversitesi’ne göre atom bombaları ve denemeler, denemelerin yapıldığı coğrafyanın yakınındaki her yaşam alanında Tiroid kanserlerine sebep oldu. Aynı zamanda bölgelere en yakın denizlerdeki yaşam tam anlamıyla durdu. Sırf bu 40 yılda dünyanın maruz kaldığı radyasyon miktarı, aynı araştırmaya göre 200 yıllık olası radyasyon üretiminden daha fazla. Bunun yanı sıra da olağan ekolojik döngü ile silinmesi imkansız miktarda radyonüklid ve radyoaktif izotop dünyaya yayıldı. Rüzgarla taşınan veya çevredeki bitkilere sirayet eden bu radyoaktif maddeler, insanlığın peşini uzun yıllar bırakmadı. Bu süreçte insanlığın yerküreye verdiği bu zararlar öylesine derin ki atom bombalarının etkileri Antroposen çağının başlangıcı olarak kabul ediliyor. 

Üstelik biriken radyasyon, jenerasyondan jenerasyona aktarılıyor…

Anti-Nükleer Protestolar

Atom Bombalarının Trajik Tarihi ve Çevreye Etkileri

Fotoğraf: Egor Myznik

Atom bombalarının yarattığı sosyal, jeolojik ve psikolojik etkilerin yıkıcı boyutlarını gören bazı aktivistler, bomba karşıtı protestolar düzenledi. Taraflar, bombaları özellikle Soğuk Savaş döneminde bir tehdit unsuru olarak kullanınca aktivistlerin kaygısı da iyiden iyiye arttı. Bununla birlikte protestolarını yoğunlaştıran atom bombası karşıtları, 1963 yılında Atom Bombası Kısmi Test Yasağı gibi yasaların çıkarılmasında önemli bir rol oynadı. 1970’lerde dünyanın çoğunluğunu da yanına alıp iyiden iyiye güç kazanan aktivistler, dünyaya sahip çıkmaya çalışan bir avuç insandan koca bir harekete dönüştü. 70’lerden 80’lere Almanya, İspanya veya Amerika’daki bomba karşıtı yürüyüşlerin her birine 200.000’den fazla insan katıldı. 1983’te Batı Berlin’deki bir protestoda 600.000 insan bir araya geldi. 

Neyse ki dünya testleri hızlıca durdurdu ve Soğuk Savaş herhangi bir nükleer çatışma olmadan sona erdi. Burada antinükleer protestoların katkısı azımsanmayacak derecede fazla. 

Bu da bombaların trajik tarihindeki onca karanlığın arasından kutup yıldızı gibi bir aydınlık herhalde… 

Yine de 200 yıllık radyasyon üretimi, yerkürenin içine işleyen ya da rüzgarla dört bir yana taşınan radyoaktif maddeler ve tüm bu etkilerin birikerek üstel bir biçimde jenerasyondan jenerasyona taşınmasını engellemek mümkün olmadı. 

Artık mümkün olan tek şey, atom bombalarının trajik tarihini derinlemesine kavrayarak bir daha insanların dünyaya ve kendilerine böylesine bir zarar vermelerinin önüne geçmek.

Kapak Fotoğrafı: Stillness In Motion