Aktivizmin Aşırısı Olur Mu?

Aktivizmin Aşırısı Olur Mu?

Geçtiğimiz günlerde ilginç ve kabul edelim ki biraz da komik bir olay, sosyal medya gündemine konu oldu. Aslında her şey herhangi bir sosyal medya kullanıcısı olan Nevit Bey’in attığı bir tweet ile başladı.

Kendisi Polonezköy Tabiat Parkı’nda gezerken öyle zannediyorum ki bilinçli bir vatandaş olmasının verdiği refleksle gördüğü naylon şeritleri toplamaya başladı. Daha sonra da topladığı şeritlerle poz verip “Salcano Bisikletin doğaya bıraktığı plastik çöpleri topladık.’’ notuyla Twitter’da paylaştı.

Nevit beyin tweeti

Buraya kadar her şey takdir edilesi bir şekilde normal gidiyordu. Fakat daha sonra Salcano, Nevit Bey’e cevap verdi. İlgisi için beyefendiye teşekkür edip işaretlerin yapılacak olan Türkiye şampiyonasına katılan yarışmacıların antrenman yapmaları ve kaybolmamaları için konulduğunu ve yarışmadan sonra da toplanılacağını söylediler.

Fakat ne yazık ki bu cevap Nevit Bey’i ikna etmedi. Twitter’da tabiri caizse tüm Türkiye’nin tek yürek olup Nevit Bey’e dert anlatmaya çalışmasına rağmen kendisi sonuna kadar doğanın sadece onlara ait olmadığını ve işaretler koyarak kirletemeyeceklerini savundu. Yapılan espriler, tartışmalar yetmezmiş gibi kaybolduğu iddia edilen bir grup bisikletçi de olaya renk kattı.

Salcano bisiklet şeridi olayı

Duyarlılık ve “Duyar Kasmak’’

Çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı olan güzel insanlar hepimizin malumu. Fakat sosyal medyada sıkça kullanılan bir terim olarak “duyar kasma’’ meselesi var bir de. Bu daha çok sosyal medya üzerinden etkileşim almak ve görünür olmak adına yapılan ve pek de anlamlı olmayan “duyarlar’’ için kullanılıyor. Örneğin su içmenin faydaları hakkında hazırlanmış bir videonun altında “Suyun da bir canı var. Bu kadar tüketilmesi doğru mu sizce?’’ gibi bir yorum görebilirsiniz. Öyle saçmalık deyip geçmeyin hemen. İnsanlar bu tarz yorumları maalesef ki ciddiye alıyorlar ve altlarında belki de yüzlerce mesajlık tartışmalar dönüyor. Artık ne tartışılıyorsa…

Yaşanan bu son hadisede Nevit Bey’in duyarlı mı olduğu yoksa duyar mı kastığı bir yana dursun, hadisenin tartışılması gereken ciddi bir yanı da yok değil; aktivizmin aşırısı olur mu?

Bu soruya iki farklı perspektiften yaklaşmak istiyorum. Öncelikle evet, bu tarz gülünç olayların ekolojik krizle mücadele gibi son derece ciddi ve temiz bir meseleyi sulandırdığı ortada. Pek çok şeye dikkat eden ve daha fazlası için çabalayan insanların yaptıkları ufak bir hatada “aşırı aktivist’’ bir tavırla karşılaşmaları da motivasyon kırıcı olabilir. Lakin işin bir de başka bir boyutu var. Nevit Bey’in yerine konuşmak gibi olmasın ama belki de kendisi en başta “Özür dilerim. Fakat plastik yerine biyobozunur bir madde kullanabilirdiniz. Yarıştan sonra toplayacak bile olsanız geri dönüşümün çok yetersiz olduğu ülkemizde muadili varken plastik kullanmak daha fazla çöp üretmekten başka bir şey değildir.’’ deseydi. Her şey daha farklı olabilirdi.

Artık ne yazık ki bir şeyler için “bunlar ufak şeyler’’ diyebilecek durumda değiliz. Ufak dediğimiz şeyleri normalize etmemiz bizleri gittikçe “büyük’’ şeylere karşı da hissizleştiriyor. Alt tarafı birazcık çöp dediklerimiz topyekün bir çevre faciasına dönüşüyor. Bizler bir şeylere müsamaha gösterdikçe birileri bugünlerde olduğu gibi “Şu ormanı yakıp otel yapalım.’’ demeye devam edecek. Sonuçta bu da bizim normalimiz değil mi? Tabii ki de iki tane plastik şerit için insanlara orman yakmış muamelesi yapmayalım. Belki de olay bazında düşünmemiz en doğrusudur. Tepkisizlikte olduğu gibi aşırı reaksiyonun da getirileri fecaat olabiliyor. Ama artık ekolojik krizle mücadele, toplumsal ahlakımızın bir parçası olmalı diye düşünüyorum.

 

Kapak Fotoğrafı: Li-An Lim