Güncelleme Tarihi: 30 Aralık 2023
Bir düşünün! Müsebbibi olmadığınız ve hiç de suç olmayan bir şeyin cezasını bir ömür sırtınıza vuruyorlar. Sadece var olduğunuz için sizi bir problem olarak görenler var ve sesleri sizden çok daha fazla çıkıyor. Hatta bu bir espri konusu onlar için. Zaten sizin konuşmanız da pek çok zaman ayıp. Çoğu zaman hayatınıza karar verme hakkınız yok. Hemen her şeye siz doğmadan çok zaman önce karar verilmiş. Kiminle konuşacağınız, kiminle evleneceğiniz, neyi ne kadar deneyimleyeceğiniz, nerede çalışacağınız, ne giyeceğiniz, sokakta ne kadar vakit geçirebileceğiniz… Her şey, sizin hayatınızda sizden daha çok hakkı olduğunu düşünenlerce tayin edilmiş.
Bir düşünün…
Yarın, üst komşunuz Nezihe Teyze o gün yemek yapmadığı için şiddete maruz kalacak. Arkadaşınız Aysel, evine giden sokak karanlık diye kendini bir nebze güvende hissetmek için sizi arayacak. Tam bu esnada bir hafta sonra evlendirilecek olan 15 yaşındaki Feride, basma eteğini katlarken bir anda asla hayal ettiği gibi bir mimar olamayacağını fark edecek. Ben bunları anlatırken siz sadece kadın olduğunuz için işten kovuldunuz ve Fikret Hanım boşanmak istediği kocası tarafından bıçaklandı.
Bir düşünün…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre geçtiğimiz 10 yıl içerisinde kadın cinayetleri üç kat arttı. İşlenen bu cinayetlerin büyük bir çoğunluğunda failin birinci derece yakın olması da ayrıca dikkat çekici. Yani evlerinde oturmalarının daha güvenli olduğu savunulan kadınlar; eşleri, babaları ve sevgilileri tarafından kendi evlerinde öldürülüyorlar. 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre Türkiye, 153 ülke arasında 130. sırada yer alıyor. TÜİK’in açıkladığı verilere göre kadınların işgücüne katılımı, erkeklerin yarısından daha az. Çalışabilen kadınların büyük bir çoğunluğu da cinsiyete dayalı baskılar, ayrımcılık, gelir adaletsizliği ve cam tavan gibi realitelerden rahatsız.
Dünya Kadın Hakları Günü’nün Tarihçesi
Türkiye’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Bu, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden çok daha önce elde edilmiş bir kazanım olarak tarihe geçti ve diğer ülkelerdeki kadınlar için bir esin kaynağı oldu. O günden beri her yıl 5 Aralık günü, dünyanın pek çok ülkesinde Dünya Kadın Hakları Günü olarak kabul ediliyor.
Herkes İçin Kadın Hakları
Aslında bu oldukça ilham verici bir olay. Kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yalnızca gasp edilmiş olan haklarının yeniden tahsis edilmesini talep ediyorlar. Bu çok temel insani bir eşitlik mücadelesi. Kadın hakları dediğimiz mesele, ayrıcalıklı bir dünyanın hayali değil, bilakis ayrıştırmacı bir nizamın yeniden düzenlenmesi arzusudur. Kadınların bu uğurda haklı talepleri basitçe toplumun ve hukukun önünde eşit haklara sahip olmaktır. Yani ne bu deveyi güdecekler ne de bu diyardan gidecekler…
Kadın haklarının savunucusu olmak için de kadın olmaya hiç lüzum yok. Nitekim kadınların maruz bırakıldığı bu çağdışı düzen, topyekün insanlığın gelişmesinin önünde duran en büyük engel. Görünen o ki herkesin eşit haklara sahip olduğu, toplumun ve hukukun önünde biyolojik cinsiyetleri ve cinsiyet kimlikleri önemsenmeksizin sadece bir birey olarak var olduğu adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni için aynı safta olmaya, yani herkes için feminizme ihtiyacımız var.
Fotoğraf: Lindsey LaMont