Güncelleme Tarihi: 2 Ekim 2021
Bugün bildiğimiz anlamda kilim/halı dokuma sanatı, Orta Asya’da göçebe yaşayan insanların, çadırlarını daha dayanıklı bir hale getirme çabasıyla ortaya çıkardıkları bir fikir ve başlattıkları bir serüvendir diyebiliriz. Göç ettikleri topraklarda da kurdukları çadırın altına, soğuğu engellemek için kilim örtmeye başladıklarında muhtemelen yüzyıllar boyu devam edecek bir geleneği hayatımıza kattıklarını bilmiyorlardı. Kilim, hayatları daha konforlu ve kolay bir hale getirdikten sonra bir gün ona atılan bir düğüm sayesinde dokuma dünyası halı ile tanışmış oldu.
Türk Dokumacılığı Yalnızca Kilim ve Halıdan mı İbaretti?

Türk dokumacılığı denince akla sadece kilim/halı gelmemeli tabii. Anadolu’da çok eski zamanlarda başlayan dokumacılık, Osmanlı döneminde belli şehirlerde bu konuda uzmanlaşılmasını da sağladı. Dokumacılık denince akla ilk gelen şehirlerse Bursa ve Denizli olarak kendini gösterdi. Özellikle 16. yüzyıl Osmanlısında dokumacılığın yalnızca fayda amaçlı değil, estetik zevk vermek için kullanıldığını ve sanat haline geldiğini de söylemek mümkün.
Peki, bugün bu geleneksel dokumacılığı kendi özgün, modern sanat eserlerinde ana medium olarak kullanan bir sanatçımız var desek şaşırmaz mıydınız?

Fırat Neziroğlu için sadece bir dokuma sanatçısı demek ona biraz haksızlık olabilir. Dokuma ile ortaya çıkardığı eserlerdeki klasik Türk dokumacılığına getirdiği kendine has yaklaşımı oldukça dikkat çekici ürünler ortaya çıkarmasını sağlıyor. Üstelik Neziroğlu, sadece bu dokuma tekniğini eser üretmek için kullanmakla kalmıyor, bir eğitmen olarak dokumacılığı ve sanatını sonraki nesillere de aktarıyor. Unutulmaya yüz tutan değerlerimizden birini bu denli sahiplenmesi ise hayranlık uyandırıcı.
Geleneksel Teknik Modern Motif

Tabii Fırat Neziroğlu için klasik dokuma tekniklerini kullanıyor dediğimizde aklınızda motif olarak da Türk desenleri canlanmış olabilir. Düşünülenin aksine Fırat’ın bu teknikleri kullanarak ürettiği eserler oldukça farklı ve bir o kadar çarpıcı.
En dikkat çeken kullanım şekillerinden biri; çerçeve içerisinde yaptığı dokumayı ortama katarak ve çerçevedeki boşlukları değerlendirerek meydana getirdiği serisi. Bu eserlerde çerçeve boşluklarını kullanabilmek için klasik tekniği modern bir uyarlamayla buluşturarak dokumaları şeffaf misinalar üzerine yapmaya başlıyor. Haliyle misinalar üzerinde kayan dokuma sorununa da kendi çözümlerini üretiyor. Yani bir fikirle başlayan denemelerini her seferinde geliştiriyor ve bir sanatçı olarak esere kendi yorumunu katıyor.
Hatta bu serisinde çalıştığı portreler, uyarladığı teknikler ile öyle gerçekçi bir hava yakalamış ki ipliklerden ve dokumadan bu kadar farklı bir kontrast yakalanması nasıl mümkün olabilir dedirtiyor insana. Portrelerde genelde günlük hayatında karşılaştığı insanları konu alan Neziroğlu, hayatın akışının kendisini yönlendirmesine izin veriyor.
Sanatçı, Kraliçe Elizabeth Dokumasını Koleksiyonuna Ekliyor!
Portreler demişken; Fırat Neziroğlu’nun aldığı bir talep doğrultusunda Kraliçe Elizabeth’i de dokuyarak koleksiyonuna kattığını söylemeden geçmeyelim. Farklı dokuda ve özellikte iplikleri büyük bir kompozisyonda bir araya getirirken oluşabilecek ayar çeşitliliğini kullanan ve bu sayede üç boyutlu işler üzerine çalışan Fırat Neziroğlu’nun Elizabeth dokuması, tamamlandığında kraliçeye de hediye edilecek. Kendisiyle o dönem gerçekleştirdiğimiz kısa röportajı izleyerek Elizabeth tablosunun nasıl ilerlediğini, sanatı ve dokuma hakkında Fırat Neziroğlu’nun görüşlerini onun ağzından duyabilirsiniz.
Anadolu Kültüründen Miras Kalan Unutulmuş Ögeleri Canlandırıyor

Dokumacılığı bir bütün olarak ele alan Fırat Neziroğlu sadece kilim/halı dokuma tekniği üzerinden sanat üretmiyor, aynı zamanda kumaş dokuma ve kreasyon oluşturma konusunda da eserler meydana getiriyor. Bu konuda da Anadolu kültüründen miras gelen fakat unutulan ögeler üzerinden yola çıkarak yaratıcılığını gösteren Neziroğlu, ürettiği kreasyonlar ile hem kendi markasını hem de Anadolu kültürünü dünyaya anlatıyor.
New York Fashion Week için ürettiği Yen koleksiyonu bu konuda verilebilecek en iyi örneklerden biri. Anadolu’da kullanılan cepkenlerin koldan aşağıda kalan kısmı olarak bilinen yen üzerinden yola çıkarak hazırladığı koleksiyon geçtiğimiz yıllarda büyük beğeni topladı.
Biz Fırat Neziroğlu’nun dokumacılık temeli üzerine oluşturduğu kendine özgü sanat icrasını konu alarak size anlatmak istedik. Fakat kendisinin sanat üretmek yanında birçok farklı meziyeti olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Kendisi; akademisyen, düşünür, dansçı, dokumacı… Sahip olduğu birçok sıfatın yanında da mütevazı ve oldukça samimi bir sanatçı. Onunla yolunuz kesişirse eğer, pozitif enerjisinin ne kadar yüksek olduğuna siz bile inanamayacaksınız.
Sizi bu yazımızda Fırat Neziroğlu ile tanıştırmak istedik, umarım yazıyı okurken sizler de onun sanatından keyif almışsınızdır. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere…