Aşk İmiş… Sergisi | Mixer

Aşk İmiş… Sergisi | Mixer

Mixer, Alp İşmen’in Aşk İmiş… başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Seçki 13 Mayıs’a kadar galerinin Karaköy’deki mekanında görülebilir. Adını Fuzuli’nin bir beytinden ödünç alan sergi, sanatçının 42 çalışmasını bir araya getiriyor ve aşk mefhumu etrafında şekilleniyor.

İşlerin çoğu kağıt üzerine mürekkep ile çalışılmış olan seçkide iki adet de enstalasyon yer alıyor. Bana kalırsa bütün bir gösterinin esrarı ise işte bu iki enstalasyon ile aralanıyor. Burada Conatus ve Tanatos olarak adlandırılmış, sergi pratiğinde işlevselliğini kaybetmeyen iki adet ayna ile karşılaşıyoruz. Tanatos, Freud’a göre bireylere içkin ölüm/yok olma itkisini ifade erken Conatus, Spinoza’nın Ethica’sında rastladığımız bir tabir olarak varlıkların var kalma istencini tanımlar. Yani bir yanda var olma, bir yanda yok olma eğilimindeki kendimiz ile bakışırız. Bu iki enstalasyonun arasında ise sanatçının Aşk olarak isimlendirdiği ve kenarına “babam ve annem” notu düşülmüş bir çizimi yer alıyor.

Aşk İmiş… Sergisi | Mixer
Fotoğraf: (soldan sağa) Conatus, Aşk, Tanatos, Alp İşmen

Aslına bakarsanız bu bölüm, sanatçının aşka bakışına dair ahlaki konumlanışını bir nebze ele veriyor. Hatta sergi boyunca bu ihtimali sadece burada buluyoruz. Ölüm ve yaşam istenci arasında aşk, duru bir sevgi kılığında ve kozmik bir enerji, bir yaşama kudreti, hatta Bergson’un tanımıyla bir elan vital olarak karşımıza çıkıyor. Böylece sergiye adını veren Fuzuli’nin dizeleri daha bir anlamlı gelmeye başlıyor;

“(…) Aşk imiş her ne var alemde / İlm bir kıyl ü kaal imiş ancak:”

Tüm bu bahsedişlere rağmen Alp İşmen’in aşkın etrafını çizmek gibi bir gayesi yok. Bilakis seçkide olan biten her şey, aşkın tanımsızlığı ile tanımlandığı bir zihnin dışa vurumlarından, doğaçlamalarından ibaret. Sözümona aşk, psikanalitik bir yorumla pregenital cinselliğin imkanlarında aranmıyor. Divan edebiyatının kavuşunca biten aşklarından sorulmuyor. Ne tanrıyla vuslat mefhumu ile öteleniyor ne de şövalye ile prensesin imkansızlığında romantize ediliyor. Fakat aynı zamanda bunların hiçbirisi de kati bir şekilde dışlanmıyor.

Aşk İmiş… Sergisi | Mixer
Fotoğraf: Conatus, Alp İşmen

Sergide Alp İşmen’in üretim pratiğinde görmeye alışkın olduğumuz usta işi lavilerinin yanı sıra bir de 1984 yılında yaptığı Güz isimli bir gravür bizleri bekliyor. Çalışmaların pek çoğu soyutlama olsa da figüratif desenlere de rastlıyoruz. Bu figürler bir yandan aşk kavramının çok daha bedensel tezahürlerine saha açarlarken bir yandan da cinsiyetsizlikleriyle heteronormatif bir aşk anlatısını dışlıyorlar. Sergi boyunca Conatus ve Tanatos başlıklı enstalasyonlardan aldığımız anahtarı kullanabiliyor ve bu sayede aşkın artıran/yükselten tabiatını deneyimleyebiliyoruz. Bu anahtar bizler için erotomanik, toksik bir hikayenin veyahut bir kıskançlık krizinin kapılarını aralamıyor.

Sergi metninde geçen şu cümleler sanıyorum ki bu fikrimi pekiştirecektir;

“Alp İşmen için ölüm sonrası hiçliğin verdiği dehşet duygusundan kurtulabilmenin en güzel çaresi var olmanın, kendini gerçekleştirmenin, üretebilmenin kanıtı, armağanı ‘aşk’tır. Zira üretebilmek için yalnız kalıp odaklanmaya, ürettiğimiz şeyi ise sevdiğimiz biri ile paylaşıp takdir edilmeye, onay almaya, yüceltilmeye ihtiyaç duyarız.”

Kapak Fotoğrafı: Aşk İmiş… Sergisi, Alp İşmen