Ressam Patrick Singh ve müzisyen Jérôme Fohrer’in ortak üretimlerinden oluşan Scordatura İstanbul sergisi, 22 Temmuz’a kadar Institut Français sergi salonunda görülebilecek.
Institut français tarafından gerçekleştirilen rezidans programı vasıtasıyla İstanbul’da bir araya getirilen sanatçılar, Scordatura İstanbul sergisi ile beraber şehrin bir manzarasını çiziyorlar. 50’den fazla görsel ve 10 adet parçadan oluşan bu manzara, İstanbul’un silüetini ve şehrin insanlarını yeniden tanımlıyor. Seçkide Singh’e ait bezler, desenler, defterler, kağıt işleri ve leporellolar sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
Sergide esrarsız çağdaş dünya düzeninin gölgesinde kırılmış olmasına rağmen gizil bir oryantalizmin izlerini hızlıca seçebiliyoruz. Buna rağmen şehrin manzarası tekdüze bir otantizme yenik düşmüyor. Bilakis İstanbul’un multikültürel tabiatı sanatçının işlerinde çok daha görünür. Tabii insan, doğu ile batı arasında kalmışlık olmasa İstanbul için söylenebilecek bir şey kalmayacak mıydı diye merak etmiyor değil… Muhakkak bu konumlanış İstanbul’u tanımlayan unsurları var ediyor. Fakat bu dilemmanın kendisi İstanbul’u ne kadar tanımlıyor emin değilim.
Sanatçının işlerinde şehrin bize sunmasına alışık olduğumuz pek çok sahne ile yeniden karşılaşıyoruz. Nargile içenler, Doğu ve Batı’ya ait müzik enstrümanları, Helenistik heykeller, nazar boncukları ile bezeli ağaçlar, kağıt toplayıcıları, taksiler, yokuşlar, güvercinler ve elbet kalabalıklar…
Fakat Singh’in çizimleri yalnızca şehrin ifşa ettiği imajlara ‘’bakmanın’’ ürünleri değiller. Ahlaki bir konumlanış olmaksızın -ki bunun takdir edilesi ve zor bir şey olduğunu düşünüyorum- sergilenen manzarada, sosyo-politik ve tarihsel bir okuma anlatının merkezine yerleşiyor. Bu sayede sanatçı sadece bakmıyor, nereye bakması gerektiğini de iyi biliyor. Gördüğünüz şeyden memnun olup olmamak da size kalıyor.
Scordatura İstanbul seçkisinin küratöryel metninde yazar Ingrid Thobois, sergiyi şu cümleler ile tanımlıyor:
‘’Kendilerini İstanbul’un insan dalgasına ve kalabalığına, birbirine geçen sokak ağlarına ve mahallelerin bitişikliğine, acil durum sirenlerinin delici sesine, motorların, kornaların, ivmelerin kaosuna atarak, susam ve kömür kokularının içinde sis düdüklerinin yankılarında süzülerek, Jérôme Fohrer ve Patrick Singh dünya kentini kendilerine özgü bir tutumla, yani tüm duyular tetikte olacak şekilde ele almışlardır. Bu ortak çalışmada kokular, renkler ve sesler İstanbul’un görülmesi, koklanması, İstanbul’a dokunulması, İstanbul’un tadılması ve işitilmesi için birbirlerine o kadar güçlü karşılık verirler ki bir an için öpülmeye rızasını vermiş şehrin ayaklarımızın dibine bırakıldığına inanırız.’’
Ayrıca Scordatura İstanbul sergisi için basılmış olan 300 adet kitap da ilgilisine sunuluyor. Satışı çıkarılan kitapların tüm gelirleri, Les notes de l’espoir (Umut Notaları) kampanyasına aktarılacak. İKSV ve Institut français Türkiye’nin ortak projesi olan kampanya, depremden zarar görmüş bölgelerde üniversite bölümleri ve müzik okulu öğrencilerine müzik enstrümanları bağışlayarak destek olmayı amaçlıyor.