İMALAT-HANE, Banu Cennetoğlu‘nun “ne karanfil ne kurbağa” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. İsmini Hasan Hüseyin Korkmazgil’in Analar şiirinden ödünç alan serginin küratörlüğünü ise Yavuz Parlar üstleniyor. Gösteri 4 Ocak 2026 tarihine kadar galerinin Bursa’daki mekanında seyredilebilir.
Banu Cennetoğlu Sergisine Yakından Bakış…

Sergiyi -eğer bir tanıma muhtaçsak- kabaca bilginin üretimi, tasnifi ve dolaşım politikaları üzerine eğilen Banu Cennetoğlu pratiği içerisinde “babalık hallerini” kurcalayan bir tür bilinç akışının tezahürleri olarak özetlemek mümkün görünüyor. Ayrıca sergiye nknk / erika. başlıklı bir dijital mecmua da eşlik ediyor. Burada Banu Cennetoğlu ve Yavuz Parlar’ın hazırlık sürecinde yaklaşık dört ay boyunca sürdürdükleri mesajlaşmaları görüyoruz.

Ben tüm bu çarpıcı gösteri içerisinde bilhassa “Hepsi senin iyiliğin için bitanem (2025)” başlıklı çalışma üzerinde durup bilinç akışını buradan devam ettirmek niyetindeyim. Bu noktada sergideki hemen her işte isimlerin işlerle aynı olukta akmaları bir yana dursun, onları eserlerin anlamlı birer parçası gibi değerlendirmenin faydalı olabileceğini söylemeliyim. Tıpkı ajandalar, günlükler, sayfalar, kartpostallar ve fotoğrafların biçimsel olarak organize şubenin suç şablonlarını andıran formuyla karşımıza çıkan “Left(l)overs (Artıkseviciler)” ismi ile ne kadar girift ise, “Hepsi senin iyiliğin için bitanem” lafzı da sıkça tekrarlanan bayat bir şakanın bulantısıyla kulaklarımızda çınlıyor.

Bu çınlamanın eşliğinde çelik tele irili ufaklı altmış yedi kadar kurşun ağırlığın dizildiği bir kolyeye/madalyaya bakıyoruz. Yavuz Parlar, kaleme aldığı sergi metninde bu eser için “Kurşun burada hem maden ocaklarının hem de aile içinde devreden bir yükün imgesi” diyor.
“Aile içinde devreden bir yükün imgesine” pek çok yerden yaklaşabiliriz. Bunun için Freud’un meşhur makalesi Dostoyevski ve Baba Katli’nden alıntılar yapmak da, kişisel serüvenlerimizden anekdotlar paylaşmak da mümkün. Hatta bu “yaklaşmaları” oldukça somutlaştırıp Roma’da borçlarıyla ölen bir kişinin alacaklısının hukuki hakları doğrultusunda gömülmesine izin verilmeyebileceğinden, sokakta çürüyeduran cenazenin ancak bir aile ferdinin borcu kapatmasıyla defnedilebileceğinden bile bahsedebiliriz.
Yaklaşmalarımızda her zaman iç karartıcı imajların izini sürmek durumunda da değiliz. Bazen bunlar görünürde oldukça sempatik gelebilirler. Örneğin eskiden madenlere kafesteki kuşlarla inilirdi. Fakat bu estetik çabanın çok uzağında bir geleneğin ve devreden bir yükün ürünüydü. Öyle ki madende kokusuz bir gaz olan grizu biriktiğinde bu kuşlar titremeye ve tüylerini kabartmaya başlar ve böylece madenciler tehlikeden haberdar olurdu.
Buraya varıldığında “hepsi senin için bitanem” sözü, tüylerini kabartan bir kuşun görüntüsü kadar güzel ve bir o kadar da felaket habercisi gibi parıldıyor zihinde.
Banu Cennetoğlu Kimdir?
Banu Cennetoğlu disiplinlerarası çalışma pratiğinde, arşivleme yöntemlerinden yararlanarak hafıza politikalarını, bilginin üretimini, dağıtımını ve tüketimini sorgular.
Kişisel sergilerinin yer aldığı kurumlar arasında Kunsthal Charlottenborg, Kopenhag (2025); Sylvia Kouvali, Atina (2024); K21 Ständehaus, Kunstsammlung Nordrhein-Westfalen, Düsseldorf (2019); Sculpture Center, New York (2019); Chisenhale Gallery, Londra (2018); Bonner Kunstverein (2015); Salonul de proiecte, Bükreş (2013); Kunsthalle Basel (2011) bulunuyor.
Birçok karma serginin yanı sıra Berlin, İstanbul, Liverpool, Gwangju, Atina ve Venedik Bienallerine ve Murcia’daki Manifesta 8, Atina/Kassel’deki documenta 14 ve Pittsburgh’daki 58. Carnegie International’a katıldı. İstanbul’da sanatçı kitapları ve basılı malzemelere odaklanan, sanatçı inisiyatifi BAS’ın kurucusu olan Cennetoğlu, Amsterdam’daki Rijksakademie’de danışman olarak görev yapıyor. Banu Cennetoğlu, İstanbul’da çalışıyor ve yaşıyor.










