Turner International Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç Röportajı 

Küresel ölçekte inşaat sektörünün dönüşümüne yön veren Turner International, sürdürülebilirliği yalnızca çevresel bir sorumluluk olarak değil, iş yapış biçiminin merkezine yerleştiren bir vizyona sahip. Yapıların ötesinde, topluma ve gezegene değer katan projelere imza atan şirket, yayımladığı ESG raporlarıyla da bu taahhüdünü somut verilerle ortaya koyuyor. Turner International Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç ile Turner International’ın 2024 ESG raporunda öne çıkan verileri, sürdürülebilirlik stratejilerini, Türkiye’de yürütülen örnek uygulamaları ve geleceğin inşaat sektörüne dair perspektiflerini konuştuk…

Mehmet Bey ile röportajın içeriğine dair kısa bir özeti, sohbet akışına geçmeden önce sunalım. Turner International Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç, çevresel performanstan sosyal etkiye, yönetişimden dijital dönüşüme kadar uzanan kapsamlı sürdürülebilirlik stratejilerini anlatırken, Türkiye operasyonlarının global şirket  vizyonun önemli bir parçası olduğunun altını çiziyor. 

Kılıç’a göre, artık inşaat sektörü sadece “binalar inşa eden” bir alan değil; karbon ayak izini azaltan, döngüsel ekonomiyi benimseyen, toplumun yaşam kalitesini artıran bir etki gücü. Turner’ın bu anlayışla geliştirdiği projeler, yeşil bina uygulamaları, enerji verimliliği yatırımları ve kapsayıcı çalışma politikalarıyla sadece bugüne değil, gelecek nesillere de sürdürülebilir bir yaşam alanı bırakmayı hedefliyor.

Turner International Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç ile röportajımızı keyifle ve verimle okumanızı dileriz…

Mehmet Sami Kılıç’tan Sürdürülebilir Şirket Tanımı

turner international türkiye genel müdürü mehmet sami kılıç

Mehmet Bey, öncelikle Turner için sürdürülebilirliğin nasıl bir iş kültürü ve yönetim yaklaşımını ifade ettiğinden başlayalım isteriz…

Tabii… Turner’da sürdürülebilirlik, yalnızca çevreyle ilgili bir başlık değil, iş yapma biçimimizin temelini oluşturan bir kültür diyebilirim. Bizim için bu kavram; planlamadan sahaya, iş güvenliğinden malzeme seçimine kadar her adımda uzun vadeli değer yaratmak anlamına geliyor. Yani sürdürülebilirlik, sadece yeşil bina yapmakla sınırlı bir hedef değil, karar alma süreçlerimizin tamamına yön veren bir yönetim yaklaşımı. Bu yaklaşım, projenin yaşam döngüsünü çevresel, sosyal ve ekonomik etkileriyle birlikte ele almamızı sağlıyor. Böylece hem çevreye hem de topluma pozitif katkı sunan projeler üretebiliyoruz. Bu doğrultuda da Turner’ın dünya genelindeki “Building the Future” vizyonunu Türkiye’de yerel dinamiklerle buluştururken, sürdürülebilirliği kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası haline getiriyoruz.

Peki bu noktada sürdürülebilirlik vizyonunuzu şekillendiren temel öncelikler neler oluyor? Bu öncelikler projelerinize nasıl yansıdı ve yansıyor? Sahada ve proje yönetim süreçlerinde bunu hangi uygulamalarla görüyoruz?

Vizyonumuzun merkezinde; 

  • karbon ayak izimizi azaltmak, 
  • kaynak verimliliğini artırmak 
  • ve paydaşlarımızla birlikte daha dayanıklı şehirler inşa etmek var. 

Biz sürdürülebilirliği yalnızca bir çevresel zorunluluk olarak değil, işin kalitesini artıran bir değer olarak da görüyoruz. Bu bakış açısı tüm projelerimize yansıyor. 

Örneğin, malzeme seçiminde düşük karbonlu, geri dönüştürülebilir kaynakları tercih ettirmeye çalışıyoruz. Enerji tüketimini en aza indirmek için binaların tasarım aşamasında pasif iklimlendirme stratejilerini, doğal ışık optimizasyonunu ve enerji verimliliği yüksek sistemlerini öne çıkarmaya çalışıyoruz. Su yönetimi de öncelikli ve ülkemizde de önemli konularımızdan biri; özellikle büyük ölçekli karma projelerde gri su geri kazanımı ve yağmur suyu toplama sistemlerini yönetmeliklerle beraber standart uygulama haline getirebildik diyebiliriz. 

Bugüne kadar 60 milyar doların üzerinde 1.354 yeşil bina projesi tamamladık. Proje yönetimimizde, bina performansını en üst seviyede tutacak malzemeleri ve sistemleri en başından entegre ediyoruz. Bu vizyon sayesinde Turner, ENR tarafından 18 yıl boyunca üst üste dünyanın en iyi yeşil müteahhiti olarak gösterildi. 

Ayrıca sosyal sürdürülebilirlik de bizim için çok önemli. Yerel istihdam yaratmak, kadın mühendis ve teknik uzmanların projelerde aktif yer almasını sağlamak ve tedarik zincirinde yerel işletmelere öncelik vermek bu anlayışın bir parçasını oluşturuyor diyebilirim.

Turner International Sürdürülebilirlik Vizyonu

 

Turner’ın 2024 ESG raporunda “Building Today to Transform Tomorrow” (Bugünü İnşa Ederek Yarını Dönüştürmek) ifadesi öne çıkıyor. Bu vizyonu Türkiye pazarına nasıl yansıtıyorsunuz?

Bu vizyon, Turner’ın tüm küresel operasyonlarının, dolayısıyla Türkiye pazarının da temelini oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda kentsel dönüşüm ve altyapı ihtiyaçları nedeniyle ülkemizi bu dönüşüm için en kritik pazarlardan biri haline getiriyor. 

“Building Today to Transform Tomorrow” felsefesini Türkiye’de üç ana eksende somutlaştırıyoruz:

  • Birincisi ve en önemlisi, yapısal dönüşümde gömülü karbon liderliği; ESG raporumuzda belirttiğimiz gibi, gömülü karbon katsayısını bir yılda globalde %7.17 oranında azalttık ve özellikle beton gibi ana malzemelerde düşük karbonlu çözümlerle bir projemizde %95’e varan karbon azaltımı sağladık. Bu somut başarıları Türkiye projelerimize entegre ederek, binanın ömür boyu karbon ayak izini şimdiden düşürmeye çalışıyoruz. 
  • İkincisi, kentsel dönüşümün merkezinde yer alan Dayanıklılık (Resilience) kavramını güçlendiriyoruz; iklim riski yönetimi metodolojilerimizi kullanarak binalarımızı sadece çevresel açıdan değil, aynı zamanda deprem ve aşırı hava olaylarına karşı da daha güvenli ve dirençli hale getirmeye çalışıyoruz.
  • Son olarak, BIM, VDC ve yapay zekâ yatırımlarımızla süreç verimliliğini ve şeffaflığı artırarak, Türk inşaat sektörünün daha yeşil, daha hızlı ve daha dijital bir geleceğe dönüşmesine öncülük ediyoruz.

İnşaat Sektöründe Sürdürülebilirlik Uygulamaları

Turner International

İnşaat projelerinde düşük karbonlu malzeme seçimi, enerji verimliliği ve su yönetimi konuları sizin de belirttiğiniz gibi artık projelerin ilk aşamalarından itibaren gündeme geliyor. Bu kriterler Türkiye’de projelere ne kadar erken dahil ediliyor? Sizin projelerinizde bu yaklaşım nasıl şekilleniyor?

Artık hiçbir proje sürdürülebilirlik kriterleri dikkate alınmadan tasarlanamaz. Turner olarak bu konuları projelerin ilk gününden itibaren gündeme alıyoruz. 

  • Türkiye’de yürüttüğümüz birçok projede, konsept tasarım aşamasında mimar ve mühendis ekiplerle birlikte karbon etkisi, enerji verimliliği ve su yönetimi performanslarını değerlendiriyoruz. Bu erken entegrasyon hem proje maliyetlerini optimize ediyor hem de binanın yaşam döngüsü boyunca çevresel etkisini azaltıyor. 
  • Dünyada şantiyelerde kullandığımız enerji kaynaklarını da dönüştürüyoruz; ülkemizde bu konuda biraz geriden gelsek de ileride bu yolu açacağımıza inancımız tam. 
  • Özellikle beton gibi yoğun kullanılan malzemelerde düşük karbonlu çözümleri ve yenilikçi malzemeleri önceliklendiriyoruz. Türkiye’de de bu kriterleri projelere çok erken aşamada dahil etme amacı içerisindeyiz.
  • Biz, projelerimizde VDC (Sanal Tasarım ve İnşaat) ve BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) süreçlerini kullanarak, tasarımcılar ve tedarikçilerle daha ilk konsept aşamasında karbon ve enerji etkilerini simüle ediyoruz. Bu sayede, daha tasarım masasında en sürdürülebilir malzeme ve sistem kararlarını alabiliyoruz.

İnşaat atıklarının ekonomiye yeniden kazandırılması sürdürülebilir inşaatın önemli alanlarından biri. Turner bu konuya nasıl yaklaşıyor?

Atığı bir problem değil, bir kaynak olarak görüyoruz. Projelerimizde atık yönetim planlarını işin başında oluşturmaya özen gösteriyoruz. Malzeme kullanımını minimuma indirmek, ambalaj atıklarını azaltmak ve geri dönüştürülebilir malzemeleri kaynağında ayrıştırmak bizim için operasyonel bir standart. 

Örneğin, globalde 2024 yılında inşaat ve yıkım atıklarında atık yönlendirme oranını %88’e çıkardık. 4 milyon 300 bin tondan fazla atığı çöp sahalarından attık. Bu, malzeme ekonomisine doğrudan katkı sağlamakla kalmadı, aynı zamanda projenin karbon yoğunluğunu da ciddi oranda düşürdü. 

Ayrıca yerel geri dönüşüm tesisleriyle çalışarak atıkların mümkün olan en kısa döngüde ekonomiye geri kazandırılmasını sağlıyoruz. Bu sayede hem yerel işletmeleri destekliyor hem de nakliye kaynaklı emisyonları azaltıyoruz.

Yeşil Binalar ve İnşaat Sektöründe Teknoloji Kullanımı

Turner International Yeşil Bina

Yeşil bina sertifikasyonları (LEED vb.) projelerde çevresel performansın ölçülmesi açısından önemli bir rehberlik sağlıyor. Bu süreçlerde Turner nasıl çalışıyor?

LEED, BREEAM veya WELL gibi yeşil bina sertifikasyonları bizim için sadece bir hedef değil, proje yönetim sürecinin doğal uzantısı. Türkiye’de yönettiğimiz projelerin önemli bir kısmı bu sertifikasyonların birine aday veya sahip durumda. Bu sistemler bize performansın ölçülmesi, izlenmesi ve sürekli iyileştirilmesi için güçlü bir çerçeve sunuyor. Projelerimizde iş ortaklarımızı ve tedarikçilerimizi de bu süreçlere dahil ediyoruz. Malzeme sağlayıcısından saha mühendislerine kadar herkesin, sertifikasyon kriterlerini anlaması ve benimsemesi için düzenli eğitimler veriyoruz. Ayrıca Turner’ın global ağındaki sürdürülebilirlik uzmanlarıyla bilgi paylaşımı yaparak, dünyadaki en iyi uygulamaları Türkiye projelerine adapte ediyoruz. Bu yabancı sertifikaların yanı sıra Türkiye’deki yerli sertifikamız olan YeS TR’ye destek vermeye devam ediyoruz. 

Ayrıca ben de iki dönem Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Başkanlığı görevimden sonra Başkan Vekili görevime devam etmekteyim. Bu vesileyle de Türkiye’deki yeşil bina sektörüne yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Dijital inşaat, veri odaklı yönetim ve BIM, sizin de biraz önce belirttiğiniz gibi sürdürülebilirlik için önemli araçlar haline geldi. Turner bu teknolojileri nasıl entegre ediyor?

Teknoloji, sürdürülebilirliğin görünmez destekçisi. Biz BIM’i yalnızca bir tasarım aracı olarak değil, sürdürülebilirlik hedeflerimizi ölçmek ve yönetmek için bir karar destek sistemi olarak kullanıyoruz. BIM sayesinde malzeme miktarlarını doğru planlayabiliyor, israfı önleyebiliyor, enerji simülasyonlarını erken aşamada yapabiliyoruz. Ayrıca sahada dijital platformlar üzerinden enerji, su ve atık verilerini gerçek zamanlı izliyoruz. Bu hem kaynak yönetiminde hem de performans raporlamasında şeffaflık sağlıyor. Veri analitiği sayesinde hangi uygulamanın enerji tüketimini düşürdüğünü, hangi malzemenin çevresel etkisini azalttığını sayısal olarak görebiliyoruz. Dijitalleşme, sürdürülebilirliği sezgisel olmaktan çıkarıp ölçülebilir hale getiriyor.

Diğer yandan yapay zekâ da şirket olarak çok önemsediğimiz bir alan. Öyle ki teknolojiyi, teknoloji firmalarıyla birlikte geliştiriyoruz diyebilirim. AI tarafında OpenAI ile anlaşma yaptık, bu anlamda Amerika’da inşaat sektöründe ulusal ölçekte kurumsal olarak anlaşma yapan ilk şirketiz. Bu anlaşma sonucunda çalışanlarımız Chat GPT tabanlı sistemler kullanmaya başladı. Şirket içindeki tüm süreçleri Chat GPT ile yapmaya, süreçleri ona öğretip optimize etmeye başladık. Tüm datalarımızı Chat GPT’ye yüklüyoruz ve elimizde inanılmaz güçlü bir know-how oluşuyor. Bu da başta zaman ve emek verimliliği olmak üzere bize birçok alanda daha optimize ve sürdürülebilir bir iş yapış biçimi sağlıyor.

Yalın İnşaat (Lean Construction) Felsefesi

Turner International yalın inşaat

Turner’ın inşaat süreçlerinde uyguladığı Yalın İnşaat (Lean Construction) felsefesi, sürdürülebilirlik hedeflerinize somut olarak nasıl katkı sağlıyor?

Yalın İnşaat ve sürdürülebilirlik, birbirinden ayrılmaz iki kavramdır; zira yalın felsefenin temel ilkesi olan israfı sıfırlama çabası, doğrudan çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliği artırır. 

Biz, sektörde öncüsü olduğumuz Yalın İnşaat uygulamalarını, süreçlerimizdeki; fazla üretim, bekleme, taşıma, fazla işleme, stok, gereksiz hareket ve kusurlar gibi yedi ana israf kaynağını ortadan kaldırmak için kullanıyoruz. Bu yedi israfın her birini azalttığımızda, aslında şantiyedeki karbon emisyonumuzu, enerji ve su tüketimimizi de otomatik olarak düşürmüş oluyoruz. 

Örneğin, kusurları azaltmak ve kaliteyi ilk seferde doğru yapmak, yeniden işleme (rework) ihtiyacını ortadan kaldırır; bu da ekstra malzeme alımını, ilave nakliye emisyonlarını ve atık üretimini engeller. Proje yönetim süreçlerimizde kullandığımız Sanal Tasarım ve İnşaat (VDC) ve BIM araçları, Yalın felsefesiyle birleştiğinde, çakışmaları ve malzeme yanlışlarını inşaat başlamadan sanal ortamda tespit etmemizi sağlar. Böylece, gereksiz malzeme sevkiyatından, şantiye alanında boşa harcanan emekten ve dolayısıyla ortaya çıkan çevresel etkiden kaçınarak, sürdürülebilirlik hedeflerimize daha az kaynakla ve daha hızlı ulaşırız. Kısacası, az israf, yüksek verimlilik ve dolayısıyla daha düşük çevresel ayak izi demektir.

Sürdürülebilir İnşaat Gelişimi ve Geleceği

Peki sizce Türkiye’de sürdürülebilir inşaat alanında öncelikli gelişim alanı nedir? Sektörün sürdürülebilirlik konusunda atması gereken en önemli adımların ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Türkiye’de sektör hızla dönüşüyor, ancak daha gidecek yolumuz var. En büyük gelişim alanı, sürdürülebilirliği proje maliyeti değil, uzun vadeli yatırım olarak görebilmek. Düşük karbonlu malzemelerin yerli üretimi ve bu malzemelere erişimin kolaylaşması sektörün önünü açacak. Ayrıca tedarik zincirinde karbon ölçümü ve raporlama standartlarının yaygınlaşması gerekiyor. 

Biz Turner olarak, iş ortaklarımızla birlikte bu dönüşümü hızlandırmak için çalışıyoruz. Yerel tedarikçileri sürdürülebilir üretime teşvik ediyor, yeşil bina kriterlerini iş sözleşmelerine entegre ediyoruz. 

Ayrıca sektörde bilgi paylaşımı ve eğitim yoluyla farkındalığı artırmak da çok önemli; çünkü sürdürülebilirlik, bir şirketin değil, tüm sektörün ortak çabasıyla gerçekleşebilir. 

Tedarik zincirinde düşük karbonlu ve döngüsel ekonomi çözümlerinin yaygınlaşması için neler yapılmalı?

  • Tedarik zinciri, sürdürülebilirliğin en kritik halkası. Biz projelerimizde tedarikçi seçiminde artık sadece maliyet ve kaliteye değil, karbon ayak izine de bakıyoruz.
  • Üretim süreçlerinde enerji verimliliğini belgeleyen, geri dönüştürülmüş içerik kullanan ve yerel üretim yapan tedarikçilere öncelik veriyoruz.
  • Bunun yanı sıra, projelerde kullandığımız malzemelerin yaşam döngüsü analizlerini yaparak yeniden kullanım ve geri dönüşüm potansiyellerini değerlendiriyoruz. 
  • Döngüsel ekonomi perspektifini yalnızca teori olarak değil, sözleşmelere yansıyan bir pratik haline getirdik. Önümüzdeki dönemde bu konuda sektörle daha fazla ortak platformda buluşmayı, deneyimlerimizi paylaşmayı önemsiyoruz.

Önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir inşaatta hangi teknolojilerin veya yaklaşımların öne çıkacağını öngörüyorsunuz?

Geleceğin inşaat sektörü, dijitalleşme ile sürdürülebilirliği birleştiren bir döneme giriyor. 

  • Yakın gelecekte modüler ve prefabrik yapım tekniklerinin, düşük karbonlu beton ve alternatif bağlayıcı malzemelerin çok daha yaygın kullanılacağını düşünüyorum. 
  • Ayrıca yapay zekâ destekli enerji modelleme sistemleri, veri tabanlı tedarik zinciri yönetimi ve IoT sensörleriyle donatılmış akıllı binalar da ön plana çıkacak. 
  • En önemlisi, sürdürülebilirliğin artık “yenilik” değil, “norm” haline gelmesi. Biz Turner olarak, gelecekte hiçbir projenin sürdürülebilirlik kriterleri dışında kalmadığı bir sektör hedefliyoruz. Bu hem çevresel hem ekonomik hem de sosyal anlamda inşaatın yeni standardı olacak.

Turner International 2030-2040 Hedefleri

Son olarak 2030 ve 2040 hedeflerinize değinerek noktalayalım isterim. Global ölçekte hedefleriniz raporda da gördüğümüz üzere tanımlanmış durumda. Peki Türkiye ofisiniz bu hedeflere yönelik hangi somut adımları atıyor?

Global ölçekte tanımlanan 2030 (Kapsam 1 ve 2’de Net Sıfır) ve 2040 (Kapsam 3’te Net Sıfır) hedefleri, Türkiye ofisimiz için sadece bir vizyon değil, günlük operasyonlarımızın da bir haritasını oluşturuyor.

Türkiye’de bu hedeflere ulaşmak için attığımız somut adımların başında, şantiye operasyonlarımızın karbonsuzlaştırılması geliyor. Küresel raporumuzda öne çıkan yenilenebilir dizel (R-99) kullanımı gibi pilot uygulamaları, yerel tedarik zincirimizle birlikte çalışarak Türkiye’deki büyük projelerimizde test etmeye ve standartlaştırmaya başladık.

Ayrıca, Kapsam 3 hedefinin temelini oluşturan gömülü karbonu azaltma çabalarımızı, yerel beton ve çelik tedarikçilerimizle iş birliği yaparak düşük karbonlu malzeme alternatiflerini teşvik etmeye ve projelerimizde yerel düzeyde benimsetmeye odaklıyoruz.

Bu süreçte, küresel taahhüdümüz olan 2035 yılına kadar inşaat atıklarının %95’ini depolama alanlarından yönlendirme hedefimize paralel olarak, yerel atık yönetim sistemleri ve geri dönüşüm tesisleri ile çalışarak şantiye atık yönetim planlarımızı sürekli olarak iyileştiriyoruz.

Özetle, Türkiye ofisi olarak küresel hedeflere ulaşmak için yerel pilot uygulamalar, tedarikçi iş birlikleri ve somut atık yönetim performansıyla ön saflarda yer alıyoruz.

Turner International Hakkında

Turner International, 1902’de Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan Turner Construction’ın ABD ve Kanada dışındaki faaliyetlerden sorumlu uluslararası kolu olarak 1965 yılında faaliyetlerine başladı. Tüm büyük pazar segmentlerinde inşaat projeleri için danışmanlık, proje yönetimi ve inşaat yönetimi hizmetleri sağlamak üzere bölgesel ve ülke odaklı bir yönetim yapısını sürdüren şirket; büyük karmaşık projeleri üstlenmesiyle küresel bir itibar kazandı. Portföyünde simgesel yüksek yapılar dahil, gösterişli oteller, çok yönlü karma kullanımlı geliştirmeler, havacılık tesisleri ve endüstriyel kompleksler bulunan Turner International, 25 yıl önce girdiği Türkiye pazarında, aralarında İstanbul Finans Merkezi, Türkiye İş Bankası genel merkezi, Ziraat Bankası Genel Merkezi, Şişecam Ankara ve Mersin üretim tesisleri gibi büyük yapıların yer aldığı çok sayıda projeye imza attı. Turner International, dünyanın en yüksek binaları olan Burj Khalifa, Merdeka 118 ve Taipei 101 ile rekor kıran yüksekliklere ulaştı. Şirketin yüksekliği 300 metreyi aşan dünya üzerindeki 17 projesi arasında Türkiye’den de bir proje bulunuyor.

Ofis yapılarından alışveriş merkezlerine, sağlık ve eğitim tesislerinden veri merkezlerine, havacılık ve kültürel yapılardan otel ve konut projelerine kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren Turner; müşterilerine program yönetimi, inşaat yönetimi, saha gözetimi, bütçe ve sözleşme yönetimi, tasarım koordinasyonu, tedarik zinciri yönetimi, risk yönetimi, iş güvenliği ve değer mühendisliği gibi birçok alanda uzmanlaşmış proje yönetim danışmanlık hizmeti sunuyor.

ABD’nin en büyük inşaat firması olan ve bina inşaatı alanındaki önde gelen pazar segmentlerinde lider olarak gösterilen Turner, 15 bin global çalışanıyla her yıl 1.500 projede toplam 22 milyar dolarlık inşaat gerçekleştiriyor. Türkiye’deki faaliyetlerine 2000 yılında Turner’ın ABD ve Kanada dışındaki faaliyetlerden sorumlu uluslararası kolu olarak başlayan Turner International ise bugün Avrupa ve Türkiye’de önemli yapıların danışmanlık ve yönetim süreçlerinde aktif rol alıyor. Turner International Türkiye’deki ilk önemli projesi olan Türkiye İş Bankası Kuleleri ile o dönem ülkenin en yüksek binasının inşasında rol üstlenmişti. Yanı sıra şirketin portföyünde; İstanbul Finans Merkezi, Ziraat Bankası Kuleleri, Şişecam Cam Üretim Hatları, Equinix IL04.1 Veri Merkezi, Nestle Türkiye Ofisleri, Hillside Bodrum Otel ve Aman Bodrum Otel gibi prestijli projeler de yer alıyor. İstanbul Finans Merkezi ve Ziraat Bankası Kuleleri ise, Yüksek Binalar ve Kentsel Habitat Konseyi’nin “inşaatta mükemmellik” ödülünü kazanmış yapılar arasında bulunuyor.