imalet-hane sergi

Çölde Olduğunu Söylemenin Anlamı Yok (Mu?)

İmalat-Hane, Burak Kabadayı’nın “Çölde olduğunu söylemenin anlamı yok” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğü Deniz Kırkalı tarafından üstlenilen gösteri 2 Ocak 2025 tarihine kadar görülebilecek.

Enerjinin korunumu yasasını biliriz; dış etmenlerden izole edilmiş bir sistemdeki toplam enerjinin sabitliğini belirtir. Buna göre enerji ne yaratılabilir ne de yok edilebilirken yalnızca bir formdan diğerine dönüşebilir. Burak Kabadayı’nın yaratımını basitçe bir deney tüpü ve karşılaşma imkanlarını bir fizik yasasına ölçütlemek indirgemeci bir yaklaşım olacaktır. Bu yüzden şimdilik ihtiyaç duyduğum bu benzetmeye daha sonra karşı çıkacağım.

Sergide, sanatçının İmalat-Hane’nin desteği ile ürettiği üç video çalışmasına bakıyoruz. Mekana özgü tasarlanan bu yerleştirme “yansıma ve serap gibi doğal fenomenlerin yarattığı algı yanılmaları üzerinden görmenin ve bilmenin muğlak sınırlarını sorgulatıyor.” Pratik aynı zamanda gözlemcinin, kendi üzerinde taşıdığı sonsuzca perspektiften birine yerleşmesine olanak sağlıyor. Bunu kabaca işlerin alana yayılımı, kendi üzerlerinde taşıdıkları biçimsel ve içeriksel geçişkenlikleri -yansıtılan materyalin cam oluşu ve sesin üst üste binerek her seferinde yeni bir örüntü oluşturması gibi- yaratıyor diyebiliriz. Böylece laboratuvar koşulları ve gözlemci de deneyin bir değişkeni haline geliyor.

Görmenin ve bilmenin sınırları yada içimizi rahatlatagelen tanımları; serap, yansıma, hülya gibi illüzyonların/değişkenlerin gölgesinde tekrar tekrar sınanıyor. Peki ya varlığın, olgunun, görüntünün yada daha poetik bir biçimde gerçekliğin başına ne geliyor? Deney tüpüne bir şeylerin girip çıktığı söylenemez. O zaman bu kütle ve/veya enerjinin hangi formda yeniden mümkün olacağını nasıl bileceğiz?

Bilemeyeceğiz.

Tam bu noktada Deniz Kırkalı’nın kaleme aldığı ve “sergi için” yerine “sergi ile birlikte” çalışan metne göz atabiliriz;

“Tam üç gündür yürüyorum.

Buradayım çünkü bir şeyi arıyorum.”

Metin bir hikayeleştirmeden yola çıkıyor. Uzun zamandır çölde vakit geçiren birinin kendi bedeni ve zihni ile yaşadığı süreci seyrediyoruz. Çevreyle ilişki kuruyor, düşünüyor, panikleyip rahatlıyor, çevresel faktörlerin talebi üzre organlarının işlevlerini sorguluyor, zihni bulanıyor ve kopuyor… Edebi açıdan oldukça kuvvetli olduğunu söyleyebileceğim bu metin sadece ambiyansı deneyimsel olarak derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yarattığı “hikayeleştirilebilme” imkanı ile gözlemcinin gösterinin bir parçası olma hevesini tetikliyor.

Şimdi gönül rahatlığıyla Burak Kabadayı’nın yaptığı şeyi bir laboratuvar çalışmasına benzetmeye karşı çıkabilirim. Çünkü enerjiyi anlama ve tahayyül etme motivasyonuna bir tek kantitatif değer bile önermiyor. Neyin sabit neyin değişken olduğunu idrak etmek son derece güç. Böyle bir “mucizeyi” düşlemek için tüplere değil sezgilere ihtiyaç duyarız. Tam olarak cevabın ne olduğunu bilmeden ayrılıyoruz; kum cama dönüşür, peki ya seraplar neye? Su yokken mesaneyle ne yapacağız? Tüm bu ağ, bu kablolar ne ile neyi birbirlerine bağlıyorlar? Fakat yine de çölde olduğunu söylemenin anlamı yok.

burak kabadayi sergi

Burak Kabadayı Kimdir?

1989 doğumlu sanatçı İstanbul’da yaşıyor. Kabadayı video, ses ve çeşitli nesneler ile kurduğu yerleştirmelerle enerji üretme-harcama biçimlerine ve hareketin formlarına odaklanıyor. Doğal ya da doğal olmayan yollarla, bir araya geldiği diğer öğelerle etkileşimde, alışverişte bulunan ve zaman içinde evrilen, dönüşen yapılar üzerinden bir çevre kurmakla ilgileniyor; bir arada var olma/yok olma imkanlarını ve algılama biçimlerini yeniden kurguluyor.

Sanatçı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olup (2014) yüksek lisansa devam etti. Sanatçının kişisel sergileri “Sabit Değişiklikler Dinamik Aralıklar” (2021, AVTO, İstanbul), 24 Saat (2017, PASAJ, İstanbul), 20’sinden Sonra (2016, Mixer, İstanbul). Katıldığı grup sergilerinden bazıları; “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar” (2023, İMALAT-HANE, Bursa), “Nedensel İlişkilerden Belirtisel Göstergeler Başkalaşımlar” (2022, Sanatorium, İstanbul), “Yabancı Bir Göz” (2022, Nilüfer Sanat, Bursa), “Kök” (2018, Santral İstanbul), “Hiçbir Şey Görememek” (2017, Alt Art Space, İstanbul). Kabadayı 2017 yılında “Baştan Başlamak” (İstanbul Bienali / Liverpool Bienali / Protocinema) değişim programında ve 2023 yılında SAHA Stüdyo’da yer almıştır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir