Sokaklarda Gezinmenin Tarihi

Güncelleme Tarihi: 12 Şubat 2021

Bugünlerde en çok neyi özledik? Elbette sokaklarda özgürce gezinmeyi. Fakat anlaşıldığı üzere uzunca bir süre daha evlerimizde kalmak durumundayız…Sokaklarda gezinme kavramını düşünürken yaptığım bir araştırma ve bunun için hazırladığım bir makale aklıma geldi ve kısa bir bölümü paylaşmak istedim.

Haussmann et les immeubles de Paris
Haussmann et les immeubles de Paris

Haussmann et les immeubles de Paris
Zaman 19.yy’ın 2. yarısı, Avrupa modern şehirleşme hareketlerine başlıyor. Paris’in efsane belediye başkanı Haussman bugün bile Paris’in can damarı olan büyük bulvarların (Grands Boulevards) inşasına başlıyor. Açılan bu geniş gezi yolları, o döneme kadar ev odaklı geçen yaşamı yavaş yavaş sokağa taşıyor. Bulvarlar üzerinde açılan kafeler, lokantalar ve dükkanlar yeni çekim merkezleri haline geliyor.

‘’Flaneur’’ kavramının doğuşu

19.yy sonunda modern hayat, kalıcı kurallarla değil, karşılaşmalar, kaçak anlar, değişkenlik ve değişen izlenimlerle karakterize edilmekteydi. Bu modern şehirleşmenin en önemli figürü olan ‘’Flaneur’’ yani aylak kavramının ortaya çıkışı işte tam böyle bir ortamda olmuştur. Büyük Bulvarlar, ‘’Flaneur’’ün sayısız mağazalar, kafeler ve lokantaların dizili olduğu geniş bulavralar boyunca gezebildiği, animasyonunu yapıp, görmeyi ve görülmeyi sevdiği, kaygısız imparatorluğu gibiydi…

Avrupa’da başka bir rakibi olmayan bu entelektüel gezintide hep yeni karşılaşmalar ve duygusallıklar mevcuttu. Bu panorama içinde elbette ticaretin de ihmal edilemez bir yeri vardı. Bu gezinti yolu üzerinde artan aylak sayısı mağazaların ve yiyecek içecek yerlerinin sayısını da arttırarak ekonomiyi güçlendirmekteydi. Dönemin yazarları Juliette Marguerite ve Baudelaire aylaklığı öven ve teşvik eden yazıları ile bulvarlar üzerinde gezinen insan sayısının artmasına katkıda bulunmuşlardır. Yıllar sonra ünlü sosyolog Walter Benjamin aylaklık (flaneur) kavramını tarihsel ve ekonomik çerçeveye oturtmuştur.

Galleries Lafayette Paris
Galleries Lafayette Paris

Alışverişin yarattığı ekonomik hareketlilik göz önüne alınarak büyük mağazalar (Grands Magazins) birbiri ardına açılmaya başlamıştır. Paris’te başlayan bu yeni yaşam biçimi kısa zamanda Avrupa’nın önemli şehirlerine yayılmıştır. Berlin’in Unter Der Linden’ın başından başlayıp Kurfürstendamm’ın sonuna kadar giden kilometrelerce uzunluktaki alışveriş ve gezinti caddesi, Londra’nın Oxford Street’i hep bu dönemin eserleridir. Bu caddeler üzerindeki görkemli alışveriş evleri (department stores) bugün de hala hizmet vermektedir.

Fransızca ‘’Flaneur’’ kelimesi gezinen, aylaklık yapan erkek anlamında, kelimenin ortaya çıktığı dönemde kadın için kullanılmamış. ‘’Flaneuse’’ yani kadın aylak, sosyologlar tarafından 20.yy’da kullanılmıştır. Peki kadınlar bu dönemde ne yapıyordu? Modernleşmenin merkezi haline gelmiş sokakların kadınsız olması elbette düşünülemezdi. Kadınlar da tiyatro dekorunu andıran uzun ve görkemli elbiseleri ile gezintilerde yerlerini almışlardı. Fakat uzun ve aşırı süslü elbiselerle gezmenin rahatsızlığı kısa bir süre sonra anlaşılmıştı. Ayrıca yerlere sürülen eteklerle sokaklarda gezinmek salgın hastalıkları arttırmıştı. İşte tam da bu sırada 20 yy. başında artık kadınların daha rahat kıyafetler ve ayakkabılar giymesinin zamanı gelmişti.

Coco Chanel’in Radikal Moda Hamlesi

Coco Chanel bu ihtiyacı ilk fark eden isim oldu. Dünya onu her ne kadar parfümü ile tanımaya başlasa da, Coco Chanel’in en radikal moda hamlesi, kadınlar için sokaklarda gezinebilecekleri şık ve pratik giysiler yaratmasıydı. 1910 yılında açtığı ilk butiği adeta kadın özgürlüğünün simgesidir.
Özetleyecek olursak gezinmek ekonomik faaliyetin temelidir ve bazen salgın hastalıklar yepyeni kapıların açılmasına sebep olabilir.

Oya Mumcuoğlu