Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2021
Size “Bir ormanda yürüdüğünüzü hayal edin!” desem, gözünüzde nasıl bir orman canlanır? Sesler duyar mısınız? Kokular gelir mi burnunuza? Ben ne zaman bir orman hayal etsem, yaşlı, güçlü, serin bir ormanda göğe bakıyormuşum gibi önce gökyüzüne uzanan dalların ve yaprakların arasından gördüğüm mavi gelir gözlerimin önüne. Rüzgarın, yaprakları arasından geçerken çıkardığı hışırtılı sesi duyar gibi olurum. Ağaçların gövdelerine tutunmuş yosunların, nemli toprağın kokusunu duyarım. Ağaç diplerinde bitmiş mantarlar, arada bir kuş sesleri, orman zeminine düşmüş yapraklar…
Japonlar, ormanda yürümeyi, beş duyumuzla ormanı duyumsamayı hem bir çeşit meditasyon hem de şifalandırıcı bir etkinlik olarak görmüşler yüzlerce yıldır. Çünkü onlara göre “Doğa, her şeyi daha iyi başka bir şeye dönüştürür”. Ormana giren insan, yürüyüşünü tamamladığında daha iyi başka birine dönüşmüştür. Peki, orman banyosu nedir?
Ormanda Sessizlik İçinde Yürümek
Japonların “shinrin-yoku” dedikleri orman banyosu, en basit tanımıyla ormanda sessizce yürümektir. Haritasız, rotasız, dijital dünyadan ayrılarak ve 5 duyumuzla ormanı duyumsamaya çalışarak, acele etmeden, adımlarımızı saymadan, bir yere varmaya çalışmadan yürümek. Bu yürüyüş sadece birkaç metre de olabilir, yüzlerce metre de… Önemli olan ormana girince sessizce, 5 duyumuzla ormanı hissederek yürümek.
Ağaçların dallarının kıvrımlarından yapraklarının şekline, rüzgarın sesinden ayaklarımızın altında ezilen yaprakların sesine, kuş seslerinden düşen yaprağın minicik sesine kadar tüm sesleri duymak… Ağaçların, toprağın kokusunu duyumsamak, mantarları, yere düşen kozalak ve palamutları görmek, hayvan izlerini fark edebilmek… Bazen rüzgarı takip ederek yüzlerce metre yürürsünüz, bazen bir ağacın dibinde bitmiş mantarları inceleyerek doğanın detaylarını görürsünüz saatlerce. Tüm bunlar, orman banyosudur. Kısa bir süreliğine de olsa ormanı duyumsamak; aynı anda hem ormanın içinde hem de ormanın kendisi olmak. Japonlara göre bu; hem bir meditasyon, kent hayatının hızlı akışını yavaşlatmak, an’da kalmak için bir arınma yöntemi hem de şifalandırıcı bir etkinlik. Peki, şifa bunun neresinde?
Ağaçların İyileştirici Gücü: Fitonsitler
“Fitonsit”ler, bilim insanları tarafından 1928’de keşfedilmiş. Bitkiler, fitonsit denen doğal bir kimyasal yayar. Bu kimyasal, bitkileri hastalıklardan, zararlı mantar ve böceklerden korur. Yediğimiz sebze ve meyvelerde de vardır bu fitonsitler ve onları yediğimizde bünyemize çok az miktarda fitonsit alırız. Şimdi, bir ormanın, ormandaki tüm ağaçların ve yabani bitkilerin yaydığı, ormanda yürürken nefeslerimizle bünyemize aldığımız fitonsit miktarını düşünün… Ne kadar çoktur! Ormanda yürürken aldığımız fitonsitlerin insan sağlığına faydaları da 1980’lerde keşfedildi!
Belirli bir miktarda fitonsit aldığımızda, kalp ritmimiz daha düzenli hale geliyor, stres ve kaygıya yol açan kortizol hormununu sakinleştiriyor ve hatta fitonsitler, bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve tümörlerle savaşan NK hücrelerimizi güçlendiriyor! Elbette ormanda yürümek ve ekran yerine ağaçlara, gökyüzüne bakmak, göz sağlığına da iyi geliyor. 1982’den bu yana Japonya Orman Bakanlığı, sağlığa iyi geldiği için, Japonları orman banyosu yapmaya teşvik eden ulusal bir program sürdürüyor ve Japonya Sağlık Bakanlığı da sağlık için haftada en az 1 kez orman banyosunu öneriyor. Araştırmalara göre 20 dakikalık bir orman banyosunun etkisi, insan bedeninde birkaç gün devam ediyor.
Doğanın Işık-Gölge Oyunu: Komorebi
Ormanda yürüyorsunuz. Güneş süzülüyor dalların, yaprakların arasından ve orman, güneş ışığını bir ışık-gölge oyununa dönüştürüyor. Japonlar buna, doğanın soyut sanatı anlamına gelen “komorebi” adını vermiş. Ormanda kendinize bir yer bulup, sadece komorebi’yi izlemek de orman banyosu yapmanın bir yolu. Aslında bir yolu da yok orman banyosunun. Yazının başında bir orman hayal etmiştik. Herkesin hayalindeki orman nasıl farklıysa, herkesin shinrin-yoku pratiği de farklı. Herkesin “hem ormanın içinde, hem ormanın kendisi” olarak deneyimledikleri farklı.
Orman banyosu yapmak için illa yaşlı ve güçlü bir ormana gitmemize gerek yok. Mahallenizdeki bir parka giderek ya da sadece kapınızın önündeki ağacı duyumsayarak da shinrin-yoku pratiğinizi başlatabilirsiniz. Ağaç olun, orman olun, sessizce, 5 duyunuzla duyumsayarak… Bırakın, düşünceleriniz de aksın, hareket etsin. Zihninizin akışına engel olmaya çalışmayın. Hızlı akışımızı biraz yavaşlatmanın yolu belki de orman banyosudur, kim bilir?