2020 yılının mart ayında koronavirüs pandemisinin hızla dünyaya yayılması ile hepimiz evlere kapandık; okul, iş eve taşındı ve sosyal hayat aylarca askıya alındı. Kendi kişisel önlemlerimiz bir yana, çoğu ülke büyük büyük önlem adımları atarak sınırlarını kapadı, uluslararası uçuşlar durduruldu hatta ülkemizde olduğu gibi şehirler arası yolculuk dahi izne tabi olarak gerçekleştirilmeye başlandı. Okul ve işin evden yürütülmesi, kısıtlamalar ve turizmde yaşanan mecburi durgunluk ile dünya çapında hareketlilik minimuma indi.
İklim değişikliğinin ana sebeplerinden bir tanesi fosil yakıt tüketimi ve çimento üretimi gibi antropojenik eylemlere bağlı her geçen gün artan sera gazı emisyonlarıdır. Geçtiğimiz sene sokaktaki araba sayısından uçuş sayısına yaşanan tüm bu azalmaların yıllık karbon ayak izimizde herhangi bir değişikliğe sebep olup olmadığı araştırıldığında global emisyonların 2019 seviyesine göre %7 azaldığı ortaya çıktı. Stanford Earth Matters dergisine göre bazı bilim insanları, bu oranın tahmin edilenden daha düşük olduğu kanısında. Emisyonlarda en büyük düşüş salgından en çok etkilenen ülkelerden biri olan ABD’de görüldü.
Bu ölçümler nasıl yapıldı? Carbon monitoring yani ‘karbon izleme’ belirli bir aktivitenin veya endüstrinin ne kadar sürede ne kadar karbon veya diğer sera gazlarının üretimine sebep olduğunu araştırmak için yapılan hesaplamalardır. Gerçek zamanlı günlük, haftalık veya aylık bilgi sağlamak için bu veri setleri kullanılıyor. Birçok ülkenin kendi enerji bakanlığı veya iklim araştırmaları ajansları dahilinde veri sağlamak üzerine çalışan kuruluşları var ancak Carbon Monitor gibi herkes tarafından ulaşılabilir siteler de bulunuyor. En büyük ekonomiye sahip ve en yüksek sera gazı salımına neden olan Çin, Hindistan, ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve diğer büyüklü küçüklü tüm ülkelerin sektörel ve dönemlik ortalama karbon ayak izlerini incelemek mümkün. Ancak Rusya, Japonya gibi bazı ülkeler yıllık raporlarını şeffaf şekilde paylaşmıyorlar. Bu gibi ülkelerde ise ülke ekonomisindeki yıllık tahmini büyüme oranları, farklı sektörlere ait büyümeleri, enerji ve çimento üretim raporları, ülkedeki en büyük şirketlerin üretim kapasiteleri gibi raporlardan veri elde edilebiliyor. Örneğin, trafiğin sebep olduğu karbon ayak izini belirlemek için ortalama sonuçlar verebilecek, haftanın ve günün araç yoğunluğunu göz önünde bulunduran özel birtakım hesaplamalar geliştiriliyor. Benzer şekilde bu hesaplamalarla dünyanın dört bir yanında onlarca şehirden rapor ve veri toplanıyor.
Fotoğraf: Carbon Monitor
Nature dergisi Carbon Monitor verileri ile sektörel karbon ayak izi dağılımını şu şekilde hesaplıyor: Yıllık olarak enerji sektörü %39, endüstri %28, kara ulaşımı %19, hava ulaşıma %3, gemi ulaşımı %2 ve evsel kullanım ise yüzde %10 oranında karbon emisyonlarına sebep oluyor. Site https://carbonmonitor.org linkinden ziyaret edilebilir.
2030 yılına kadar Paris Antlaşması’nın hedeflerini tutturabilmek adına yıllık sera gazı emisyonlarının ortalama %7.6 azalması gerektiğini düşünürsek, bu hedefleri tutturmak için salgının bizleri engellediğinden çok daha fazlasının yapılması gerekiyor.
Şimdilik pandeminin 2022 yılında biteceğinden bahsediliyor. Pandemi sona erdiğinde ise ek önlem alınmadığı takdirde maalesef emisyonlar çok kısa sürede önceki yılları yakalayacak.