Otizm ve Beslenme

Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023

Pandemi döneminde doktorların ortak söylemi, bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak oldu. C ve D grubu vitaminlerden, çinko ve selenium gibi minerallerden zengin besinler yememizin öneminden bahsettiller. Bu dönemde belki de ilk kez Glütatyon’u duyduk. Yani vücudumuzun en önemli antioksidanı. Bunların yanısıra bağırsak floramızı güçlü tutmamızın gerekliliği vurgulandı. Bağırsaklarımız için ikinci beyin denildi. Bağırsaklardaki faydalı mikroorganizmalar yani probiyotiklerin arttırılmasının faydalarından bahsedildi. Kısacası, temiz ve doğal beslenmemizin ehemmiyeti anlatıldı.

Doğal ve Organik Yiyeceklerin Önemi

Besinlerin, otizm tanısı konmuş çocuklarda kat kat daha fazla önemi var. Paketli gıdalardan, glütenden ve şekerden uzak mümkün oldukça doğal ve organik yiyecekler tüketilmeli. Doktor kontrolünde vitamin ve mineral testleri yaptırılması önerilir. Vücuttaki eksik vitamin ve minerallerin özellikle otizm tanısı almış çocuklarda birçok yan etkilere neden olduğu ile ilgili bulgular ve araştırma yazıları bulunmakta.  Örneğin, demir eksikliğinin uykusuzluk, huzursuzluk, ve davranış bozukluğuna neden olduğu bilinir. Veya, magnezyum eksikliğinin hiperaktiviteye hatta idrar kaçırmaya neden olduğu ile ilgili yazılar var. (Starobrat Hermelin B, The effects of magnesium physiological supplementation on hyper activity in children w/ ADHD) San Diego, CA Otizm Araştırma Enstitüsüne göre, aşağıda sıralayacağım vitaminlerin ölçülmesi ve eksikliği giderildiği takdirde, çocukta oldukça olumlu davranışların görüldüğü tespit edilmiştir.

  • D Vitamini
  • A Vitamini
  • C Vitamini
  • B3-B6-B12 Vitamini
  • Çinko
  • Demir
  • Magnezyum
  • Folik Asit
  • Melatonin
  • DMG ve TMG

Bağırsakların İyileştirilmesi

Otizm teşhisi konulmuş çocukların birçoğunda bağırsak florasının bozuk olduğu görülmüş. Hatta bağırsak florası bozukluğunun oluşumunda D vitamini eksikliğinin bile neden olabileceği yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılmış. D Vitamini eksikliğinin ayrıca çocuklarda gıda alerjilerini tetiklediği de belirtilmiş.  (Ly NP, Litonjua, Gold DR, Celedon JC, Gut microbiota probiyotics and vitamin D — Allen KJ, Kaplin JJ, Ponsonby AL- Vitamin D insufficiency is associated w/ challenenge proven food allergy in infants.)

Yediklerimizin Davranışlarımız ve Hayat Kalitemiz Üzerindeki Etkisi

Bağırsak florası hakkında en açıklayıcı bilgileri Dr. Natasha Campbell”in 2004 yılında çıkardığı “Gaps Bağırsak ve Psikoloji Sendromu” adlı kitapta bulabilirsiniz. Kitabı bir solukta okuduğumu ve günlerce üzerinde düşündüğümü hatırlıyorum. Gerçekten yediklerimiz davranışlarımızı ve hayat kalitemizi bu denli etkileyebilir miydi? Otizm, ADHD, depresyon hatta şizofreniyi, Gaps diyeti iyileştirebilir miydi? Dr. Natasha Campell”in Gaps diyetini bulma hikayesi enteresan. Kendisi Nöroloji ve Beslenme Uzmanı. Oğluna 3 yaşında Otizm teşhisi konuluyor. Oğlunu daha yakından gözlemlemeye başlıyor. Oğlunun sindirim sorunları yaşaması nedeniyle, otizmin bağırsak kaynaklı olabileceğini düşünüyor. 2000 yılında Cambridge”de açtığı klinikte otistik oğlunu iyileştirmek için doğal tedavi yöntemlerini uyguluyor ve başarılı oluyor. Doğal tedavi yöntemine Gaps adını veriyor. Gaps tedavisi ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsakların iyileştirilmesi yöntemi. Kemik suları, fermente sebzeler, yoğurt, kefir gibi mayalanmış ürünler tüketiliyor. Yani, bağırsakların ihtiyacı olan faydalı mikroorganizmaları çoğaltarak. İşlenmiş, paketli gıdalar yani market ürünlerinin kesinlikle tüketilmemesinin altını çiziyor. Glüten ve şekerden uzak durulmasını da ayrıca tembihliyor. Temiz ve doğal beslenme ile sadece otizm değil, aynı zamanda dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüğü çeken çocuklar, disleksi, dispraksi gibi hastalıkların da iyileştirilebileceğini anlatıyor Dr. Natasha Campbell. 2016 yılında Acres USA dergisine verdiği röportajında aklımda kalan ilginç bilgiler var. Beslenmenin yanı sıra, manyetik dalgalardan dolayı gece uyuyamayan hastalarından bahsetmişti. Bir hastasının klinikte tüm elektronik cihazlar kapanmadan asla uykuya dalamadığını okumuştum. Ya da, gecenin bir vakti uyanıp bahçeye çıkıp ayaklarını toprağa basarak rahatlayan bir hastasını anlatmıştı.

Otizmli çocuklarda bu yöntemin işe yaradığını birebir gözlemledim. Bilinçli ailelerin müthiş sabrı ve istikrarı ile 3 yılın sonunda otizm belirtileri tamamıyla kaybolan ve örgün eğitime devam eden öğrencilerim oldu. Gaps diyetini birebir uyguladılar ve olumlu sonuç aldılar.

Şimdi ilk paragrafıma geri dönüp hatırlayalım. Pandemi döneminde doktorlarımız da aynı şeylerden bahsetti. Yani, beslenmenin “temiz beslenmenin” öneminden bahsettiler. Vitamin takviyelerinden, probiyotiklerden, propolisten bahsettiler. Paketli gıdalardan uzak durulmasını anlattılar. Gaps diyetinde bahsedilen beslenme şeklinden pek de farkı yok.

Şimdi soruyorum; Her şeyin önemini sorguladığımız hatta çoğu şeyden vazgeçtiğimiz bu dönemde, hayatımızda terk edemediğimiz beslenme ihtiyacımızı artık daha sağlıklı hale getirmenin zamanı gelmedi mi?