Mutluluğun Sürdürülebilirliği Üzerine…

Mutluluğun Sürdürülebilirliği Üzerine…

Bugün 20 Mart, Dünya Mutluluk Günü. Bu gün, Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında, “İnsanların mutluluk fikrini hatırlamaları” için ilan edildi.

Anımsar mısınız? Bir yerlerde bir mutluluk vardı…

Mutluluğu bir fikir olarak hatırlamak… Yaklaşım olarak bile ne kadar üzücü öyle değil mi?

Peki, mutluluğu, bir ihtimal olarak hatırlandığı bir günden alıp daim olduğu bir yere koymak mümkün mü? Ya da şöyle sormak çok daha doğru olacak; mutluluk için sağlıklı bir sürdürülebilirlik mümkün mü?

Başlamadan önce “mutluluğun beş püf noktası: Beş adımda keyiften çıldırın!” gibi zırvalarla sizi kandırmaya çalışmak hevesinde olmadığımı söylemek isterim. Kimse kimseye altın tepside mutluluk sunmayacak. Bunu unutun… İnsanın mutlu olunca yaptığı şeylerin mutluluğun sebebiymiş gibi satıldığı kişisel gelişim kitaplarını ve seyircilere “Hadi kalkın, zıplıyoruz!” denilen seminerleri de… Benim niyetim zihninizde bir ışık yakmak naçizane. Hem kim bilir! Belki bu ışığı takip etmek size kendi mutluluğunuzu inşa etme ihtimali verebilir.

Önce mutluluğun ne olduğunu bir anlamaya çalışalım. Genel bir tanım getirmek gerekirse mutluluk, kişinin iyi olma halini korumasını ifade eder. Fakat buradaki “iyi halin” ne olduğu tamamen size kalmış. Hatta bu iyi hal için mutlak bir belirlenime de ihtiyacınız yok. Yani “Bir sen, bir ben, bir de bebek” minvalinde formülasyonlarınız da olabilirken mutluluk için tasavvur ettiğiniz hiçbir kristalize fikriniz de olmayabilir.

“Ben her an yeniden var oluyorum. Etkileşim kurduğum şeyler de sürekli olarak var oluyorlar. Her an başka bir şey benim mutluluk kaynağım olabilir.” diyebilirsiniz. Anlaşılacağı üzere her bireyin kendi iç dünyasında mutluluk ile ilgili farklı parametreleri vardır ve bu parametreler sürekli olarak sabit kalmak ve her zaman için geçerli olmak zorunda değildir. Hal böyleyken “İşte herkesi mutlu eden o tavsiye!” gibi öneriler pek de mümkün olamaz. Çünkü tek bir insan için bile, o insanı her zaman mutlu edecek tek bir tavsiye ile buluşturabilmek hiç gerçekçi değil.

Bana kalırsa hazla karıştırılmaması gerektiğini düşündüğüm mutluluk, bir histen çok bir duygudurum olarak algılanmalıdır. Hepimizin çevresinde her şeyi dramatikleştiren, yaşam enerjisini elemden alan ve bu durumdan memnun olan insanlar vardır. Bu insanların kendi belirlenimleri çerçevesinde “iyi halde” olmadıklarını, mutlu olmadıklarını nasıl söyleyebiliriz ki?

Bu haliyle mutluluk; bireyin kendi hayatını kendi ölçütleri ile değerlendirdiğinde hayatından ne kadar hoşlandığı ile ilintili bir tür yetkinlik, doymuşluk ve kendini gerçekleştirmişlik meselesidir.

Mutluluğun Sürdürülebilirliği Üzerine…Fotoğraf: Belle Co

Mutlu olmak için pek tabii tatil planlayabilir, insanlarla konuşabilir, gülümseyebilir, çok para kazanabilir ve her şeyi keyifle kucaklayabilirsiniz. Fakat bunların hiçbirisini yapmadan da mutlu olabilirsiniz. Mutluluk, elinizde olanla yetindiğiniz bir içsel dinginlik halidir. Bu yetinme hissi için dünyalara da ihtiyaç duyabilirken günü kurtarmakla da tamamlanmış hissedebilirsiniz. Nasıl biri olduğumuz neyin bizi mutlu ettiğiyle değil, bunun için ne yaptığımızla ilintilidir. İşte sürdürülebilir mutluluğun anahtarı da tam olarak burada gizli…

Sürdürülebilir bir mutluluk; arzularınız için olan yapıp etmelerinizin insan olmanın ihtimal kıldığı erdemler, evrensel ilkeler ve etik ile ne kadar örtüştüğü ile ilgilidir. Sözgelimi zengin olmak sizi mutlu edebilir ve zengin de olabilirsiniz. Fakat bunun için başkalarının cebinden çalmak ya da emeğini sömürmek sizi bir hırsız yapar ve ideal bir insanlık buna mani olur.

Örneğin içinde yaşadığınız halkı çok yüksek bir refah düzeyinde görmek sizi mutlu edebilir. Hayatınızı da buna vakfedebilirsiniz. Fakat bunun için bir gün bütün Yahudileri öldürmek isterseniz bu sizi korkunç biri yapar ve yine ideal bir insanlık buna mani olur.

Yani evet… Sürdürülebilir bir mutluluk sadece mutluluğunun peşinden koşan size değil, ideal bir insanlığa da ihtiyaç duyar.

Mutluluğun sürdürülebilirliği için erdemli bir birey olmanın hassasiyeti ile evrensel kıymetlere uygun arzularınızın peşinden koşarken bir yandan da sizinle aynı parkurda olanlara yardım ve sadece kendi mutluluğu adına bir başka şeyi mahvedenlere müdahale ettiğiniz ideal bir toplum düzeni için çalışabilirsiniz.

Özetle, bütün canlılar için daha adil ve yaşanılabilir bir düzen içerisinde hep beraber inşa ettiğimiz sürdürülebilir bir mutluluğun paydaşı olabiliriz. Ya da 20 Mart’larda bir fikir olarak mutluluğu anmaya devam edebiliriz.

Kapak Fotoğrafı: Antonius Ferret