Kendinin Avcısı başlıklı sergi, Ka x Versus Art Project işbirliği içerisinde gerçekleşiyor. Küratörlüğü Oğuz Karakütük tarafından üstlenilen seçkide Türkiye ve Avrupa’dan davet edilen 16 sanatçının işleri yer alıyor. Gösteri, 24 Şubat 2024 tarihine kadar Versus Art Project’in Beyoğlu’ndaki mekanında görülebilir.
Kendinin Avcısı sergisi; fotoğrafın gerçeklik ile kurduğu ilişkiyi, fotoğraf medyumunun kendisi üzerinden tartışmaya açmayı hedefliyor. Sergi ismini Metin Altıok’un aynı adlı şiirinden ödünç alıyor. Seçkide yer alan isimler ise şöyle; Alix Marie, Antony Cairns, Arda Asena, Asger Carlsen, Burçak Bingöl, Cemil Batur Gökçeer, Cemre Yeşil Gönenli, Dafna Talmor, Ege Kanar, Görkem Ergün, Hannah Hughes, Irmak Canevi, Larissa Araz, Rehan Miskçi, Ruth van Beek, Selim Süme.
Küratör Oğuz Karakütük, sergiden bir tür ‘’ruh çağırma’’ olarak bahsediyor. Bu; bir araç olarak fotoğraftan ziyade fotoğrafın kendinde ne olduğu üzerine bir fikir yürütüş özelinde, 19. yüzyıl fotoğrafçılığının avangard ruhuna yönelik bir tür recat olarak düşünülebilir. Küratöryel metinde sergide yer alan sanatçıların fotoğrafın anlatma, ifade etme, gösterme ve temsil gücünün sınırlarını zorlayan avangard yaklaşımların günümüzdeki devamcıları olarak kabul edilebileceği söyleniyor. Bunun yanı sıra serginin aynı zamanda Ka için ‘’Türkiye fotoğrafının uç beyi’’ olan Orhan Cem Çetin’e verdiği ilhamlar için teşekkür niteliğinde olduğunun da altı çiziliyor.
Ancak bu noktada serginin fotoğrafın gerçeklikle kurduğu ilişkiyi ve fotoğrafın kendinde ne olduğu hakkındaki bir tartışmayı 19. yüzyıl fotoğrafçılığında yada fotoğraflarında değil, ama oradaymış gibi ve o ‘’ruhla’’ aradığını belirtmek gerekiyor. Bugünlerde ise fotoğrafın; belki biraz sosyal medyanın itkisi, teknolojinin fotoğrafı demokratikleştiren imkanları ve çağdaş insanın görüntü-hakikat algısı düşünüldüğünde çok daha farklı bir hüviyete sahip olduğunu söyleyebiliriz.
19. yüzyıl fotoğrafının avangard tavrı ve bugünkü fotoğrafın intibası arasındaki farkı anlamak için fotoğrafın bireysel tarihine ve içinde geliştiği sürece ufak bir bakış atmak, Kendinin Avcısı sergisinin tartışmaya açtığı mefhumları kavramak için işimize yarayacaktır.
19. yüzyılda kapitalist dünyanın sekülerleşmesi ile ilerleme adına “Tanrı”, yerini tarihin yargısına bıraktı. Böylesi bir tarih yargısının başat unsurları olarak demokrasi ve modern bilimi görmek mümkün olacaktır. Bir olay, kişi ve yer adına görüntüyü saklayıp koruduğu için her zaman tarihsellik ideasıyla ilintili olagelen fotoğraf da kısa bir süre içinde hızlıca bu unsurların “yardımcısı” haline geldi. Belki de kabaca fotoğraf makinesinin bir tür kanıt yaratma makinesine dönüştüğü düşünülebilir. Fakat 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra tarih yargısının da terk edildiğini söyleyebiliriz. Her şeyi seyirlik bir gösteriye evirme eğiliminde olan gelişmiş dünyanın faydacı bakışı; yitip giden belleğin, anlamın ve yargının sürekliliğinin yerine fotoğraf makinesini koydu. Artık kanıtlara ihtiyacımız olduğu söylenemez. Bilakis unutmak için fotoğraf çekiyor oluşumuz aşikar görünüyor.
Kendinin Avcısı sergisi; tüm bu süreçleri bir bağlamda kızağa çekip fotoğrafın başat ruhunu seyrederek, fotoğrafın neliği ve imkanları üzerine ‘’kadim’’ sorular sorup yeni cevaplar arıyor. Bu cevaplar için de işaret ettiği avangard tavırla fotoğrafın anlamsal ve biçimsel imkanlarının sınırlarını/sınırsızlıklarını zorluyor.
Kendinin Avcısı Sergisine Nasıl Giderim?
Kendinin Avcısı sergisi 24 Şubat 2024 tarihine kadar Versus Art Project’de görülebilir. Galeri, salıdan cumartesiye kadar 10.00 – 18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Pazar ve pazartesi günlerinde ise kapalı. Galeri Beyoğlu’nda bulunan Hanif Han’da yer alıyor. Taksim metro durağından 5-10 dakikalık bir yürüyüş ile sergi alanına kolayca ulaşabilirsiniz. Sergi ziyaretçiler için ücretsizdir.
Kapak Fotoğrafı: Hannah Hughes, Tuck Ⅸ