Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023
“Bilginin ve fikirlerin serbest dolaşımı, liberal toplumun can damarı, her geçen gün daha da kısıtlanıyor.”
Harper’s Magazine’de yayımlanan mektuptaki ifadelerden biri sadece…
Aralarında Noam Chomsky, JK Rowling, Gloria Steinem, Bari Weiss, Margaret Atwood, Salman Rushdie’nin de bulunduğu 150 yazar, akademisyen ve aktivistin ‘iptal kültürü’ne karşı çıkan mektubu, temmuz ayının başlarında yayımlandı.
Peki, gerçekten öyle mi? Sosyal medya can damarımızdan yakaladı, nefes mi aldırmıyor?
Konuya dikey-yatay detaylıca girmeden önce ‘iptal kültürü’ ne demek, bir bakalım… En özet ifadeyle ‘iptal kültürü’, tanınmış kişilerin geçmişteki kötü davranışlarına dikkat çekmek ve onları boykot etmek amacıyla sosyal medyada her an baş gösterebilen bir hareket.
Bir Özür Her Şeyi Unutturuyor
Geçmişte ırkçı bir söz mü ettiniz, o söz sanal dünyanın derinliklerinden çıkıp sizi buluyor, işinizi kaybetmenize sebep olacak kadar başınıza çorap örüyor. Cinsel taciz, hayvana şiddet, LGBTİ+ gibi konularda da gözünüzün yaşına bakmıyorlar. Alenen dışlanıyorsunuz. Saniyeler içinde tepeden zemine çakılmanız bir ‘tık’a bakıyor.
Harvey Weinstein mesela… Hollywood’un kerli ferli yapımcısının çöküşü ‘iptal kültürü’nün en bilinen örneği. Her köşe başında taciz ettiği kadınların 2017 yılında seslerini çıkarmasıyla başlayan #MeToo hareketi okyanusları aşıp bir dayanışmaya dönüştü.
Tabii her sözde ‘kurban’ Harvey Weinstein gibi hazin son yaşamıyor. İşin içine renkler girince bir özür her şeyi unutturuyor.
Makyaj gurusu James Charles veya kozmetik markasıyla şarkıcılıktan CEO’luğa terfi eden Jeffree Star geçmişteki hatalarından ders çıkardığını söyleyip gözü yaşlı bir videoyla milyonların karşısına çıkınca kaybettikleri takipçilerinin yerine kısa sürede yenilerini koyuyor.
Neyi Yapmaya Daha Hevesliyiz?
Dünyanın dört bir yanında ‘iptal’ edilenleri izliyoruz. Hareketin ‘çok ileri’ gittiğini düşünenler de olunca kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda hüküm vermek zor. ‘Kendi adaleti’ni sağladığına inananları memnun, maruz kalanı isyan ettiren ‘iptal kültürü’nün daha ne kadar yolu var bilinmez.Bildiğimiz bir şey var ki sosyal medya hepimize lazım. Kendimize asıl sormamız gereken dünyayı azıcık da olsa değiştirmek için sahiden duyarlı mıyız, yoksa bazen yüz yüze ifade edemediklerimizden ötürü birilerinin hayatlarını mahvetmeye mi hevesliyiz?