Ömer Pekin’in Versus Art Project’te açılan sergisi Türkçe’deki karşılığını bulmakta zorlandığı bir kelimeden yola çıkıyor: “infatuation”. Yoğun fakat kısa süreli bir tutku veya hayranlık duyma anlamına gelen kelime yoğunluğunun gücüne nazaran etkisinin hızı ve yok olmasıyla dikkat çekiyor. Pekin bu duyguyu iki insan arasında sınırlı kalmayacak şekilde, yaratıcı ile işi arasındaki gelgitli ilişkiyle paralellikler kurarak ele alıyor. Zaman zaman kararsız olabilen bu romantik ilişki, izleyici ve sanat nesnesi arasındaki diyologla da özdeşleştirilebilir ve hatta toplumun tüketim çılgınlığı, modern dünya, trend değişkenlikleri ile de birçok bağ kurulabilir.
“Yaratıcının giderek artan bir heyecanla başladığı işi, hazırlık dönemi, kavramsal çerçevesini oluşturması ve birçok farklı yöntemle yapılacak işi kurgulaması ile devam eder. İş tamamlandığında, yaratıcının zihninde tekrarlanan bir övgü sesi yankılanır. İş ve yaratıcısı arasındaki ilişki, gerçekleştikten sonra sürekli olarak değişir. Özellikle de onay alma ihtiyacıyla insanların kendi işlerinden yeni beklentileri oluşur. Böylece, kişinin üretimine karşı duygularında hızlı bir değişim olur. “Infatuation”u andıran bir yolculuğu taklit eden bu duygular, bazı durumlarda memnuniyetsiz bir şekilde değişebilir.”
-Ömer Pekin
Pekin’in Türkiye’de ilk defa gösterilen işlerini kapsayan sergi, sanatçının uzun senelere yayılan, birbiriyle ilişkili ancak birbirinden bir o kadar da farklı üretimlerine yer veriyor. Çalışmalar, sanatçının 2015’ten beri üzerine düşünüp ürettiği, yapılan tasarımı fonksiyonundan bağımsız olarak, resimsel bir olgu oluşturabilmek amacıyla da yaratmak anlamına gelen “Painterly Object” tanımı ile de diyolog kuruyor.
Mekâna özgü bir sergileme pratiğiyle karşımıza çıkan “Infatuation”, galeri alanını birbirinden farklı dünyalar oluşturabilecek bir biçimde dönüştürüyor. Ağırlıklı olarak duvar heykellerinden oluşan sergide yer alan işler çoğunlukla metal malzemelerden oluşuyor. Dokuları ve ışık ile ilişkileri sebebiyle farklı, ilk bakışta neredeyse siyah gibi görünebilecek renklerde olan heykeller, ışık ve açılarına göre farklı deneyimler yaratıyor. İzleyicinin algısına alan açan, pasif bir konumdan serginin etkin bir parçasına dönüştüren, farklı dünyalar yaratmasına olanak tanıyan bir seçki karşımıza çıkıyor. Sanatçının rengin bir malzeme olup olmadığını sorgulama hâli serginin geneline nüfuz ediyor. İlk defa bu sergide karşımıza çıkan bazalt taşlardan oluşan heykeller de seçkinin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Üretimini yaptığı sanat nesnelerini, mimari tasarımlardan çok farklı görmediğini belirten Pekin, genel sanatsal araştırmalarının kökeninin mimari form ve malzeme arayışları ile genişleyen bir yapıya dayandığından bahsediyor.
“Sanatsal yaratım deneyimini ve izleyiciyle nesne arasındaki diyaloğu kesintisiz bir olma hali olarak kabul eden Pekin; akışa, değişime, bu değişim içinde deneyimlenemeyen gerçekliklerin, içinde yaşadığımız kısa ömürlü takıntılar dünyasında nerede yer alabildiklerine odaklanıyor.
Sergi, ışık ve ışığın yokluğu aracılığıyla, izleyici ve sanat nesnesi arasında oluşan ilişki üzerine sorular sormayı amaçlıyor. Farklı etkileşim biçimlerinin doğası, sanat eserinin malzeme, görsellik ya da dokunsallık gibi özelliklerine indirgenemeyen, daha ziyade eserin izleyicinin hayal gücü ve duygularıyla girdiği etkileşimden doğan hakikatinden yola çıkan ‘gizli öz’ fikri üzerinden tartışılıyor.”
-Burcu Fikretoğlu
Ömer Pekin’in renk ve ışığı detay ya da araç olarak kullanmaktan öte eserlerin özündeki materyal olarak konumlandırdığı “Infatuation” adlı sergisini, 17 Haziran tarihine dek Versus Art Project’te ziyaret edebilirsiniz.
Yazar: Burcu Dimili
Fotoğraflar: Barış Özçetin