Güncelleme Tarihi: 18 Ocak 2023
Daha yaşanabilir bir dünya için iklim krizini çözmeye yönelik her gün yepyeni bir kavram ortaya çıkıyor. Bazılarını kolaylıkla benimsiyoruz bazılarını ise alışkanlıklarımızın gücünden dolayı kabul etmekte zorlanıyoruz. Zorlandığımız en geniş alanlardan biri de beslenme şeklimiz ve ona olan bağımlılığımız. İklim dostu beslenme yaklaşımı da bu noktada ortaya çıkıyor.
Hayvancılık, dünyada sera gazı salımını en çok etkileyen faktörlerden biri ve vazgeçemediğimiz et tüketimi de bu sera gazının oranını oldukça yükseltiyor. Hatta et tüketiminin bazı kültürlerde yaşam biçimi olduğunu düşünürsek alkali ya da vejetaryen beslenme şekilleri, birçok insana göre ya ütopik ya da uygulanmayacak kadar zor geliyor.
New York Times da sofrasından eti çıkaramayan ancak iklim krizine kendi çözümleriyle katkıda bulunmak isteyenlere çözüm bulmuş ve 2015 yılında klimataryen beslenmenin tanımını yapmış. Adını bundan sonra da sıklıkla duyacağımız iklim dostu beslenme nedir, diğer diyet türlerinden nasıl ayrışıyor, birlikte inceleyelim…
İklim Dostu Beslenme Modeli Nedir? Klimataryen Kime Denir?
Fotoğraf: Thought Catalog
Klimataryen kelimesi iklim bilimi anlamına gelen klimatoloji sözcüğünden türetilmiştir.
Klimataryen ise küresel iklim değişimini beslenme düzeniyle durdurmak isteyen kişi anlamında gelir. Klimataryen ya da iklim dostu beslenme yaklaşımı, küresel ısınmayı olumsuz etkileyen gıdaların tüketimini minimuma indirmeyi amaçlayan beslenme biçimidir. Üretilen her üç gıdadan birinin çöpe gittiğini ve bu gıdaların sera gazı salımının yüzde 8’ine mal olduğunu düşünürsek iklim dostu beslenme modelinin herkesin rahatlıkla benimseyebileceği bir diyet modeli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü klimataryen beslenmenin temelinde yer alan unsurlardan biri de “bol bol” değil yeterli beslenmedir.
İklim Dostu Beslenmeye Nasıl Geçilir?
Fotoğraf: Christian Joudrey
Karbon ayak izini sıfırlamayı ya da azaltmayı hedefleyen iklim dostu beslenmeye aşağıdaki adımları uygulayarak geçebilirsiniz.
- Yerel üreticileri destekleyerek yerli malı ürünler tüketebilirsiniz. Örneğin ithal avokado yerine ülkemizdeki yetiştirilen gıdaları tercih edebilirsiniz.
- Sebze ve meyveyi mevsiminde, doğa size sunduğu zaman tüketebilirsiniz. Mevsiminde tüketilen besinlerin hem minerali daha yüksek olur hem de üretimlerinde ekstra su kullanılmaz.
- Alışveriş listenizi adet belirterek düzenleyebilirsiniz. Böylece hem ev ekonomisine katkıda bulunur hem de gıda israf etmeyerek dünyadaki sera gazı salınımını önlemiş olursunuz.
- Et tüketimini sıfırlamak yerine kullandığınız hayvansal ürün miktarını azaltabilirsiniz. Bir gün uyanıp ben vejetaryen olacağım diyemiyorsanız yavaş yavaş et alışverişlerinize sınır getirebilirsiniz. Dilerseniz işe, tükettiğiniz etlerin gramajlarını düşürerek de başlayabilirsiniz.
Bütçenize göre organik tarıma öncelik veren üreticileri tercih edebilirsiniz. Tarım ilaçlarının da karbon salımına etki ettiğini unutmayın. Böcek ilaçları, kimyasal maddeler hem insan sağlığını etkiler hem de yediğimiz ürünün besin kalitesini düşürür.
Kapak Fotoğrafı: Kathryn Aleksa
