Çiçek Bakımı ve Aranjmanları İçin İpuçları

Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2021

Girdikleri her ortamda huzur verici bir ambiyans yaratan çiçekler, dekorasyonun ayrılmaz bir parçası. Retrodan İskandinav’a, rustikten endüstriyele kadar artık tüm dekorasyon stillerinde büyük bitki topluluklarına rastlıyoruz. Kimileri bunu yalnızca dekorasyon odaklı yaparken, kimileri ise bu düşüncenin ötesine geçip çiçekleri ile bir bağ kuruyor. Onları özenle suluyor, yapraklarını nazikçe yıkıyor, bazen konuşuyor… Hobi olarak yaptığı çiçek aranjmanları ile bir süre sonra küçük kazançlar elde etmeye başlayan Gülay Kırbaş da bu isimlerden bir tanesi. Biz de kendisiyle evde çiçek bakımı ve yapmış olduğu çiçek aranjmanları üzerine konuştuk…

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 

54 yaşında bir anneyim. İstanbul Üniversitesi, Biyoloji mezunuyum. Uzun yıllar medikal malzeme, kanser ve kök hücre klinik araştırmaları üzerine çalıştım ve emekli oldum. Emekliliğimden sonra da butik tarzı canlı çiçek aranjmanları yapmaya başladım ve halen devam ediyorum.

Çiçeklere olan bu ilginiz ne zaman, nasıl başladı?

Ailemle yaşadığım dönemde annemden dolayı evde saksılar dolusu bitki vardı. Benim de üniversiteye başladığım ilk yıldan itibaren dersler sayesinde en çok vakit geçirdiğim yerlerden biri İstanbul Üniversitesi, Prof. Dr. Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi oldu. Burası 1935 yılında Heilbronn tarafından kurulmuş, İstanbul’un ilk botanik bahçesidir. İçinde 5 bin adet bitki barındıran bu muhteşem yer ne yazık ki diğer birçok şey gibi yaşanılan değişime direnememiş ve 2017 yılında müftülük binasına devrolmuştur. Benim öğrenciliğimde seralar öğrencilere açık alanlardı. Boş zamanlarda buraları dolaşır ve sessiz manzaralı bahçesinde oturup ders saatini beklerdim. Seralarda hiç görmediğim su bitkileri, kahve ağacı ve boyumu aşan kaktüsler olurdu. Orada öyle dolaşıp nemli havayı solur, bitkileri seyrederdim. 

Yine üniversite yıllarımda yazları yurt dışına çıkmaya başladım. Bu bahsettiğim seralardaki seyir durumu, gittiğim ülkelerde de devam etti. Ziyaret ettiğim çoğu yerde botanik bahçeleri ve çiçek pazarlarını dolaştım. Bu arada evde de saksılar çoğalmaya başladı tabii. Bazen yurt dışından getirdiğim küçük bir kaktüsü ya da soğanı evde büyütmeye çalıştım ya da annemin büyüyen çiçeklerini çoğalttım. Kendi evime geçtikten sonra saksıları ne kadar azaltmaya çalışsam da ilgim ve sevgimle birlikte onlar da o kadar çoğaldı.

Bildiğimiz kadarıyla hobi olarak aranjmanlar yapıyorsunuz. Bize bunları yaparken dikkat ettiğiniz noktalardan bahsedebilir misiniz?

Emeklilik ertesi hobim biraz da kazanç olarak devam etmeye başladı. Yaptığım ve hediye ettiğim aranjmanları beğenen yakın çevrem, hediyelik veya yapacakları toplantılar için benden istekte bulunmaya başladılar. Canlı çiçek akvaryumu, masa süsü, tohum saksısı bu isteklerden birkaçı.

Aranjman çiçek yapımında öncelikli olarak dikkat ettiğim şey tabii ki kullanacağım çiçekler oluyor. Bunların hepsini özenle seçiyorum. Yeşil yapraklı bitkileri ve galvanizleri Eminönü Çiçek Pazarı ve IBB’nin çiçek bahçelerinden temin ediyorum. Büyük işler için Yalova’daki iki seradan toplu alım yapıyor, toprak saksılar için Beykoz’daki çömlekçime gidiyorum. Kaktüs ve sukulentler ise genellikle benim yetiştirip çoğalttıklarım oluyor. Düzenli olarak orman, koru, yeşil alan gezisi yaparak tüm devrilmiş ağaç kabuklarını, kozalakları, palamut ve likenleri topluyorum. Yani kısacası benim çiçek aranjmanı yapımında en çok dikkat ettiğim nokta, o toplulukta yer alacak her bitkinin gerçekten sağlıklı olması, özenle seçilmesi.

Benim için her kumaş veya seramik, kırılan her tabak çanak çiçekler için ya saksıdır ya da aksesuardır.

Tasarımlarınızda ilham aldığınız biri/bir şey var mı?

Eskiden dolaştığım yerlerde gördüğüm aranjmanları uygulamaya çalışırdım. Mesela cam vazoda çiçekli soğanlar, topraksız seramikte köklü ve yaşayan bitkiler, kuşyuvası saksılardan sarkan rengarenk çiçekler dikkatimi çekerdi ve yapmaya çalışırdım. Ancak son yıllarda durum biraz değişti. Sosyal medyada iki tane sukulent-kaktüs grubuna üyeyim ve bu gruplarda tasarımlarını beğendiğim kişilerle konuşup, gördüğüm kombinasyonlara yakın şeyler yapmaya çalışıyorum. Tabii artık neyin ne kadar yapılabilir olduğunu daha iyi bildiğim için ortaya çıkanlar hep kendi aranjmanlarım oluyor. 

Kişiye özel kombinasyonlarda ise tabii ki kişinin karakteristik özelliklerine uygun malzeme ve çiçek kullanıyorum. İlhamım doğrudan o kişiden geliyor yani. Mesela bir sevgiliye hediye gidecekse renkli saksıda kalp kalbe çiçeğini kullanmak gibi…

Evde çiçek bakımının püf noktalarını paylaşabilir misiniz?

Fotoğraf / Thuan Pham 

Sulama ve güneş ile ilgili olarak bitkinin özelliklerine göre hareket etmek gerekir. Hepimizin kafasında “bu çiçek güneş görmeli” diye bir algı yerleşmiş ancak bilinmelidir ki bazen direkt güneş çiçeklerin yapraklarını yakabilir. 

Özellikle salon bitkilerinde gübrelemeyi su ile beraber yapmalısınız. Aksi durumda toprak sineklenir ve bitki yanabilir. Bu noktada ben hazır sıvı vitaminleri öneririm.

Toprak belki de çiçek bakımında en önemli olan konu. Maalesef her satılan torf suyu tutmuyor. Onun için aldığınız torfu biraz bahçe toprağı ile karıştırırsanız daha iyi sonuçlar elde edersiniz.

Sera bitkisi satın alırken üzerindeki parazitlere ve topraktaki solucanlanmaya bakmalısınız.

Evde herkes rahatlıkla çiçek yetiştirebilir. Hatta öyle ki barış, kurdela gibi hava temizleyici bitkiler evde özellikle bulundurulmalı. Sadece alerjik durumu olanlar yatak odalarına çiçek koymasınlar. 

Kimileri çiçek bakmak istiyor ancak yeteri kadar ilgi gösteremeyeceğini düşündüğü için yapmıyor. Onlara öneriniz olur mu? 

Bana kalırsa eğer ilgi gösteremeyeceklerini düşünüyorlarsa bu işe hiç başlamasınlar. Ne kadar az olsa da çiçek bakımı da ilgi gerektirir. Eğer onu da yapmazlarsa bir bakmışlar ki hepsi boynunu bükmüş gitmiş. Ancak bana yine de bir öneride bulun diyorsan, bambu derim. İlgi gösteremeyeceğini düşünenler, şık bir cam aksesuar içine su doldurup 3-5 dal bambu ile evlerini yeşillendirebilirler. Bambunun büyük yaprakları yoktur, sadece kökleri ile çok güzel bir görüntü yaratır.

Başlangıçta çok büyük ya da çok küçük formda çiçek almayın. Hatta mümkünse internetten de almayın çiçeğinizi. Önce bir gözünüzle büyüklüğünü görün. Ardından çiçekçiden veya internetten, sahip olduğunuz çiçeğin bakımı ile ilgili tüm detayları öğrenin. Sulamayı ve yıkamayı ihmal etmeyin. Özellikle çiçeklenen bitkilerde çiçeklenme olduğunda sulamayı artırın. Çiçeklenme zamanı asla çoğaltma yapmayın ve saksı değiştirmeyin. Saksı konusunda ise yeni başlayanlara altı delikli olan saksıları tavsiye ederim. Bunlar su ayarı yapma işlemini kolaylaştırır. 

Baktınız bitkiniz artık büyüdü ve saksıya sığmıyor. Kış aylarının sonunda köklerini bölebilir, bahar başlangıcından itibaren sıvı çiçek besini ile sulayabilirsiniz. (Ben güvercin gübresi bulduğum zaman suda bekletiyor, tekrar sulandırıp ve çiçeklere veriyorum)

Verebileceğim bir diğer öneri de alan seçimleriyle ilgili olabilir. Eğer yeriniz varsa mutfak, çiçek bakımı için muhteşem bir alandır. Hem rutubet ihtiyaçlarını giderirler hem de göz önünde olacakları için unutulmazlar. Balkon ise mevsimlik çiçeklendirmede yeni başlayanlar için hem kolay hem de sürdürülebilir bir alandır.

Son olarak çiçek bakmaya kaktüs ve orkide ile başlayacak olanlarla birkaç püf nokta paylaşmak isterim. Orkide bakımı konusunda en önemli şey, çiçeklenme bittikten sonra da sulamaya devam edilmesidir. Böylece bitki zamanı geldiğinde yeniden çiçeklenir. Çiçeklenme zamanı sıvı besini ihmal edilmemelidir. Kaktüs de yazın balkonda bol güneşte, kışın cam önünde büyümeye devam eder. O büyüdükçe saksısının da büyütülmesi gerekir. Eğer bu yapılırsa bütün kaktüsler çiçek verir.

Emin olun çiçekler en vefalı canlılardır. Sadece biraz ilgi gösterin ve sabredin. Hepsi zamanı geldiğinde sizi gülümsetecektir.